Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '08

 
Kategori
Haber
 

Türkiye'de medya gündemi..

Türkiye'de medya gündemi..
 

Ülkenin bu karmaşık, bu çetrefilli ortamında medya sektöründe de kılıçlar çekildi, polemikler ve tartışmaların ardı arkası kesilmiyor.

Halkın da bu denli kutuplaştığı bir ortamda medyadan daha sakin ve daha sağlam bir duruş beklerken böylesi gerginlikler hoş durmuyor.

4. kuvvet olarak nitelenen medyanın bugünkü hali bu kuvvetin dengesiz kullanılmasından başka bir şey değildir.

*

Hıncal Uluç Türkiye'nin en köklü yazarlarından.

Yazıları ve yaptıkları yıllardır olay olmuş, yaşadığı ilişkileri gündemden düşmeyen Uluç'un en önemli özelliklerinden birisi ne olursa olsun aklına gelen her şeyi, her eleştiriyi yazabilmesi.

Bu anlamda birçok yazar gibi gazetesini övmez gerekirse ağır bir şekilde eleştirir.

Çalık grubuna satılmasından sonra iyice ''İktidar borazanı'' haline dönüşen Sabah'ın durumu da Uluç'u rahatsız etmiş.

Öyle ki artık gazetesini ''Besleme'' olarak nitelendiriyor ve eleştiriyor.

''Yok canım, Sabah'a veda etmiyorum.. Gerçi burada kalma konusundaki inadım ve kararlılığım giderek zayıflıyor. Artık çok zorlanıyorum. Hele yazı işlerinde yapılan son değişikliklerden sonra, gazetenin haber sayfalarının "Besleme basın" günlerini hatırlatmaya başlaması beni çok sarsıyor.
Yanlış anlamayın. Benim yazılarımın satırına dokunan olmadı. Hiçbir yazım kalmadı. İma dahi yapılmadı. Tüm özgürlüğüm içinde yazmaya devam ediyorum..
Sıkıntım haberde, habercilikte taraf olmak!..

Meclis'i de kapatsınlar" diye buram buram yorum bir başlık, haberin üstüne konur mu?.. Haberde yorum olur mu?''

Fatih Altaylı'da bir zamanlar yazdığı gazetesi hakkında Uluç'un sözlerine hak veriyor ve ''Bugün Hıncal Uluç Sabahtan ayrılsın hiçbir yerde iş bulamazsa ben alnıma yazdırırım'' diyerek bir anlamda tartışmaya dahil oluyor. İktidar uçaklarının vazgeçilmez konuklarından Ergun Babahan içinse çok ağır sözler söylüyor. ''Ha şu bardak, ha o''..

Ergun Babahan bugün istediği kadar kendini savunsun kendisinin iktidar cephesinden aldığı hediyelere göre yazdığını herkes biliyor.

Sabah gazetesinin durumu hakkında da rasyonel bir gerekçe sayamıyor.

*

Bir diğer iktidar borazanlarından Fehmi Koru, şok baskınlardan sonra bunu önceden bildiğini ve köşesinde yazdığını herkes gördü.

Yazılarda bir ima vardı.

Koru, yazılarında ne demek istediği bir türlü açıklayamadı ve sürekli kendini savunmakla, öyle demek istemedim demekle yetindi.

''Bir daha tekrarlıyorum: Ben hiçbir yerde ve hiç kimseye gözaltına alınmış veya alınacak birinin adını telâffuz etmedim. "Gözaltına alınacağını söyledi" diye bana mal edilen olayla hiçbir ilgim yoktur. Aksini iddia eden müfteridir.

Söyleyebilirdim ve yazabilirdim de... Hepimiz her gün birilerine ne kadar bilgili olduğumuz havasını basıp duruyoruz. "Göreceksin" diye başlayan cümleler kuruyoruz. Emniyet'ten ve mahkemelerden haber toplasın diye 'polis ve adliye muhabirleri' bulunduruyoruz gazetelerimizde; haberlere herkesten önce erişme gayretiyle... Hürriyet veya Milliyet yönetimleri, muhabirleri bir gün önce "İlhan Selçuk gözaltına alınacak" haberini iletseydi, bu bilgiyi okurlarına sunmayacaklar mıydı?''

