Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '20

 
Kategori
Sosyoloji
 

Türkiye'nin Batılılaşması

Modernleşme, kavram olarak en basit biçimi ile sosyal, ekonomik, siyasal alanlardaki ilerleme yani gelişmedir. Batı 15. Yüzyıl sonlarında, Türkiye ise 18. Yüzyıldan itibaren modernleşme girişimlerine başlamıştır. Ancak bu süreçte görülen ortak yargı; Engellenmek ya da istenilen düzeyde ve hızda gelişememektir.

C.E. Black’a göre Modernleşme, Tarih içinde oluşan kurumların, hızla değişen yapılanmayla uyuşmasını ve böylece insanın çevresine egemen duruma gelmesini sağlayan süreçtir. D.A. Rustow ise modernleşmeyi, entelektüel, teknolojik ve sosyal bir devrim olarak tanımlıyor. S.P. Hungtinton, insanın düşün faaliyetinin her alandaki değişimi içine alan çok yönlü bir süreci modernleşme olarak ifade ediyor. Orhan Hançerlioğlu da Doğal olarak eski ile yenin savaşı modernleşmesinin itici gücüdür, demektedir.

J.A. Bill’e göre; Modernleşmenin gerçekleşmesi tamamen 1)Zamana (tarihsel süreç), 2)bu zaman içerisinde değişen ve gelişen sosyal yapıya ve 3) değişen bu sosyal yapıda rasyonelleşen bireylerin gelişmeye ilişkin olumlu tavırlarına bağlıdır. C. E. Black ise Batılı olmayan toplumlar, ilk aşamada modernleşme eğilimleri karşısında olumsuz tavır almakta, ikinci aşamada toplumu modernleşmeye taşıyacak lider, geleneksel liderin yerini almakta, üçüncü aşamada ise yeni lider güç kazanarak toplumda sosyal, ekonomik ve siyasal bazı radikal yenilikler yaratmakta son aşamada ise toplum bu yeni sosyal, ekonomik ve siyasal oluşumları kabullenip, benimseyerek modern topluma adım atmaktadır.

C. E. Black’ın Batılı olmayan toplumlar için (Türkiye) modernleşme aşamalarına çok benzemektedir.

Modernleşmenin başlaması için toplumda yaşayanların geri kalmışlığa dair bir şeylerden rahatsız olması ve bu içsel rahatsızlığın eyleme geçirilmesi gerekmekteydi. Modernleşmeyi amaçlayan toplumda kapitalist sürecin başlaması gerekirdi, üretim için uzmanlaşmış kişilere, iş bölümüne ve teknolojik gelişmelere ihtiyaç duyulurdu. Toplumda birtakım rahatsızlıkların farkında olan ve bu rahatsızlıkları kendi ideolojilerinin öngördüğü çözümlerle giderebilmek için kültürel ve de bilimsel potansiyellerini kullanarak harekete geçen ve toplumu harekete geçiren aydınlara ihtiyaç vardı. Bilim, düşün insanlarına ihtiyaç duyulduğu gibi onların yetişeceği yer edineceği, uygun nesnel ortama ihtiyaç vardı.

Batıda çağdaşlaşma sürecini başlatanlar ve reformları uygulayanlar kendi yetiştirdiği kişilerdi. Türk çağdaşlaşması için uğraş verenler ise kendi yetiştirdiği kişiler olmadığı gibi Batılılar tarafından yetiştirilmiş kişilerdi. Osmanlı, ilk defa geri kalmışlığını fark ettiği anda modernleşme atılımını savaş teknik ve araçlarını Batıdan örnek alarak gerçekleştirmiştir. Bu eğilim diğer modernleşme girişimi uygulama işini doğal olarak ertelemiştir.

Kendi toplumunun, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal, teknolojik ihtiyaçlarını bilen ve modernleşmenin topluma yükleyeceği olumsuz ve kazandıracağı olumlu yönleri analiz edebilen Batı toplumları, modernleşme faaliyetlerini kendisine göre saptayabilmiştir. Öte yandan toplumu modernleştirmek için Batı modelini alıp uygulamaktan başka bir alternatifi olmayan Osmanlı ve Türk Toplumları kendi farklı sosyal ve siyasi niteliklerine adapte etmeye çalıştıkları ithal bir modernleşme gerçekleştirmişlerdir.  Bu da yüzyıllardır topluma şekil veren gelenekler, din ile çatışmış, bu nedenle de modernleşme bir devlet ideolojisi haline gelmiştir.

Batı kendi aydınlanmasını sanat, bilim, felsefe ve mimarlıkta gerçekleştirdiği Rönesansla hayata geçirmiş teokratik yapıyı yıkarak, aklı egemen kılmış, laik, seküler bir yaşam oluşturmuştur. Türkiye ise Cumhuriyetle beraber göreceli batılılaşmış, modernleşme yerine Niyazi Berkes’in söylediği gibi, doğu toplumlarında her çağdaşlaşmanın arkasından olduğu gibi dinselleşme hummasına kapılmıştır. 

Son tahlilde; Batı aydınlanmış Türkiye ise sadece kısmen batılılaşmıştır.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..