Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '08

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Türkiye'de reodalizmin tafiyesi

Türkiye'de reodalizmin tafiyesi
 

Harman yeri yaş yeri


Feodalizm nedir, ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıkmıştır?

Feodalite (Derebeylik); Ortaçağdaki, özellikle Batı Avrupa’daki sosyal düzene Feodalite adı verilmiştir. Bu aynı zamanda siyasal, hukuksal, iktisadi ve sosyal yaşamı kapsayan örgütlenme şeklidir. Yapılanmada tam bir devlet birliği yoktur. Bir çok beyliklere ayrılmış, toprak sahiplerinin (Senyör) belirli kurallar çerçevesinde birlik oluşturmasıdır.

Feodalizmin oluşmasındaki en önemli olay; Akdeniz’ in Doğu ve Batı Kıyılarının İslam egemenliği altına girmesi nedeniyle bir kısım Avrupa ülkesinin doğu ve giderek Dünya ticaretinin dışına atılmasıdır. Dünya ile ticaret ilişkisinin kesilip, kendi içine kapanmıştır. Bu yeni duruma göre yeniden örgütlenmek ve derlenip toparlanmak zorunda kalan Avrupa da ekonomide malikaneler sisteminin genişlemiş olup ‘Para’ ekonomisi yerine ‘ayni’(takas) diyebileceğimiz bir ekonominin hakim olması, tam anlamı ile tarımsal bir uygarlığın egemen olmasını getirmiştir.

Bu dönemde sosyal sınıflar; dövüşen soylular, dua eden rahipler, çalışan köylüler ve serflerdir. Bunlar farklı sosyal ve hukuksal statüye sahiptiler. Sınıflar arası ayrım keskin çizgilerle ayrıldığı gibi, birinden diğerine geçmek kast sistemi gibi kesinlikle önlenmiştir. Birinden ötekine geçmek için belli törenler ve hukuksal işlemler gerekiyordu. Soylularla Rahipler ayrıcalıklı sınıflar, Özgür Köylüler ile Serfler bütün üretimi gerçekleştirdikleri halde üretim araçlarına sahip olamadıkları gibi hukuksal açıdan da ayrıcalıklı sınıftan aşağı durumdaydılar. Topraksa soylularla (Senyör ler) kilisenin elindeydi.

Ne varki, önceleri idari ve dinsel merkezler olarak oluşturulmuş kentler, yavaş yavaş, meta (piyasa için mal) üretimi ticaretin gelişmesiyle ön plana çıkmaya başlamıştır. Ticaretin ve zanaatın gelişmesi sonucunda kentlerde yeni bir sınıf ortaya çıkmıştır. Burjuva sınıfıdır bu. Ortaçağın sonlarına doğru oluşan önemli bir ekonomik ve sosyal yeniliktir. Burjuvaların zenginliği toprağa değil. Kentlerde, ilkel bir şekilde meta üretimi ve ticarete dayanmaktadır.Soylu olmadıklarından hukuksal ayrıcalıklardan da faydalanamıyorlardı. Zaman içerisinde üretim tekniğinin gelişmesi sonucunda, üretim araçlarını ellerinde toplayan burjuvaların oluşturduğu sosyal sınıfın hakim olduğu ekonomik yönetim şekli olan kapitalizm, Ülkemizde de hakim olan üretim ve onun sonucu yönetim şeklidir.

Türkiye’ de Feodalizm ve Tasfiye süreci

Osmanlı İmparatorlunda da üretim şekli toprağa bağlı olup, sınır boylarında asker besleyen hassa ların toprakları işletme hakkına sahipseler sede, o toprağın sahipleri değillerdi. Toprak Devletin dolayısıyla da Sultanın olup işletme hakkını yararlılık gösteren bir başkanına verebilirdi. Yani Avrupa da ki derebeyiler gibi, babadan oğla işletme hakkı geçmezdi. Bu taa ki Osmanlı İmparatorluğunun gücünü kaybedene kadar sürmüş ve daha sonra kural değişerek toprağı işleyen Uç Beyleri hem toprağın sahibi oldular hem de miras yoluyla çocuklarına geçti. Buna rağmen Osmanlı da, İslam ın geleneği olarak, tarımsal üretime gereken değer verilmemiştir. Bunun nedeni; Osmanlı’nın Doğu-Batı ticaretinin geçiş bölgesinde olması ve bu ticareti elinde bulundurması, ayrıca ‘İslamiyet in bir kervan kentinde doğması ve Hazreti Muhammet’ in tüccar bir aileden gelmesi, yine Peygamberin, ticaret ve kuralları ile ilgili tavsiyeleri (Hadisleri) Osmanlı da da ticarete önem verilmesinin başlıca nedenlerindendi. Ortaçağın sonlarına doğru Avrupalı tüccarların, kaşiflerin önemli keşifler sayesinde Hindistan ve Çin-Hindi’ nde kurdukları koloniler yolu ile denizden Doğunun ticaretini ele geçirmeleri ve bu süreçte Osmanlı nın gerileme dönemine girmesi ile tarımsal üretim daha bir önem kazanmıştır.

