- Kategori
- Siyaset
Türkiye ile İran restleşiyor, Suriye'de sular durulmuyor

İran, önceleri İstanbul'da yapılmasına sıcak baktığı nükler müzakerelerin, Türkiye'de yapılmasına karşı çıktı. İran Meclisi Dışilişkiler Komisyon Başkanı Alaaddin Burucerdi (El Alen Tv) verdiği demecinde '' Türkiye artık dışlanmıştır'' dedi.
Gerekçe olarak öne sürdüğü ise, ''Türkiye'nin Suriye konusunda radikal ve mantıksız tutumundan dolayı bu hakkını kaybetmiştir'' dedi. Nükler müzakerelerin, Pekin veya Bağdat'ta yapılabileceğini söyledi. Suriye'ye müdahaleden Suudi Arabistan'ın büyük zarar göreceğinin altı çizildi.
Ayrıca, İran'ın nükler bilim adamlarına düzenlenen suikastların,siyonist rejim tarafından plandığının ve himaye edildiğinin, suçluların ifadesiyle sabitlendiği, bu giirişimlerin, İranın nükler cabalarını bozma planları olduğunu açıkladı.
Bu gelişmeler üzerine Erdoğan, Tahran'ın ipe un serdiğini, dürüst olmadığı için itibar kaybettiğini ve ''bu diplomasi dili değildir, başka bir dildir'' dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Harp Akademiler'inde yaptığı konuşmasında, Konu İran nükler proğramıydı. Gül, otaya çıkan gerginliğin ''Sıcak çatışmaya dönebilir''' diyerek endişelerini dile getirdi.
Ve böylece, İranla ipler kopma noktasına geldi dayandı.
Suriye cephesine dönecek olursak, Başbakan, Beşar Esad için ''bugüne kadar doğru konuşmadı, dürüst davranmadı. Bundan sonra doğru dürüst davranacağını ancak 10 Nisan'a kadar ortaya koyacağı tavır ile göreceğiz.'' dedi. Suriye BM temsilcisi Beşar Caferi, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan gibi İslam ülkelerinin Amerika ve siyonistlerin taşeronluğunu yaptığını ve bu ülkeler tarafından Suriye'li muhaliflerin silahlandırıldığını söyledi.
Türkiye'nin önayak olduğu ''Suriye'nin dostları'' toplantısının ikincisi, İstanbul'da yapıldı, beklenen sonuç alınamadı.Öncelikle ''Suriye'nin dostları'' , ''Suriye Halkının dostları''na dönüştürüldü. Çin ve Rusya'nın veto ettikleri BM'nin Kofi Annan planı görüşülmesine, Kofi Annan gelmedi. Avrupa Birliği ''Dışişler Bakanı'' Catherine Ashton son anda katılmaktan vaz geçti. İran'ın çağrılmadığı toplantıya, ABD Dışişleri Bakanı Clinton'un katılması ise Annan planını desteklediğinden kaynaklandığı düşünülürse, Türkiye'nin bu girişimlerinin başarılı olduğu pek söylenemez.
Rusya, Çin, İran gibi ülkelerin Beşar Esad'a vermişl oldukları destekle, muhaliflerine göz açtırmayan, Esad için bir nevi destekte, İstanbul toplantısından çıktığını söylemek, pek fazla yanlış olmasa gerek. ABD Esad'ın gitmesinden ziyade toparlanmasına ve muhaliflerle anlaşarak yapacağı birtakım reformlarla başta kalmasından yana tavrını belli etmiştir.
Ne şiş yansın ne kebap hesabıyla, bu işe Türkiye'yi angaje ederek dışarıda kalmayı tercih etmiştir. Böylece, Türkiye'nin komşularıyla sıfır sorun politikası sıfır komşu politikasına dönüştürülmüş, bir taşla iki kuş vurulmuştur. Bu politikalar Ortadoğu da İsrail'in biraz daha fazla nefes almasına destek sağlıyacaktır. Aynı zamanda Kuzey Irak'ta Kürt devletinin bağımsızlığını ilan etmesine kadar gidebilecektir.
Türkiye, adımlarını atarken ekonomik yapısınıda düşünmek zorundadır. Ülkenin cari açığını finansa eden yabancı sermayenin önemli kısmı çok hızlı ülkeyi terk edebilen türden olduğununu akıldan çıkarmamalıdır.