Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '12

 
Kategori
Deneme
 

Türk halkı demokrasiye uygun değil

Türk halkı demokrasiye uygun değil
 

Demokrasi deyince ülkemizde ve dünyanın çeşitli yerlerinde bu ad altında uygulanan sistemler akla gelecekse ben şahsen halkım için bu sözü söylemekten utanmıyorum. Yani zaten böyle bir demokrasiye uygun olmayalım ne olacak. Ama demokrasi deyince ideal yönetimlerin genel adı anlaşılmalı. Yoksa dünyadaki bir sürü demokratik bilmem ne cumhuriyeti etiketli yönetimler ne kadar demokratik ki? Ve zaten biz de demokrasi sıralamasında 200 küsur ülke içinde 142. sıradayız. Yani aslında demokrasiyle yönetiliyoruz bile diyemeyiz.

En iyisi hayallerimizde yaşattığımız, kalbimizde yer alan demokrasi diyelim. Hani yani biz işte bir gün bu hayallerin demokrasisine ulaşsak bile halkımız, insanımız değişmeyecekse mutlu olamayız diyorum. Halkımızın demokrasiyi istediğinden emin değiliz. Demokrasinin ne olduğunu bildiğinden emin değiliz. Ama sanırım şimdiki uygulanan düzenin değil de ideal demokrasinin oylamasını yapsak isteyenlerin sayısı %80’in üzerinde çıkar. Yani her 10 kişiden 8’i demokrasiyi savunuyor.

Ama milletimizi samimiyet sınavından geçirmek gerekiyor; zira her 10 kişiden 8’inin demokrasiyi savunduğunu söylediği ülkede olanı biteni anlamakta güçlük çekiyoruz. Demokrasi olsun diyor ama kendi demokratik değil. Birisi çıkıyor “çobanın oyu ile benim oyum bir mi” diyor. Büyük tepki görüyor ama aslında doğru söylüyor.  Yalnız burada kastedilen çoban bizim bildiğimiz koyun güden kimseler değil çoban kafalı insanlar olmalı.

Her 10 kişiden 8’inin demokrasiyi savunduğunu söylediği ülkede fikirlerini açıkça söyleyemiyorsun. 40 yaşındaki kadın ailesinden izin almadan bakkala bile gidemiyor. Çocuklar konusunda anne babaların dediği oluyor. Kanun karşısında eşit değiliz. İnsanlardan zorla vergi alınıyor, zorla askere götürülüyor.

Halkımız belki demokrasiye uygun olacaktı. Öyle ya yıldızlardan gelmedik, bu dünyanın insanıyız. Avrupalı uygunsa biz niye uygun olmayalım. Ataları Altay dağlarında rüzgâr gibi esmiş bir neslin torunları olarak bizler de dik başlı, kabına sığmayan bir ırk mıyız yoksa? Nerdeeeee! Keşke öyle olsaydık. Sözde Atilla’nın torunuyuz ama Matilla anamızı belliyo sesimiz çıkmıyo! 100 yıldır halkımıza reva görülenler (kişilere yapılan haksızlıklar, ölüm, kan, zulüm) kurbağaların başına gelseydi isyan ederlerdi. Kurbağa kadar asaletimiz yok. Atilla’nın çocuklarıymışız, hadi ya!

Maalesef milli ve manevi değerlerimiz demokrasiye entegre olmamıza engel. Hacının ibadeti ve sakalı değil ama aklı demokrasiyle uyuşmuyor. Büyük Türk’ü demokrasiyle yönetemezsiniz. Elbette toprağımızdaki insanların karakterleri de demokrasi için sorun. Türkiye’de insanların %70’i benim dediğim olsun diyor. Örneğin İsveç’te eminim ki bu tam tersidir. Benim dediğim olsun diyen insana demokrasiyi uygulayamazsınız. Hatta bu tür insanların olduğu ülkede demokrasi sakıncalı. Ülkede yine de kanun var yoksa bu insanlara güç yetmez. Bıraksan zayıfı mazlumu ezerler.

Bir de acayip çelişki var. Hem dik başlılar, benim dediğim olacak diyorlar hem de haklarını aramıyorlar. Sırtına biniyorsun sesi çıkmıyor. Güçlü bir irade bu halkı istediği gibi yönetir. Çünkü adamların sesi çıkmıyor. Ama bıraksan, zayıfı güçsüzü bulsalar… Bu halkın karakteri kendiliğinden iyi olmaya uygun değil. İlla başında birisi olacak. İddia ediyorum adil bir diktatörlük (böyle bir şey mümkün mü bilmiyorum ama) Türkiye’de çok işe yarar. Türk insanı kendinden güçlüye köle, kendinden zayıfa efendidir. Değil AB’ye uzay birliğine girseniz bu halkı demokratik yapamazsınız. Zaten Kerim Korkut “Halk Demokrasisi”ni bunun için getiriyor. Tam bizim insanımıza göre. Alabildiğine özgürsün fakat tepede biri var. Yoksa bunlar sürüye dalar. Çakal bunlar ya!

Hele de tembellik. Tembellik sanki sadece bizim halkımıza özgü bir davranış. Türk insanı kendiliğinden hiçbir şey yapmaz; her şeyi zorla yaptıracaksın. E tarlalarda kim çalışıyor? Açlık korkusu beyim, çoluk çocuk kışta kıyamette ne yer ne içer! Devletin vereceği üç kuruş bağ kur maşına ya da yardıma umut bağlamış insana Türk diyebilir misin ya! Erciyes dağının taşlarını yerim yine almam o maaşı!

Türk halkını demokrasiyle yönetmeye kalkarsanız ayvayı yediniz. Yani düşünün, İstanbul’da yaşayan her üç kişiden birinin üçkâğıtçı olduğu söyleniyor. E bizler de 30 yıldır bu şehirde yaşıyoruz. Başımıza gelenlerden bu tespiti teyit ediyoruz. Pazardan sebze alıyorsun, adam iyilerini ön tarafa dizmiş, çürüğünü çarığını arka tarafa doldurmuş. Habire arkadan poşetine çürük dolduruyor. Normalde akşamleyin tezgâhta meyvenin sebzenin satılamayanı, eziği çürüğü kalır değil mi? Ama İstanbul’da tam tersi. Pazarcı akşam tezgâhta kalan ürünü ertesi gün başka pazara tarladan yeni toplanmış sıfır ürün diye götürüyor. Sen istediğin kadar mutfakta ana avrat küfret! Böyle insanların yaşadığı ülkede demokrasi uygulayamazsın kardeşim! Senin Halk demokrasin ne yapacak? Halkım, hiç ben seni yamyamların eline bırakır mıyım? Servisi ben devlet, kendim yapacağım. Beğenmezsen kafama fırlatacaksın!

Demokrasi itiraz rejimidir; bu sistemle yönetilen insanlar haksızlıkları kabul edemezler. Düşünün bizim getireceğimiz demokraside haksızlığa uğradığı sonradan tespit edilmiş kişi yönetime bu haksızlıkla ilgili bir başvuru yapmamışsa mağdur olduğu halde kendisine verilen hakkı kullanmadığı için Halk Demokrasisi-Birey sözleşmesi (vatandaşlarla devlet arasında böyle bir sözleşme yapılacak) gereği kişi suç işlemiş olur ve 1 yıl hapis cezası alır. Size yapılan haksızlıkları asla kabul etmeyeceksiniz. Dünya tarihinde yok böyle bir demokrasi!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..