Küçük kızlara kezzaplı saldırıdan sonra ''Bu kızlar niye etek giyiyor?'' diye kendi televizyonunda bir sapkınlık örneği gösteren Koru'nun iktidar cephesinden enformasyon aldığı da bir gerçek.

Şimdi birkaç gündür kendini aklama çabasında.

Hiç boşuna uğraşmasın.

Dün yazan birisi değildir, kimin ne olduğunu medya biliyor.

*

Bugün medya sitelerinde önemli bir tartışma dolanıyordu.

Mehmet Ali Birand'ın Aktüel dergisindeki röportajında isim vermese de bir şekilde ''Haberin namusunu kurtardım'' sözü Reha Muhtar'a dokunmuş olacak ki Muhtar medya sitelerine Birand hakkında okkalı bir yazı gönderdi.

Vatan gazetesindeki köşesini bu tip sorunlar için meşgul etmek istememiş.

Çok düşüncelidir kendisi.

Reha Muhtar magazini iyi bilen, halkın nabzını iyi ölçen bir isim.

İyi bir televizyoncu ve yaptığı her programda ister spor olsun ister farklı bir alan belli bir başarı kazandırıyor.

''Mehmet Ali Bey,

Dolandırıcıların at oynattığı bir dünyada dürüstlüğü ve onuruyla mesleğini yapan Reha Muhtar'a çamur atmaktan vazgeçiniz...

Herkes sizin de geçmişinizi biliyor, Reha Muhtar'ın da...

Sizin gazetecilik mesleğini icra etmeniz tartışmalı bir konudur...

Birçok hukukçuya göre siz bu mesleği icra bile edemezsiniz...

Mesleği icra etmekte tartışmalı olan zat-ı alinizle, gazetecilik mesleğini benim tartışmam zaten abestir... ''

Yazının bir yerinde öyle bir cümle var ki işte zurnanın zırt dediği yer denebilir.

''Sadece görev yapmakta olduğunuz Kanal D altın devrini yaşıyor...

Oraya o saatte diliminde televizyoncu deyimiyle "kalası koysanız rating alır..."

Tabii Birand'ın bu yazıya cevabı gecikmedi, o da medya siteleri aracılığı ile bir cevap gönderdi.

Yazıda Muhtar'ın Show TV'de ancormanlik yaptığı dönemlerde bir başarı sağlandığı ancak bunun tamamen magazinsel olduğu ve en sonunda da çöküşü getirdiğini belirtiyordu.

Hatta Zaman gazetesinden de bir manşet vermişti yazısında.

Söz Erol Aksoy'dan

"Show TV'yi Reha Muhtar haberleri yüzünden sattım"
(10.04.2007)

''Reha Muhtar'ın yaptığının habercilik olup olmadığı konusunda samimiyetini şimdilerde yaptığı o magazin programındaki "yalan makinesine" öncelikle kendisini bağlayarak test etmesini öneririm.

Gerisi laf-ü güzaf ve benim bu yoğunlukta ancak ciddi şeylere ayıracak zamanım var ki bu kapsama Reha Muhtar girmiyor.

Herkes kendi yoluna...''

Mehmet Ali Birand'ı sevin ya da sevmeyin ama şunu söylemek gerekir ki bugün AB ve Kürt sorunu konusunda en ehil kişilerdendir.

Bu anlamda yazarlıktaki başarısının habercilikte de sürmesi normaldir.

Bir habercilik klasiği 32. Gün'de bunun bir örneği.

Ancak bu ne kadar etkilidir günümüz başarısında bilemem.

*

Türkiye'de medya gündemine ilerleyen günlerde devam edeceğiz.

Medyanın bu çalkantılı ortamında verilen haberler ne kadar dikkate alınır, ne kadar gerçeği yansıtır orası da halkın görüşüne kalmış.

 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..