Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'de neler değişmeli?

Türkiye'de neler değişmeli?
 

Türkiye bazı gözlemlere ve nutuk atanlara göre dünyanın en hızlı kalkınan ülkelerinden biri. Her şeyimiz mükemmel. Hızla kalkınıyoruz. Sanayimiz iyi, köprülerimiz güzel. Ve eğitimimiz tıkır tıkır çalışıyor. Onun dışında bazı olumsuz şeyleri görenler mutlaka münafıktırlar ve muhalefettirler. Onların yerleri de cehennemdir. Zaten vatandaş, bu ürkütücü muhalefetin ne sözünü dinliyor ne de oy veriyor. Onun için lafını etmeye bile değmez. Ama yine de bazı şeyler değişse iyi olacak... 

1.Eğitim sistemini düzeltmek gerekir. 

İnsanlarımızın %80’i yeterli ve iyi eğitim alamıyor. Meslek eğitimi aksıyor. Kadınlar, kızlar okutulmuyor. Türkiye’nin doğusu ile batısı arasında büyük bir eğitim farklılaşması var. Üniversitelerimiz kaliteli değil. Yeteri kadar öğretim üyesi yok...Milli Eğitim Bakanı Eğitimci değil, bir Avukat..Dünya kadar sorun..Daha sayayım mı? ... 

2. Ekonomisini düzeltmek gerekir. 

İnsanlarımız Amerikalılar gibi yaşamak, Amerikalılar gibi harcamak istiyorlar. Oysa kendi markamız olan bir tek otomobilimiz yok. Vardı.”Devrim”, onu da devirdiler.Gerisi toplama sanayi..Kendi markamız yok..Ağır sanayi yok..Uçak yapamıyoruz.Tank yapamıyoruz. Makine yapamıyoruz. Uçaklarımızı yenilemek için İsraile gönderiyoruz. .. İthalat ihracattan çok yüksek . Bu böyle olmaz…. Ekonomiyi düzeltecek önlemler var. Bunu düşünemiyorlar.. 

3. Yönetimini doğru ilkelere oturtmak gerekir. 

Yönetimde üç ana erk vardır. Yürütme Yasama, Yargı. Bu üç erk birbirinin işine karışmamalı ve birlikte uyum içinde çalışmalıdır. Şimdi Yürütme, Yasama ve Yargı’ya hakim olmak istiyor. Bu demokrasinin sonudur. Tek Parti döneminin açıkça ilan edilmesidir. Suriye’de ve Irak’da Baas Partileri yıllarca bu ülkeleri tek parti olarak idare ettiler. Bu ülkelerin Meclisi vardı ama demokrasisi yoktu. Muhalefete ve azınlık haklarına saygı gösterilmeyen bir ülkede demokrasi yoktur. 

4.Memlekette asayiş aksıyor.: 

Sayısız çocuk, kadın kayboluyor. Bulunamıyor. Sayısız cinayetler; insan kaçırmalar insanları korkutuyor. Doğu bölgelerindeki olaylar da herkesin malumu.. O zaman böyle bir ülkede insanlar rahat olur mu? Yer altı güçleri her an bir çok olay meydana getirebiliyor. Polisimiz, jandarmamız başarılı ama bu olaylar da olup duruyor.. Ne demeli.. 

5.Yasalar her vatandaşı her an suçlu duruma düşürebiliyor. 

Herkes bankalara borçlu. Herkes borcunu ödemek için başka bir bankadan borç alıyor. 

İnsanların peşine hemen icra düşüyor. İnsanların yarısı mahkemelerde sürünüyor. Gelirler yetersiz. Bankalar sorumluluklarını yerine getirmiyor; aynı zamanda hizmetlerini çok pahalıya malediyor. Hepsi de fahiş karlar elde ediyorlar, buna karşılık vatandaşa sundukları hizmetler sınırlı ve pahalı. Bu konularda yasalar vatandaşa karşı acımasız. 

6. İşsizlik felaket halinde: 

Milyonlarca insan kahveleri dolduruyor. Emeklilere çalışma fırsatı verilmiyor. Gençler Üniversiteyi bitirse de bitirmese de iş bulamıyor. İnsanlarımızın çoğu gerçek bir sanat (zanaat) sahibi değil. Ben her işi yaparım diyor.Hiç bir şey yapamıyor. Kadınlarımızın bu konuda hali feci. Taşrada gece gündüz çalışan kadın.Şehire gelince nedense kocaları tarafından çalıştırılmak istenmiyor. Kadının işgücüne katkısı çok sınırlı. 

