- Kategori
- Kültürler
Türk'ün Kadın Abartısının Kökenleri
Tarih boyu Türklerin en kutsallarından biri anneleri olmuştur. Türk annesi hem oğlu hem de kızı üzerinde gerçek ve gizli otoriteyken aynı zamanda da son derce politik bir şekilde kendini gizlemeyi başarabilmiştir.
Anneden sonra yine aynı Türk erkeği kadına da düşkündür. Ancak bu kadına düşkünlük anne otoritesinin daha sonra eş otoritesi arasında bocalayan Türk erkeklerinin birçoğu anneleri ile eşleri arasında sıkışıp kalmışlardır.
Anne Türk erkeğinin hassas noktasıdır. Söverken direk; “senin ananı” diye başlarlar. Bilirler ki, anne erkeğin ve Türk’ün en hassas noktasıdır.
Türk dünyasında geçmişte oldukça saygın bir yere sahip kadın Arap ve sözde Müslümanlık etkisiyle tamamen baskılanırken, kendine güvensiz ve son derece aşağılanan bir kadın tipi oluşturdu. Öyle ki, alınabilir satılabilir bir mala dönüşen kadın “başlık parasını veren alır” mantığıyla ahırdaki ineğe eşdeğer tutulmaya başlandı. Ahırdaki inek buzağı doğururdu, bu kimse tarafından fark edilmedi.
Aristo’nun Atina site devletinin askerleri rivayet edilir ki, Türklerden oluşuyormuş. Kaynaklara göre; Türklerde zina diye bir kavram bilinmiyormuş. Suçlar yerleşik hayata geçmeyen toplumlarda suça karşı hapis cezası uygulanamayacağından kurallar kesinmiş. Ve o ceza da idam. Doğal olarak sıkı bir töreyle yönetilen Türk toplumlarında ailede işlenen suçlar son derece düşükken, yabancı ülkeler işgal edilince o ülkenin kadınlarına el konulmasın serbestmiş. Şimdi sanki serbest değil! 2. Körfez Savaşından sonra işgal edilen Irak’ta Amerikan askerlerinin tecavüz ettiği Müslüman kadın sayısı yüz binlerle ifade ediliyor! Bazı din adamlarımız Amerika’ya duacı olsa da binlerce kadını iğfal etmiş modern dünyanın öncüsü Amerikan ve askerlerinin tecavüzleri…
Türklerde uzun süre kadının baskılanması sonucu oluşan hastalıklar günümüze kadar devam etti. Öyle ki, engelli doğumların birçoğunun nedenin dahi yanlış evlilikler olduğunun kanıtlandığı günümüz dünyasında mutsuz kadının mutlu çocuk dünyaya getirmesi mümkün değildir. Sevdiğine verilmeyen kadın mutlaka sorun yaşar. Ruhsal bedensel olarak ileride çocuklarında da görülecek bir durum mutlaka yaşanıyor. Aynı şekilde eğitim ve dinin özü girmeden televizyon ve televole kültürü ile daha da yozlaştırılan kadın iyice şaşkına döndürülmüştür. Kadının aklı karıştıkça yetiştireceği nesillerin de sağlıklı olabileceği savunulamaz.
Sağlıklı bir toplum inşa etmenin yolu, bilge kadınlar yetiştirmektir. Kadın eli bilinçli bir dokunuşla kardeşler arasındaki küskünlüğü yok edeceği gibi, toplumda gerçek bir devrim inşa edecektir. Ama nasıl?