Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '12

 
Kategori
Siyaset
 

Türk Milleti Atatürk'ünü bekliyor

Öyle bir açmazda ki Türkiye; hangi gazeteye baksanız ve yazarlarından birkaçını okusanız, neredeyse hiçbirinde ne bugün için, ne de gelecek için bir ümit ışığı göremezsiniz.

Türk Milleti çok üzgün...

Türk milleti çok bezgin, ümitsiz ve karamsar...

Bir eski otobüs satın alsanız ve iyi bir ses cihazı ile donatsanız, çok ucuza da bir parti kurup lideri olsanız ve sadece milletin derdini; iyi, akıcı, gönüllerde taht kuracak, kalplerde yer edecek bir konuşma yaparak haykırsanız efrafınız insan seliyle dolar, taşar... Ve hele bir de Türk Milleti'ni iyi tanıyorsanız, Türk Milleti'nin milli ve manevi değerlerine bağlı biriyseniz, Türk Milleti'nin içinde bulunduğu çok ağır dertlerinin de farkındaysanız, bunları güzelce dile getirebiliyorsanız, kendinize de milletinize de çok güveniyorsanız bu insan seli kabara kabara sürükler sizi tepelere... O yüce kurtarıcılarının makamlarına tırmanırsınız...

Mertçe, korkusuzca, yiğitçe, Türkçe, kahramanca, evliyaca...

Türk Milleti'nin buğday ektiği bu vatan topraklarının mübarek topraklarına tohum ekeceksiniz, milletle beraber... Yetmez!.. Her bir ferdinin yüreğine bu dualı milletin, sevgi ekeceksiniz!.. Bu öyle bir sevgi olacak ki; hiçbir yerli ve yabancı güç, bu sevgiyi, yüreklerden söküp atamayacak...

Sabahleyin gazetelere baktım bu cihazdan... Bilmem kaç terörist öldürülmüş... Bu teröristler kimin teröristleri?!.. Ellerindeki ateş gücü yüksek silahlar hangi ülkenin ya da hangi ülkelerindir?!.. Türk Milleti korkusuzdur. Türk Milleti'nin Devleti de kimseden korkmaz!.. Kim, kimler; hangi devletlerdir teröristleri Türk Milleti'nin varlığına, vatanına, malına musallat eden?!..

Türk Milleti Atatürk'ünü bekliyor. Ve Türk Milleti yukarıdaki soruların cevaplarını biliyor. Sadece haykıracak ve çare olacak Atatürk'ünü bekliyor. Bu bekleyiş öylesine yüksek ki, gür bir sese, korkusuz bir yüreğe "evet" diyecek...

"Oh!.." deyip rahatlayacak!..

Bugün 10 Kasım 2012...

En büyük Türk Atatürk'ün Türk Milleti ile vedasının 74. yıldönümü...

Anarak evlerimize döndük...

Neredeyse insanın "Dönmez olaydık!.." diyesi geliyor...

Bu cihaza bir baktım ki 17 askerimiz şehit düşmüş...

Gazeteler sırayla ve ardı ardına şu bildik heberleri sıralarlar:

"Şehitlerimizin kimlikleri belli oldu."

"On yedi ocağa ateş düştü."

"Ateş her yere düştü"

"Yetkililer demeçler verdiler... "  "Genelkurmay'dan açıklama..."

Ama hiçbir gazeteci yazmadı, milletimizin kaç ferdi düşündü bilemem; ama düşünen de olmadı. Yıllardır süren bu terör bölgesine asker, mühimmat, yiyecek, içecek, posta hizmetleri, haberleşme imkanları nasıl taşınıyor; nasıl sağlanıyor; buralarda normal bir hayat, normal bir memuriyet imkanı olmadığına göre, bu çok ağır şartlar altında nasıl yaşanıyor ve nasıl savaşılıyor... Bu çok çok büyük bir fedakarlık!.. Çok çok büyük kahramanlık!.. Bu çok çok büyük başarı!.. Vatan ve millet sevgisi ile açıklanabilir ancak...

Ve şehitlerimizin oralardan anaların yürek acılarına teslimi süreci... Şehitlerimizin anaların gözyaşlarıyla karşılanması... Ailelere verilecek acı haber... Acı yüklü törenler... Çok çok zor, ama acılara merhem olacak teselliler... Toprağa vermeler... Yıl içinde şehit ailelerinin ziyaret edilmesi... Bunların hepsini asker yapıyor!..

Onların yerinde olmak ister misiniz?!.. Susun, susun; o zaman!..

Türk Milleti Atatürk'ünü bekliyor...

Geçenlerde Cumhuriyet Bayramı Töreni sırasında sanırım Antalya'da zavallı bir partili, komutanlara dönüyor ve şu zavallı sözleri söylüyor: "Cumhuriyeti siz koruyamadınız, bak biz koruyoruz."  Cümle böyleydi, aklımda kaldığınca...

Türk askeri....  Yaralı kaplan...

İçlerine atmışlardır bu zavallı yaklaşımı da...

İki muhalefet partisinin de, Türk Milleti'nin yaşadığı ızdırapları anlamadıkları acı bir gerçektir. Türkiye'yi ve dünyayı da anlamış değillerdir. Bu her halleriyle bellidir. Partilerinin binaları oldukça görkemli, heybetli, marifetli; ama buna karşın kendileri donanımsızdır. Türk Milleti ne haldedir ve ne istiyor bilmiyorlar...

Eli kalem tutanlar da iki muhalefet partisini eleştirecek yerde, yel değirmenlerine karşı yazılar yazmaktadır.

Epeyce uyanık yazarımız da var çok şükür...

Bakınız yazar Ahmet Gürsoy bugün ne yazmış: "İşte Geldiğimiz Nokta: İşte bizim, 10 Kasım'da geldiğimiz nokta. Cumhuriyet Bayramı'nın 89'uncu yılında vardığımız yer işte tam da burası.

"Neresi orası?

Orası, ülkenin içine düşürüldüğü kargaşa ortamının ta kendisi.

"Orası, rejim tartışmalarının yapıldığı yer ve orası Türkiye'nin bölgesinde ABD payandası olarak savaşın parçası haline getirildiği durumdur.

"Başka?

"Ülkenin birlik ve beraberliğinin tartışılır kılınması gerçeğidir.

"Ve en önemlisi, terör stratejilerinin hem devlet ve hem de sivil toplum kuruluşları tarafından kabul görmesidir. Aydın geçinenlerin yenilmişliği, devleti yönetenlerin iktidar süreci boyunca başarıya değil, tavize odaklandığı noktadır." (Yeniçağ Gazetesi, 10 Kasım 2012 Cumartesi)

Bir cümle de Ümit Özdağ'dan: "Esasen Atatürk'ün büyüklüğü 200 sene, 500 sene, 1200 sene sonra; bugün olduğundan daha anlaşılır olacaktır."

Zaman Atatürk'ü daha çok büyütecektir...

Türk Milleti Atatürk'ünü bekliyor...

Türk Milleti diliyor, bekliyor ve dua ediyor; yanmakta olan ateş büyümeden gelsin Atatürk; daha çok ciğer yanmasın, bu vatan ve bu millet ebediyyen huzur içinde yaşasın bu mübarek topraklarında...

İnşallah böyle olacak...

Tez gelecek Atatürk'ün yolunda ilerleyecek olan korkusuz lider...

 
Toplam blog
: 94
: 202
Kayıt tarihi
: 16.08.12
 
 

Babam; okumaya, hele de gazete okumaya çok meraklıydı. Aldığı gazeteleri okur, sonra da masama bı..