Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '21

 
Kategori
Kültür Turizmi
 

TÜRK KAHVESİ

Bu gün hayatımıza girmiş olan kahveyle ilgili bilgi alış verişinde bulunmak istiyorum. Bütün dünyaya nam salmış, ünlü Türk kahvesine yol açan olaylar 8.yüz yıla Kaldı isimli bir Etiyopyalı çoban bir çalı bitkisine ait kırmızı meyveleri yiyen keçilerin daha hareketli oldukların fark etmiş. Kendisi de deneyince hoşuna gitmiş ve köyde arkadaşlarına söylemiş, bu şekilde yayıldığı söylenir.

Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) döneminde Yemen valisi olan Özdemir paşa orada içtiği ve çok hoşuna giden bu çekirdekleri İstanbul’a getirmiş ve sarayda padişaha ikram etmiştir. Sarayda çok sevilince sarayla bağlantılı konaklara ve zengin evlerine konuk olmaya başlamış. Zamanla İstanbul halkı tarafından vazgeçilmez olunca ilk defa 1544 yılında Tahtakale’de bir kahve içilen yer açılmış. İnsanlar o kadar sevmişler ki sabahleyin kahve keyfi yapmadan güne başlamaz olmuşlar. Kahve altı sözü oradan çıkmıştır.

İlk kahveler çekirdek olarak alınır, sonra erbabınca kavrulur, dibeklerde dövülerek toz haline getirilir ve meşhur Türk kahvesi odun ateşinde yapılırmış. İlk kayıtlı kuru kahveci 1871 yılında açılan Mehmet Efendinin dükkanıdır. Kahvenin bu şekilde üzerine türküler yakılan, deyişler söylenen bir makama yükselmesi zor olmamıştır. Pişirilmesi, sunumu, kahve falı hep kültürümüzden izler taşımaktadır. Hatırlı misafirlerimize kahve ikram edilmesi çok eski bir geleneğimizdir.

Kahvehane denilen yerler anadoluda da hızla yayılmıştır. Erkeklerin toplanma yeri olarak da bilinen bu yerler zamanla birçok görevleri yapar duruma gelmişler. Kahveci söz bilir olacak, herkesin anladığı dilden konuşacak, insanların dertlerine elinden geldiği kadar derman olmaya çalışacaktır. Kahvehaneler bu kadar sevilince önce berberler kahvehanenin bir köşesinde yerlerini almışlardı. Sonra da ellerinde bağlama ile gezen aşıkların uğrak yerleri olmaya başlamışlardı.

İstanbul’a gelen büyükelçiler ve tüccarlar Osmanlı Türklerinin hayatında böyle büyük bir yer alan kahveyi tatmışlar ve çuvallar içinde alınan kahveleri ülkelerine de götürmüşlerdir. Avrupa’ya ilk defa 1615 yılında götürülmüş, ilk kahvehane 1645 de İtalya’da açılmıştı. Kahve bu şekilde Paris’e 1643,Londra’ya da 1651 yılında ulaşmıştır. Özellikle İngiliz kırallığı 19.yüzyıldan itibaren sömürdükleri ülkelere bu çalının fidanlarını zorla diktirmişlerdir. Anakaralarında hiç yetişmediği halde kahve borsasının Londra’da olmasının sebebi burada aranmalıdır. Bu gün dünyada petrolden sonra en çok  ticareti yapılan üründür.

Bizde de uzun yıllar denendikten sonra 2004 yılından itibaren Mersin, Antalya ve Anamur’da başarılı sonuçlar vermiştir. Birçok pişirme şekli olsa da dünya Türk kahvesi olarak tanımakta ve bütün dünyada kahve olarak tanınmaktadır. Dünya kültürüne bir hediyemiz olan kahveden sizlerin de mahrum olmamanızı dilerim. Bunun haklı gururunu yaşamanızın yanı sıra günde bir yada iki adet fincanda içilen Türk kahvesi zihninizin daha iyi çalışmasına yardım sağlayacaktır.

 
Toplam blog
: 85
: 54
Kayıt tarihi
: 25.07.20
 
 

herkese iyi günler dilerim,Isparta doğumluyum,  emekli öğretmenim.TDF Dağcılık eğitimi aldım.Doğayı..