7.Temel hizmetler pahalı: 

İnsanlarımızın eline çok az para geçiyor, buna karşılık devlet hizmetleri çok pahalı. Büyük şehirlerde ulaşım bilet ücreti olarak 2 Lira veriyor (en az), tuvalet 1.5 lira, ekmek 1.5 lira. Her şey çok pahalı..Bankalar verdikleri hizmetler karşılığında çok büyük ücret alıyorlar. 

Millet her yerde gereksiz bir sürü para ödüyor. 

8.Millet sesini dinletemiyor. 

:Milletin bir çok şikayeti var. Kime anlatacağını bilmiyor. Anlattığı kişiler de çare bulmuyorlar. Millet ortalarda gezip duruyor. AKP toplantılarında Başbakana verilmek üzere dileklerini yazıp korumaların ellerine sıkıştırıyorlar. Fazla sesini yükselttiler mi sopa yiyorlar. 

9. Büyük şehirler patlamış durumda: 

Geçinemeyen herkes İstanbul’a göç etmek istiyor. İstanbul 12-15 milyon mu , kaç milyon olduğu belli değil. Fakat bir şey belli; İstanbul’un nüfusu toplam Yunanistan’ın nüfusunu geçti. Ne olacak böyle. Öyleyse bütün Anadolu’yu İstanbul’a toplasınlar..Neden..Çünkü Anadolu’yu İran gibi yaşanmaz bir yer haline getirdiler. Herhangi bir Anadolu’kentinde yaşamanın alemi yok. Lokantaya gidip bir bira içemezsin.Doğru dürüst eğlenemezsin. Kadınlar başını bağlamadan bir yere gidemiyorlar.Korkuyorlar. Anadolu kentleriyle Suudi Arabistan kentleri arasında pek fazla fark kalmadı. İnsanlar orada yaşıyorsa mecburiyetten yaşıyor. En iyi doktorlar, hastaneler İstanbul’da, en iyi Üniversiteler, okullar İstanbul’da.. Eee..İnsanlar niye Anadolu kentlerinde kalsınlar ki? Devlet devlet olmalı, bütün Anadolu İstanbul’a göçederken seyretmemeli; Anadolu’yu İstanbul yapmalı ; İstanbul’un imkanlarını Anadolu kentlerine yaymalı . Yok.Türkiye’de bir tek İstanbul var. Gerisi yok. Medya’nın bile Anadolu’ya karşı gözü kör.. 

10.Sanayileşme aksamış durumda: 

Atatürk zamanında Kayseri’de yapılan Uçak fabrikası nerede? Niçin Devrim otomobili, çalıştırılmadı.? Niçin ağır sanayimiz yok? . Sadece bize uygun görülen marjinal sanayilerle idare etmek durumundayız. Neden..? Köyler hala 600yıl önceki durumlarını yaşıyor. Niçin sanayi köye girmiyor..Olmaz..mı? Japonya nasıl kalkındı dersin. Kimsenin böyle şeylere aklı basmıyor, düşünemiyor; varsa yoksa “Evrim teorisi doğru mu, eğri mi” bunun tartışmasını yapmak; yaptırmak. İşinize vazife olmayan şeylerle uğraşıyorsunuz. Memlekete bakın yahu..Evrim teorisini siz mi düzelteceksiniz. 

Böyle yüzlerce düzeltilecek şey var.. Ama, Mevlana’nın dediği gibi..Yeni şeyler söylemek lazım..Yeni insanlar lazım.. 

Nutuk çekerek; muhalefeti ve vatandaşları korkutucu tavırlar içinde söylev vererek Türkiye’nin büyük sorunları çözülemez. Hala ekonomimiz Japonya’nın, Güney Kore’nin yarısı kadar bile değil. Bir sürü büyük laflar ediyoruz. Ama insanlarımızın bir bölümü hala çöp tenekelerini karıştırıyor. Bunu görmemezlikten gelemeyiz. Çarşıya çıkın bir çok dükkan “Kiralık” ve “Satılık” levhalarıyla aylarca bekliyor. Kimse sermaye yatırıp iş yapamıyor. Çarşıda para dönmüyor. 

İnsanlar namuslu bir şekilde para kazanamayınca, karnını doyuramayınca, hatalı yollara sapıyorlar. 

Nasihat para etmiyor. Karın doyurmuyor. 

Sonra çalıyorlar, çırpıyorlar; çocuklarını doyurmaya çalışıyorlar. Çoğunun da üçten fazla çocuğu var; ama eğitimsiz; mesleksiz ve işsiz.. Ne yapacağız böyle çocukları ve vatandaşları.! 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..