Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '15

 
Kategori
Tarih
 

Türk-Rus ilişkilerine kısa bir bakış

Türk-Rus ilişkilerine kısa bir bakış
 

Rusya tarih boyunca, Kıpçak, Hun, Avar, Hazar, Peçenek ve Kuman Türkleri tarafından idare edilmiştir. Bu devirlerde henüz tarih sahnesine çıkmayan Ruslar, tebaası bulundukları Türk devletlerinden askeri ve idari bakımdan çok şeyler öğrenmişler ve zamanla Türkler arasında yaşanan savaşlardan da faydalanarak siyasi bir teşekkül olarak ortaya çıkmışlardır.

920 yılında Abbasi halifesinin Hazar Denizi kuzeyinde bulunan ilk Müslüman Türk devleti olan Bulgar Hanlığı’na gönderdiği heyet arasında yer alan İbn-i Fadlan’ın seyahatnamesinde Ruslar hakkında ayrıntılı malumat verilir. Seyahatnameden, Rusların henüz yerel beylikler (knezler-prensler) etrafında kümelenmiş gruplar olduğu anlaşılıyor. Bu tarihte Ruslar Hristiyanlığa geçmemişlerdir.

Knez (prens) Vladimir Svyatoslaviç (956-1015) döneminde Ruslar, putperestlikten ayrılarak Hristiyanlığa geçmeye başlarlar. Bu devirde Rusların yaşadığı yerlerin ekseriyeti Kuman hâkimiyetindedir. Cengiz Han, kumandanları Cebe Noyan ve Subutay Batur’u Kuman ülkesini istila etmeleri amacıyla 1223’de görevlendirir. Kuman başbuğu Komçak Han Moğollar önünde direnir, ancak gücünün zirvesinde olan Cengiz askeri karşısında fazla yapacak bir şeyi yoktur. 1240 tarihine kadar Moğollar Kıpçak Ovası olarak bilinen Hazar ve Karadeniz kuzeyinin tamamını ellerine geçirirler. Rusların yaşadığı yerlerin tamamı da Moğol idaresi altına girecektir.

Cengiz’in torunu ve Cuci’nin oğlu olan Batu Han, 1240’dan itibaren bölgede söz sahibi olacak Altın Ordu devletinin de kurucusu ve bölgenin tek hâkimi olarak ortaya çıkacaktır. Altın Ordu Devleti, Kumanlardan öğrendiği devlet idaresinde Türk yöneticilere ağırlık verecek ve kısa zamanda devletin dili Türkçe olacak, İslamiyet boylar arasında yayılacaktır. Yarım asır geçmeden Altın Ordu hanları bir birine düşmeye başlarlar.

Kurulduğu tarihten 40 yıl sonra Altın Ordu yönetiminde çift başlılığın meydana çıkmasını fırsat bilen Rus knezleri, Han’lar arasına nifak sokacak söylentiler çıkararak kasıtlı olarak farklı tarafları desteklerler. Bu tarihlerde başkaldıran bir Rus prensliği Türkler tarafından şiddetle cezalandırılarak itaat altına alınır. 13. yüzyıl sonlarına doğru Rusların merkezi knezliği Kiev’den Moskova’ya geçer. Moskova Knezi, diğer Rus knezlerinden topladığı vergiyi kendi eliyle Han’a götürerek itibar kazanmaya başlayacak ve Moskova bu tarihten sonra Rus merkezi olma özelliğine kavuşacaktır.

Bir asır boyunca kayda değer bir sıkıntının yaşanmadığı Altın Ordu ülkesi, Türkistan’da ortaya çıkan Timur tehlikesiyle karşı karşıyadır. Önce 1391’de daha sonra da 1395’te Terek Savaşında Altın Ordu hükümdarı Toktamış Han’ı bozguna uğratan Timur, Han’ın başkenti Saray Berke’yi de işgal edecektir. Altın Ordu Devleti, yaşadığı kargaşa sonrası dörde bölünür. Saray Hanlığı, Astrahan Hanlığı, Kırım Hanlığı ve Kazan Hanlığına daha sonra Sibir Hanlığı da eklenecektir.

