Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'nin çıkmazı

Türkiye'nin çıkmazı
 

Medeniyetlerin doğuşuna ev sahipliği yapan bir coğrafya yine "kan" ile imtihan oluyor. Asırlardır süren iktidar savaşlarına tanıklık etmiş olan bu coğrafyanın  insanları bu kardeşi kavgasının nihayete ermesini arzuluyor. Umutlarımız "bahar" ile yeşermeye başlamıştı, kim derdi ki akan kan ile sulayacaktık umutlarımızı. Aslında hiç kaybetmedi bu coğrafyanın insanları umutlarını yüzyıllardır akan kana rağmen belki de hiç kaybetmeyecekti. Ama var olan bir gerçek bu coğrafya da iktidar savaşı hiç bitmeyecekti. 

Afganistan'ın işgali akabinde dünyada ve İslam coğrafyasında sırada ki ülkenin kim olacağı konusunda ciddi bir endişe vardı.  Zihinlerde Afganistan ki vahşet ve akıllarda "medeniyet" vaatleri kalmıştı sadece. Dünya bu sorular ile meşgul iken Amerika gerekli bahaneleri içeren bir liste sunmuştu dünya vatandaşlarına. Neticede Irak’ın işgali için yazılan senaryolar oynadı. Bu günlerde Afganistan terör olayları ile sarsılırken, Irak, Şii, Sünni ve Kürt tarafları arasında paylaşılmaya çalışılan bir ülke haline geldi. Afganistan işgali akabinde sorulan sorular Irak işgali ile tekrar zihinlerde ki yerini aldı. İran'ın nükleer çalışmaları, Amerika ve İsrail ile kopma noktasına gelen ilişkileri, yeni bir hedef arayan Amerika yazılacak olan senaryo için gerekli olan hikâyeyi verir nitelikteydi.

Nazarımız çeken mühim nokta ise işgal edilen ve edilmesi planlanan ülkelerde ki dini, etnik ve mezhepsel çatışmaların işgal öncesi günlerde tırmanmasıydı. Her ne kadar İran dış dünya ile olan bağlantısını kestiğini düşünse de, muhaliflerin maruz kaldığı baskılar kulaktan kulağa dolaşıyordu. Ama Suriye konusunda gelişmelerin bu kadar hızlı bir şekilde tırmanacağı ve hedef ülke haline geleceğini kim tahmin edebilirdi? Amerika’nın Suriye’ye götürmeyi planladığı “medeniyet projesi” İran rötarı nedeniyle biraz gecikecekti çünkü.  Ayrıca AK Parti hükümeti döneminde kurulan sıcak ilişkiler, İslam dünyasında kurulması planlanan ticaret ağı, karşılıklı anlaşmalar, vize uygulamalarının kaldırılması, sınır kapılarının açılması, dostane beyanatlar... Türkiye ve Suriye arasında ki ikili ilişiklerin nasıl olurda bu kadar hızlı bir şekilde koptuğuna dair ciddi endişelerin tezahür etmesi için yeterli sebeplerdi. Peki, gerçekten ne oldu da İran-Suriye ve Türkiye hattında ilişkiler kopma noktasına geldi? Neden Türkiye “aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık” dercesine endişeli bakışlar ile etrafını izliyor.

İran'ın nükleer çalışmaları konusunda dünyaya rest çekmesi ve akabinde Türkiye'nin arabuluculuğuyla başlayan müzakereler, Türkiye’nin neden komşularını ve onların sorunlarını önemsediğini gösterir nitelikte. Akabinde Suriye'de yaşanan çatışmalar Türkiye'nin Esad rejimini uyarması ve demokratikleşme yönünde adımlar atmasını istemesi bunun diğer bir örneği. Çünkü İran ve Suriye tökezler ve düşerse büyük İsrail için tek bir adım kalacak: Türkiye. 

Bu bağlamda Türkiye gerçekten zor bir dönemecin eşiğinde. Suriye ve İran'da yaşananları dünyaya açıklamak ve en azından Mısır tecrübesinden faydalanarak askeri müdahale olmadan işleri çözmeye uğraşıyor. Öte yandan İran'ın giderek artan Şii nüfuzunu Irak, Lübnan ve Suriye hattında somut hale getirmesinden ve Suriye'nin Sünnilere yönelik insanlık dışı uygulamalarından oldukça rahatsız olan Türkiye'nin nasıl bir çözüm ile dünya sahnesine çıkacağı merak konusu. 

 
Toplam blog
: 8
: 344
Kayıt tarihi
: 09.02.12
 
 

Özel bir üniversitede Tarih ve Sosyoloji bölümlerinden mezun oldum. Tarih alanında master eğitimi..