Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Türkan Hoca

Türkan Hoca
 

GÜÇLÜSÜN


Sağlığınıza ve uzun yaşamanıza duacıyım demek istiyorum bu akşam.
Türkan Hoca, öğrendiğim ve inandığım değerlerin, bana gösterdiği en doğru yolcularından birisi sizsisniz.

Hepsi ezberimde olmasalar da, babaannemden öğrendiğim duaların, ne gibi durumlarda beni rahatlatacağını öğrendim çocukluğumdan bugüne.

Din adına, dindarlığını bağırması sebebiyle pek tatlı anılarım yoktur rahmetli babannemle ilgili.

Kendi anlatımıyla, Balkan Savaşı'nı, Yunanistan'ın Selanik-Yanya'sında, komitacılarla göğüs göğüse çarpışarak yaşamış bir Türk kızıydı babaannem.
Sonra, babasının en büyük ve en güzel kızı olarak, 25 yaşında evlendirilmişti.
Zamanının görüşleri gereği, evde kalmış olmayı çoktan aşmış bir yaşmış yirmibeş yaş.
Yunan'ın tacizinden korumak amaçlı örtünmüş genç yaşında.
Kendisini, beyaz tülbentinin üstüne atıverdiği siyah üslükle ve ayak bileklerine kadar uzun paçalı, evde dikilme iç donlarıyla hatırlarım.

Eteğinin altından, o donun paçalarının görünmesini bile günah sayardı.

Şükrü dedem Aydın'a gelmeden önce, ondördü kız, biri oğlan onbeş kardeşini mübadele yoluyla önceden göndermiş.
Kendisi de arkalarından, göçmen sıfatıyla yurda gelmiş.

Nasıl olmuşsa olmuş, babaannemin babası Ramazan dedenin, kıymetli kızı Azize ile evlenme şansına,
yine Selanik'ten, Yanya'nın toprak sahibi ileri gelenlerinden,
dediklerine göre, konağında dört bir kıtadan haremi olan büyük dedemiz Kaplan Bey'in oğlu Şükrü dedem nail olmuş...
İki oğulları olmuş.....

Çok dominant, buyurgan, tahakküm seven bir kadındı babaannem.

İlkokul birinci sınıftaki sınıf arkadaşımla eve el ele tutuşarak geldiğim için, bana vurduğunu hiç unutamam.

Arkadaşımın adı Levent'ti.

Karşı evde otururlardı ve onun ailesi de benim ailem gibi Diyarbakır'ın yabancısı oldukları için,
bizi birbirimizi kollamakla görevlendirmişlerdi....

Aslında, neredeyse hergün düşen, kolunu bacağını yaralayan sakar bir çocuk olduğum için, babam beni Levent'e emenet etmişti okulun ilk günü....

Babaannemin gazabını duyunca, babamın ve babaannemin, evimizin arka odasında uzunca bir süre Rumca tartıştıklarını hatırlıyorum.

İstibdat yanlısı babaannem, geceleri dua etmeden uyursam, çok kötü şeyler olacağını hatırlatmadan uyutmazdı beni.

O zamanki aklımla, '' bu kadın beni hiç sevmiyor'' derdim.

Arapça okuma ve yazması çok iyi olduğu halde, Türkçe okuma yazmayı Türkiye'ye geldikten sonra öğrenmişti.

Yazması biraz aksasa da, çok iyi bir gazete okuruydu.

Cumhuriyet gazetesinin müdavimlerindendi.

Kestiği köşe yazılarını biriktirirdi.

Tefrikaları çok değerliydi onun için.

Öldüğünde açılan dört beş sandıktan birinin içinden, babamın gençliğinde aldığı Das Capital, Mein Kampf ve bir dolu kesilmiş tefrika çıkmıştı.

Okuduğunu biliyorduk, ama yine de sandığı açınca çok şaşırmıştık.

Yaşasaydı, bugün din bezirganlığı yapanlara ne yorumda bulunurdu bilemem ama,
ben ondan öğrendiğim tüm duaların ne işe yarayacağını biliyorum bugün.

İçten gelmeden, korkutarak okutmaya, okumaya karşı olmamın sebebi olan babaanneme sesleniyorum:

Kalbimden ve aklımdan, benliğim ve bilincimden gelen çok yüksek ve derin bir inançla diyorum ki;

Dünyamız üzerinde hala yaşayan,

ülkemizden bir bilim kadını olduğu için gurur duyduğum,

doğru,

dürüst,

hak yemeyen,

yoksulu ve acizi kayıran,

Lepra gibi korkunç bir hastalığa savaş açmaya cesaret eden,
kız çocuklarına kollayıcı olmak adına, aklını kullanan bireyler olmalarını öğretmeye gönüllülük yapan
Türkan Saylan Hoca için bu gece duacıyım.

Dünyanın en güzel KARDELENİ bizi uzun zaman daha terketmesin.

Yanında olduğumuzu hissetsin.

Mutlu ettiği herkesin iyi dilekleri ona ulaşsın ve çok sevildiğini bilsin.

Özlem Erkaplan

 
Toplam blog
: 66
: 576
Kayıt tarihi
: 26.01.09
 
 

1963 doğumluyum. İngilizce öğretmeliği yapıyorum. 20 yaşında bir oğlum var. İzmir' de yaşayan şan..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara