Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '08

 
Kategori
Haber
 

Türk gibi başla Türk gibi bitir..

Türk gibi başla Türk gibi bitir..
 

Türklerin ateş yüzleri.....


İngilizlerin meşhur bir lafı vardır. “Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir” bu atasözünü akşam BJK tv de değerli hocam Adnan DİNÇER söyledi. Yine ardından “ama bundan sonra futbol da Türk gibi başlayıp, Türk gibi bitireceğiz bunun başka yolu yok, zaten bizim genç takımlar bazında Avrupa da başarılarımız yıllardır var, şimdi A takım kategorisinde Avrupa da başarıyı yakaladık, bu anormal birşey değil, bundan sonra da bakın göreceksiniz bunun devamı da gelecek” diye konuştu. Gerçekten de çok doğru söyledi, sakatlananın yerine giren, cezalı olup yerine oynayan futbolcularımız hiç sırıtmadılar. Yüreklerini ortaya koyarak hakemin bitiş düdüğüne kadar müçadele ettiler, bunu da tüm takımlara gösterdiler. Artık Türkiye ile maç oynayan takımlar hakem son düdüğü çalmadan maçın bitmeyeceğini öğrendiler sanırım.

Euro 2008’e damgamızı vurduk. Artık Avrupa ve Dünya basını bizim için neler söylüyor neler, hemde ne güzel şeyler bunlar, Türk futbolu adına, özlemişiz, helal olsun bize bu sevinci yaşatanlara, tüm ekibe, tabi ki ABD'li kondisyonerlere de ayrı bir parantez açıp, daha önce değil 120 dk, 90 dk bile zor çıkaran bir takımı böyle bir duruma getirdikleri için teşekkür etmek gerek.

Zaten bu iş ekip işi olduğunu Fatih hoca hep söylemekte, ekibi oluşturan futbolcular ve teknik heyet acayip uyum içinde, bu uyum Türk ruhu, inancı, hırsı ile hakemin son düdüğüne kadar maçı bırakmamaları bu güzel tabloyu ortaya çıkardı.


Gerçi her maç sonun da sakatlılarımız, kart cezalarımız artmakta, ama bu önümüzdeki Almanya maçını kazanmamıza engel değil, kim oynarsa oynasın sahaya çıkan tüm futbolcular yüreklerini ortaya koyarak oynayacaklardır.Final için tek Almanya maçı kaldı. Gerçi rakip Almanya olunca disiplinli, sistemli Almanları yenmek çok mücadele ve sabır gerektiren bir oyun ile mümkün olacaktır. Almanlar bizim dostumuzdur. Sanırım bu maç dostane bir şekilde, her iki takım taraftarlarıda centilmence ve zevkli bir maç seyredeceklerdir. Başarı için ise yeterki tüm Türkiye yürekten inansın, başaracağız, artık burdan geri dönüş yok, tüm yollar finale çıkıyor....


Hırvatistan maçında da ilk dakikalarda daha atak oynayıp, top bizde kaldı, ama ilerleyen dakikalarda dengeyi sağlayan Hırvatlar kaçırdıkları akıl almaz gollerle, sanki Rüştü’nün koruduğu kaleyi ilahi bir güç korur gibiydi, sanki görünmez bir güç Hırvatların ayaklarını bağlıyordu..Defans her maçta değişmesine rağmen yinede Gökhan, Emre Aşık ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlardı. Hakan Balta yeri geldiğinde topu uzaklaştırıken rakibe nişanlıyordu, ama mücadelesi üst düzeydeydi, Sabri maça kötü başladı, Hırvatlarda bunu fırsat bilip onun üzerine oynayarak ilk dakikalarda pozisyon buldular.Ama daha sonra toparladı, zaten aksini yapma lüksü yok, olamaz, çünkü öyle bir Milli takımımız varki, oyanayan oynamayan kenetlenmiş, kimse yıkamaz, çelikten duvar gibi..


