Türkiye ayakta (Oysa Türkiye teyakuzda, her an patlayabilir...)

Dün gazetemden bir mesaj gönderilmişti, çok ilgilenmedim, bugün ısrarla mesaj kutuma bir haber geçilmiş, resimlerle de desteklenmiş…

Resimlerin hemen hepsine artık Başbakanın da ağzına yapışmış “Rabia” pankartları ve taşıyan malum çevreler var…

Ve haberin en tepesindeki başlık “TÜRKİYE AYAKTA…”

Birçok garip okuyucum var, her seferinde “yine Başbakanı dilinize dolamışsınız” deyip duruyorlar.

Oysa Başbakanı ben dolamıyorum ki, adam her an her dakika her saat her gün ekranlarda. Ağlaması haber Cuma Namazlarına gitmesi haber, gündemden düşmemek için ellerinden gelen ne varsa yapıyor kurmayları…

Bir okuyucumda diyor ki muhalefet olduğun için yazıların okunmuyor…

Haksız de değil, bu ülkede en çok okunan yazım defalarca vurguladığım Başbakan’ın sömürüleri dayatmaları, siyasi gerçekler hele hele ve ülke meseleleri ile ilgili yazılarım değil biliyorum çünkü geçen yıl en çok okunan yazım” Zahide’nin frikikleri” olmuştu.

Ama ne yaparsınız “çıkmadıkça can huy da çıkmıyor, yola devam…”

***

TÜRKİYE AYAKTA diyorlar ya yandaşlar ve yandaş medya, isterseniz gelin “ayakta olan Türkiye” kimler ona bir bakalım.

-Tamamı, bilaistisna dinin yönetim anlayışını isteyen ve benimseyen, bu kafada olanların egemen olmasını isteyenler.

-Çok büyük çoğunluğu “dinimizin sömürülmesinden” geçinen ve beslenenler.

-Tamamı “şeriat düzenin” kurulmasından yana olanlar.

-Büyük çoğunluğu tarikatçı, cemaatçi hatta imam hatip okullarından olanlar.

-Çoğu eli palalı sopalı hatta silahlı olan “kindar ve dindar” gençlik…

***

Ülkede aklıselim olan, adam gibi eğitim alan, çağdaşlığa modernliğe insanlığa önem verenler,

Laik düzene, hukukun üstünlüğüne, halkın egemenliğine gönülden bağlı olanlar,

Ülkelerin ve ülke halklarının kendi geleceklerine ve yönetimlerine kendilerinin karar vermesi gerektiğini söyleyenler,

Kendi iç sorunlarını akıl ve mantık yoluyla çözebileceklerini, özellikle de bağımsız olabilmeleri gerektiğini düşünenler…

Bunların arasında yoktur olmaları da imkânsızdır.

Yürekleri oradaki insanlar için çarpmakta, yaşanan acı ve insanlık dışı olayları yüreklerini cayır cayır yakmakta, şiddetle kınamaktalar ancak; kendi iç işlerimize müdahaleden hoşlanmadıklarından,

Ülkemizi yönetenlerden hiçbir ülkenin iç işlerine müdahil olmamaları gerektiğini,

Olayları sabırla izlemelerini, taraf olarak değil yapıcı ve yön gösterici eleştirilerle sadece tavsiye de bulunulmalarının gerektiğini savunmaktalar.

Yürekleri oraları için çarpar ama bu ülke için tek vücut ve vakur bir biçimde de dururlar…

***

Velhasıl Başbakan ve ekibi, yandaş medyası; kendilerini destekleyenlerin seçenlerin profilini çok iyi bildiklerinden partilerine yarar sağlayacak “sömürü” biçimi ne ise sonuçlarına bile bakmadan kullanmaktan asla çekinmiyorlar…

Oysa Türkiye ayakta değil “TÜRKİYE TEYAKUZDA…”

Her an patlamaya hazır çünkü “milletin” sabrı taşmak üzere…

***

Başbakan ve ekibine, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı eylemlerini kast ederek kurdukları;

“İnşallah bizim ülkemizin meydanları ikinci Tahrir olmayacak Adviye olacak, Rabia olacak, Mansuriye olacak, İskenderiye olacak demokrasinin egemen olduğu meydanlar olacak…” cümlesini bir kere değil binlerce kere düşünerek sarf etmelerini öneriyorum…

Başbakan Trabzon da yaptığı konuşmada da coşmuş hadi bilin bakalım kime çatmış? CHP ve genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na meydan alkış ve” tekbir” sesleriyle inlemiş…

Allah’ın adıyla başlanan kin ve nefret doğrusu çok daha korkutucu, inanç bu mu sizce?

Neyse efendim “kindar ve dindar” olmayı kendine yedirenler düşünsün…

Korku üzerine söylenen o kadar çok atasözümüz var k, hangisini yazayım diye düşünüyorum. Ama en iyisi ve cuk oturanı bu; “Korkunun ecele faydası yok…”

Huzur ve mutluluk daima yanınızda olsun, esen kalınız…

Erdoğan ÖZGENÇ