- Kategori
- Dünya
"Şii Hilali"
Şam-Bağdat-Tahran Hattı
Son aylarda Suriye'de Esad rejimi ve “Muhalifler” arasında yaşanan olaylar dünya kamuoyunun ilgisini bu bölgeye çevirmesini sebebiyet verdi. Aslından dünyanın ilgilendiği mesele Suriye'de Esad rejiminin uyguladığı baskı politikalarına maruz kalan muhalifler veya yapılan insan hakları ihlalleri değildi tatbikî. Dünya Esad rejimini izlerken ve yaptırım konusunda karar almaya çalışırken aslında izledikleri temel husus Suriye ve arkasında ki güçlerdi.
Zira Birleşmiş Milletler ‘de Suriye konusunda atılacak muhtemel adımlar konusunda tartışmalar sürerken, Rusya ve Çin'in vetosu Suriye konusunda Esad rejimine karşı alınacak kararların bir süre daha ertelenmesine sebebiyet verdi. Bu bağlamda Suriye ve arkasında yer alan güçlerin pek bir mahremiyeti kalmadı. Ama asıl önemli olan ve bu oyunda başrolü elinde bulunduran aktör İran'dan başkası olamazdı. Bölgede yaşanacak olan her türlü istikrarsızlığı hanesine puan olarak geçiren İran, Rusya ve Çin için vazgeçilmez bir müttefik olması hasebiyle, Rusya ve Çin öncelikli olarak İran akabinde ise İran'ın en önemli politikası olan Suriye konusunda dünyada atılacak her adıma karşı can siper hane bir tavır sergilemektedirler. Peki, Rusya ve Çin'in İran'ı önemsemeleri ve Orta Doğu'da İran dış siyasetine biat eder nitelikte adım atmalarının arkasında yer alan sebepler nelerdir?
Bildiğimiz gibi Amerika’nın önce Afganistan akabinde Irak'ta başlattığı işgaller, bu ülkelerde var olan problemleri çözmek yerine daha fazla müşkülatın tezahür etmesine sebebiyet vermiştir. Amerika'nın Afganistan ve Irak'tan ayrılmasının akabinde ise mevcut istikrarsızlık ve kargaşa ortamı, yeni problemler ve terör olayları ile daha da artarak devam etmiştir. Özellikle Irak'ta yaşanan fiili bölünme ve Sünni bakanların Amerika'nın ülkeden ayrılmasının hemen akabinde kabineden uzaklaştırılmaları, yaşanacak olan gelişmelerin habercisi konumundaydı. Böylece Şiilerin güçlü olduğu ve zaten Başbakanı Şii olan Irak, İran için ideal bir müttefik adayı olacaktı. Bu bağlamda bölgede yaşanan gelişmeler İran’ının var olan nüfuz alanının daha da geniş bir alana yayılması için önemli bir fırsattı.
İran'ın bölgesel nüfuz alanını genişletmesi konusunda Rusya ve Çin ile olan bağlarını sıkılaştırması ve ticari ilişkilerini artırması, Arap coğrafyasında verdiği mücadelenin somut hale gelebilmesinin önünü açtı. Bu bağlamda Rusya ve Çin'in yaptığı katkılar iki nedenden dolayı çok önemlidir: Bunlardan ilki Rusya'nın Suriye ile olan silah anlaşmalarıdır. Zira Rusya ve Suriye arasında yapılan silah anlaşmalarından kalan 1,5 milyon dolarlık meblağ Suriye'de mevcut yönetimin değişmesi ile beraber kaybolacaktı ki Suriye, Rusya için Orta Doğu'ya açılan bir kapı olması hasebiyle de önemli bir pozisyondaydı. Saniyen Çin, Suriye ve İran arasından zuhur eden mühim gelişmelerde bölgede İran lehine neticeler ile sonuçlanmıştı. Çin'in insan hakları noktasında dünyada tepki çeken bir yönetime sahip oluşu kendisi gibi bir diktatörlük olan Suriye ile iyi bir ilişki kurmasının önemli sebebiydi İran bağlamında ise Çin petrolünün %20'si İran tarafından karşılanmaktaydı. Bütün bu noktalar birleştirildiğinde Rusya ve Çin sponsorluğunda, İran'ın yapımcılığını üstlendiği ve aynı zamanda başrolü oynadığı, Suriye ve Irak konulu bir film dünya kamuoyunun vizyonuna girmiş oldu.
Bu noktada bölgede yaşanan gelişmelerin muhtemel sonuçları hesaba katıldığından Türkiye zararlı çıkabilecek ülkeler listesinde ilk sırada yer alması hiçte şaşırtıcı olmasa gerek. Türkiye'nin son aylarda bölgede oynamaya başladığı rol artık pek bir anlam ifade etmemektedir. Bunun sebebi Türkiye'nin ortaya koyduğu "sıfır sorun" yaklaşımının yani istikrarın Türkiye için kazançlı bir yol olmasına rağmen İran için bu yolun tamamıyla bir nüfuz ve güç kaybına neden olmasıdır.
Bu bağlamda Türkiye'nin Sünni bir kimliğe sahip olması Bağdat-Tahran ve Şam hattında muhtemel bir rakip ve tehlike olarak addedilmesinin en önemli sebebidir. Bu nedenle kurulacak olan bir "Şii Hilali" İran'ın bölgede lider olabilmesi için gerekli olan kapıların açılmasına sebep olacak. Bu çatışma ortamı ise en çok Amerika ve İsrail'e yarayacak ki bölgede yaşanacak olan mezhepsel çatışma istedikleri ortamın oluşmasına zemin hazırlayacak. Ben bu noktada şunu belirtmek isterim ki Amerika'nın muhtemel bir İran hareketi tamıyla bir rüyadır. Bölgenin mezhep çatışmalarını ve sonuç olarak istikrarsızlığını savunan bir İran'ı Amerika neden yok etmek istesin?