- Kategori
- Sinema
Türk sinemasının yıldızlar topluluğu filmleri

(Türk sineması ve tiyatrosunun usta ismi, Hababam Sınıfı'nın Güdük Necmi'si, Süt Kardeşler'in Ramazan'ı Halit Akçatepe; 31 Mart 2017 Cuma günü evinde geçirdiği kalp krizinin ardından Ataşehir'de kaldırıldığı özel bir hastahanede saat 14:40 sıralarında 79 yaşında hayatını kaybetti. Başta sevenleri olmak üzere, Türk sinemasının başı sağolsun.)
Yıldızlar topluluğu deyimi, genel olarak uluslararası şöhrete sahip oyunculardan kurulu pahalı futbol kulüpleri için kullanılagelmiştir bugüne kadar. Ama bir sinemasever olarak, sinema tarihi özgeçmişimizde de bu tanımlamaya lâyık, kalabalık oyuncu kadrolu güzel filmlerimiz olduğunu düşünüyorum. Ne var ki o zamanların kısıtlı film bütçeleri, bugünün pahalı, kalabalık takım kadrolarının epeyce gerisinde kaldığından; sinemanın, dahası sanatın, futbolun yanında esamesi dahi okunmuyor.
Bu sayfada belki de en çok sinema temalı yazılar yazmayı sevdim. Az ya da çok okunsun, editörler tarafından önerilsin veya önerilmesin; sinema temalı yazılar üretmek, blog yazarlığından keyif almamda bir vesile oldu.
Bizim kuşaktan da eskiler; Türkan Şoray'lı, Ediz Hun'lu, Filiz Akın'lı, Ekrem Bora'lı, Hülya Koçyiğit'li... kalabalık kadrolu Türk filmlerini daha iyi bilirler. Hangi ismi aynı filmde başrol oyuncusu olarak yazsanız; sanki neredeyse diğer isimlere haksızlık yapılmış gibi görünür. Bizim kuşak ise neredeyse; Kemal Sunal'lı, Adile Naşit'li, Halit Akçatepe'li, Münir Özkul'lu, Tarık Akan'lı, Ayşen Gruda'lı... kalabalık aile komedileriyle büyüdü sayılır. Her ne kadar bir Ertem Eğilmez klâsiği olan Hababam Sınıfı, son yıllarda Mehmet Ali Erbil'li genç bir oyuncu kadrosuyla yeniden çekilmiş olsa da, hiç kimse kusuruma bakmasın; Mehmet Ali Erbil de bir Kemal Sunal değil sonuçta. Türk sinema tarihinde kült olmuş, klâsik haline gelmiş filmlerin; sırf adlarının yaşatılması amacıyla farklı oyuncu kadroları ve farklı senaryolarla yeniden çekilip, seyircinin önüne konma gayretini, açıkçası bir sinemasever olarak anlayamıyorum. Hababam Sınıfı gibi daha nice klâsik, gelişigüzel senaryolarla sıradan yapımlara dönüştürülüyor.
60'lı, 70'li senelerin Belgin Doruk'lu, Türkan Şoray'lı, Ediz Hun'lu yıldızlar topluluğu filmleri, genellikle aşk, ihtiras, ihanet kokardı. Biz ise daha çok komik temalı ve duygu yüklü Adile Naşit'li, Münir Özkul'lu, Tarık Akan'lı, Halit Akçatepe'li, Kemal Sunal'lı ve Şener Şen'li aile filmlerine denk geldik. Tabi bu arada Türkiye'nin öğrenci olayları, siyasî çatışmalar ve en sonunda askerî müdahalelerle cebelleştiği ara dönemlerde; Yılmaz Güney'li, Tuncel Kurtiz'li aşırı uç, yasaklı filmler de çekilmedi değil. Hababam Sınıfı'nın Damat Ferit'i ve yine geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Tarık Akan da, siyasî görüşleri hasebiyle bu sosyal içerikli filmlerin demirbaş oyuncularındandı.
Kısacası, kökü Beyoğlu'nun Yeşilçam Sokağı'na dek uzanan Türk sinemasının her dönemi güzeldi. Ben ve benim yaşımdakiler, 1980 darbesinin de etkisiyle daha çok sosyal içerikli filmlere ve Kemal Sunal'lı, Halit Akçatepe'li, Şener Şen'li, Münir Özkul'lu, Adile Naşit'li kalabalık aile komedilerine rast geldi. Hababam Sınıfı zaten bir klâsik; onunla ilgili daha fazla bir şey söylememe gerek yok. Ama Kemal Sunal'ın, Halit Akçatepe'nin, Zeki Alasya'nın, Metin Akpınar'ın halk tiplemelerini herhâlde daha çok sevdik. Çünkü Anadolu insanının görmek istediğimiz gerçek saflığını yansıtıyorlardı. Adile Naşit ile Münir Özkul'un o meşhur; 'turşu suyunun iyisi sirkeyle mi yoksa limonla mı olur' kavgası herhâlde bir 30 sene daha sürüp, gidecek ama tadını yıllar geçse de hiç yitirmeyecek.
Tulum Hayri'nin, Domdom Ali'nin, İnek Şaban'ın ve Damat Ferit'in ardından Güdük Necmi de gitti; Hababam Sınıfı'ndan bir öğrenci daha eksildi.
Şimdi Türk sinemasında yeni filmler çekiliyor. Görüyoruz, izliyoruz. Ama hangi birine dönüp, bir kere daha bakarsınız ki? O kalabalık kadrolu filmlerin işte böyle bir büyüsü vardı.