Türk’ün tersine dönmeye başlayan talihi, Doğu Avrupa’da da kendisini göstermeye başlayacak, Altın Ordu bakiyesi hanlıkların üzerine bir müddet sonra Avrupa’dan temin ettikleri modern silahlarla saldıran Ruslar, dünya kurulduğundan beri Türk toprağı olan coğrafya da hâkimiyet kuracaklardır. Orta Asya’ya doğru ilerleyen Ruslar, henüz tüfek ve top kullanmasını bilmeyen Türk boylarına karşı korkunç katliamlar tatbik ederler. Sadece Kırım Hanlığı, Osmanlı tabiiyeti ve daha sonra da yardımıyla 1792’ye kadar ayakta kalmayı başaracaktır.

1568-1570 yılları arasında Hazar kuzeyindeki Astrahan’da Sokullu Mehmet Paşa ve Devlet Giray Han komutasındaki Osmanlı ordusunun Ruslar karşısında yenilgiye uğraması, Rusların Kafkasya yolunu açan hadiselerin de başlangıcıdır. İki yıl sonra Kırım Hanı Devlet Giray Rusları önüne katarak Moskova’ya kadar kovalayacak ve Ruslara 50 bin civarında kayıp verdirtip Moskova’yı da yakacaktır. Osmanlının 200 yıl daha burada kalarak, Hazar sahillerinde at koşturmasında I. Giray Han’ın Moskova üzerine yaptığı seferi tesir etmiştir. 

1686-1700 yılları arasında devam eden Avrupa destekli Rus-Osmanlı savaşları sonrası önemli stratejik nokta Azak Kalesi Rusların eline geçer. Sıcak Denizlere İnme hedefini her zaman canlı tutan Rusya, amacına bir adım yaklaşarak Kara Deniz’e yaklaşmaya başlar. 1710-11 de yeniden şiddetlenen savlar sonrası Osmanlı, kaybettiği Azak Kalesini yeniden topraklarına katar. Bu tarihten 1853 Kırım Savaşı’na kadar meydana gelecek savaşların büyük kısmını Ruslar kazanacaklardır.

Rusların hızlı yayılışını durdurmak isteyen İngiltere ve Fransa, Osmanlıyla birlikte 1853-1856 tarihleri arasında yaşanan Kırım Savaşı neticesi Rusya ağır yenilgiye uğramasına rağmen Kafkasları inerek Kars’a kadar ulaşır. Ruslar, Kars Kalesi önünde 4 bin civarında ölüsünü bırakarak çekileceklerdir. Ancak Rusların Kafkasya da yaşayan Müslüman halklara karşı eşi benzeri görülmemiş vahşet uygulaması, yüz binlerce insanın Anadolu’ya göç etmesine sebebiyet verir.

93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı Rus savaşları her iki tarafta da ağır kayıplar verilmesine neden olur. 280 bin askeri olan Osmanlı, hastalıklar dâhil 120 bin şehit verir. Bulgar ve Sırpların da destek verdiği 1 milyonluk Rus ordusunun kaybı ise 135 bin kadardır. Erzurum’a kadar ilerleyen Ruslar, Berlin Antlaşması sonucu Kars, Batum, Artvin ve Ardahan’ı elde ettikten sonra çekililer. Bu savaşta yerli Türk halkı Ruslar tarafından yapılan katliamlara maruz kalacaktır.

Birinci Dünya Savaşı öncesi Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeni gençlerini Kafkasya’nın değişik yerlerinde kurduğu eğitim merkezlerinde beyinlerini yıkayarak birer ölüm makinesi haline getiren Ruslar, bu yolla da 650 bin Türkü vahşice katlettireceklerdir. 1915’de Van ve Erzurum’u işgal eden Ruslar, Doğu Karadeniz’de de aynı vahşeti savunmasız halka karşı uygulayacaktır. 1917 Ekim Bolşevik Devrimi sonucu işgal ettiği toprakları ve elindeki silahları Ermenilere bırakarak çekilen Ruslar, II. Dünya Savaşı sonrası yaşanan soğuk savaş döneminde de Boğazlar, Kars, Ardahan ve Artvin’i resmen Türkiye’den isteyerek Türkiye’nin NATO’ya katılmasına bir bakıma neden olacaklardır.

 
Toplam blog
: 65
: 3764
Kayıt tarihi
: 12.02.13
 
 

Ercişliyim. 2012 yılı içerisinde "Van Gölü Havzası ve Erciş Tarihi" 2015 yılında "Doğu ve Güneydo..