Türkiye’ de Cumhuriyet dönemine kadar önemli üretim atölyeleri yoktu. Hemen hemen tamamen tarıma dayalı üretim, özellikle Anadolu da toprağa bağımlı kapalı bir sosyal yaşam, yani feodal üretim şekli ve sosyal yaşamı hakimdi.

Türkiye’ de kapitalist üretim; Küçük üretim atölyelerinin dışında, Cumhuriyetten sonra devlet eli ile kurulan, Sümerbank Basma Fabrikaları, Şeker Fabrikaları, Demir-Çelik Fabrikaları, gibi temel sanayi dışında, acentelik ve montaj şeklinde başlamıştır. Özel sektör ve burjuvaları bu suretle güçlenerek sosyal yaşamda kendilerini hissettirmişlerdir. Ülkemiz de ekonomik ve buna dayalı sosyal yönetimi, uzun zaman burjuvalar ve feodal beyler paylaşmışlardır. Bunun yanında zaman feodalizmin aleyhine işlemiş. Dünya ticaretinin gelişmesi, emperyalist üretimin kapalı toplumları açmaya ve tüketime yöneltmesi, kapitalist ekonomik ilişkilerin gelişmesi ile feodalite sürekli kan. Kaybetti. Zamanın durdurulamayacağını feodal beylerde anladı.

Ülkemizde 1980 lere kadar Batıda kapitalist, Doğuda feodal üretim ilişkileri hakimken, sermaye tek başına ülkeye hakim olamıyor, doğudaki feodaliteyi tasfiye edemiyordu. Ülke ekonomik kriz nedeni ile darboğazda ve içe kapanıyordu. Yerli sermayenin dış ortakları daha çok mal satabilmeleri için Türkiye’ yi dışa açmak istiyorlar ama bu demokratik ortamda gerçekleşemiyordu. Yani serbest ekonomik sistemi yerleştirmek istiyorlar. Kendi ülkelerinin şartlarına göre geliştirmişler, bizi de bu şablona oturtmak istiyorlardı. Oturtabilmek için kazanılmış bir çok ekonomik ve demokratik haklar gasp edilecekti, çünkü bu bir acıda değil zehir gibi reçeteydi. Ve önce sağ-sol çatışmasını bahane ederek 12 Eylül 1980 darbesini yaptırdılar. Anti demokratik ortamda serbest piyasa ekonomisini bodoslama uygulamaya başladılar. Kendi iç dinamikleri ile oluşan bir sistem olmadığından çarpık gelişti. Bu çarpıklık ekonomide ve sosyal hayatta bariz hissedildi. Doğuda oluşan teröründe yardımıyla hızlı bir şekilde köyleri yok edip köylüleri şehirlere sürüklediler. Doğuda feodal beylerin bir kısmı devlet yanlısı, bir kısmı PKK yanlısı görünerek uyuşturucu ve terör rantını paylaşma yolunu seçip, tarıma üretimi bıraktılar. Bir kısmı sahip olduğu toprağı satıp aldığı teşviklerle de kapitalini batıya taşıdı. Yanlış politikalarla tarım üretimini geri plana itip, köylüyü şehirlere mahkum ederek sağlıksız şehirler, sağlıksız toplum, sağlıksız kapitalist bir sisteme mahkum olduk.

Özet olarak; uluslar arası sermaye 12 Eylül ve terörü kullanarak kapitalist ekonomik sistemi hakim kılmak uğruna, toplumu altüst etti. Yani, bir kuru yaprak misali, emperyalizmin önünde yuvarlanıp gidiyoruz. Tabi , bunu yazarken feodaliteyi savunuyor değilim. Sadece kişisel bir tespit

Mustafa Delikanlı

 
Toplam blog
: 50
: 1009
Kayıt tarihi
: 03.04.08
 
 

Ben Delikanlı Aksaray ili Balcı Kasabasında hayli zaman önce doğup, ilk ve dahi orta okulu burada, ..