Orta sahada Hamit, çalışkan, disiplinden uzaklaşmayan bir dinoma gibi, Almanya maçında ona çok iş düşecek, sanırım Çarşamba’ya kadar Fatih Terim ile birlikte rakibin analizinde baş rol oynayacak..Tuncay ve Arda gördükleri kart yüzünden Emre Aşık ile birlikte cezalı duruma düştüler, ama hakem gerçeketen çok haksız gösterdi sarı kartlarını, ama yerine oynayacak olan arkadaşları onları aratmayacağına inanıyorum. Arda top ayağına geldiğinde iki hatta üç Hırvat futbolcu ile önü kapatılınca istediğimiz gibi oynayamadı. Kazım ilk onbirde başlamasına rağmen o beklediğimiz dirplingleri atamadı, Sabri’nin önünü kapatıp rakibin ataklarını kesemedi. Mehmet ise çıkıncaya kadar çok çalıştı, hele attığı nefis şut kaleye tutsa 30 metreden nefis bir gol olacaktı. Nihat ise elinden geleni yaptı, ama Hırvat defansı belkide turnuvanın en iyi defanslarından biri, uzun boyları, yakın markaj daki ustalıkları , kademede ki başarıları ile çok iyiylerdi, taki Semih’in nefis şutuna kadar, daha önceleri 90 dk biten milli takım bu turnuvada rolleri değişmişti, Hırvatlar uzatmada yorulurken, bizim cengaverler 118 dakika da yediklere gole, 122 dakika da cevap verip maçı penaltılara taşıyorlardı. Bu bence sistemli çalışmanın ürünü, ama bu sistemi işte tüm ülkedeki en alt kulüplere kadar yaymak gerek, federasyonun en önemli görevi artık bu olmalı, yoksa başarı kalıcı olmaz..


Maç penaltılara kalınca sahneye yılların eskitemediği, hatta 12 sene evvelki maçta kaleyi koruruken Hırvat milli takımında şimdiki Teknik Direktör Biliç ile karşılıklı oynayan Rüştü, adeta hatalı yediği golü, kurtardığı penaltı ile telafi ederken, tarihe adını altın harflerle yazdırıyordu. Ama daha bitmedi. Almanya ve daha sonra finaldeki maçtada da adını tarihe yazdıracağına inanıyorum. Hırvat maçında Rüştü yediği gol dışında tek kelime ile mükkemmeldi, çünkü hiç hatasız oynarken, uzatmanın son dakikasında Hırvat ceza sahası önüne gönderdiği topa Semih’in nefis şutu ile beraberliği sağlayıp, maçı çeviren isimlerin başında geliyordu.. Bence kader ağlarını Rüştü için çok güzel örüyor, haydi Rüştü sen iyi ol bak o zaman nasıl eleyceğiz Almanları..

Eski Galatasaray Teknik Direktörü Kalli’nin yazdığı gibi”Gönlümden hem Almanya’nın, ardından da Türkiye’nin kazanması geçiyor.Ve sonucundaki yarı final karşılaşması: Türkiye-Almanya. Bu ancak rüyalarda görülecek bir güzellik. Euro 2008, Almanlar ve Türkiye için böyle bir karşılaşma ile yüzyılın unutulmazları arasına girer.” diyordu..


Haydi Türkiye gönlümüz hep seninle...

Maçtan evvel yine sevgili dostum”AKDENİZLİ” Dr Hakan Karaduman maç tahmini için telefonla görüştüğümde maçı 2-1 kazanırız dedi. Çek maçında da bir gol sapma ile bilmişti, doktor filan ama harbiden futboldan anlıyor, bana telefonda yaptığı tahmin ve yorumları hep tutuyor, çünkü temiz yüreğinde geçenleri söylediğine eminim, bu maçtada bir sapma ile bildi, artık her maç öncesi onunla görüşmek şart oldu. Maç sonrası telefondaki sevinc nidaları harikaydı.Her Türkiye sevdalısı gibi... Burdan en derin sevgi ve saygılarımı yolluyorum...

 
Toplam blog
: 319
: 6405
Kayıt tarihi
: 14.06.06
 
 

25.08.1963 İstanbul doğumluyum. A.Ö.F İşletme mezunuyum. 8 sene profesyonel kalecilik yaptım. (Ey..