Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '08

 
Kategori
İzmir
 

Turnaların dansı...

Turnaların dansı...
 

Bir video geçti elime. Turnalar dans ediyor onda. Bayıldım, bayıldım...

Üçü beşi bir araya gelmişler. Birbirlerine kur yapıyorlar. ‘ <ı>Toplu kur’ bunun adı. Hem de müzik eşliğinde. <ı>Ön sevişmenin de ibadeti olurmuş meğerse!

Nefis görüntü vermişler. Fon müziği de nefis. Müziğe uyuyorlar. Aralarında ahenk var, ritim var. Estetik figürler, her seferinde değişken. Seyrine doyum olmuyor. El ele tutuşup, birlikte sağdan sola ve aksine ağır ağır dönüyorlar. <ı>Kanat uçları çıkıntılı , <ı> el gibi uzantılı. Bir tutuşmaları var ki, deme gitsin.

Karşılıklı göbek atıyorlar. Sanırsınız, ‘Silifkenin yoğurdu, ah seni kimler doğurdu?’ yu oynuyorlar sanki.<ı> Birbirlerine koşarak neredeyse göbekleri toslayacakmış gibi yapıp da, geri çekilivermeleri yok mu? <ı>Bir ömür!

Tam bu sırada içlerinden biri uçar gibi yapıyor, sahneyi terk edecekmiş gibi. Edalı mı edalı. Peşinden de diğerleri boyunlarını uzatarak bir yakarışları var ki: ‘ <ı>Dur! Gitme! Kabilinden. <ı>Dram <ı>oynuyorlar, dram! Pes doğrusu.!

Aralarında kibir yok. Art niyet yok. Kıskançlık yok. Birbirlerinin etrafında dönüyorlar. Birisi zıplıyor, sanki <ı>ağır çekimdeler. Muazzam kanatları ile durumu idare ediyorlar. Sondaki, diğeri de açılan o boşluğu dolduruyor. Havada bir karış yükseklikte asılı kalıp, estetiği tamamlıyorlar. Bu baş balerin, belli. İdare ediyor durumu. Yemyeşil başlarını kıvırarak, bir an sevgi ile <ı>göz göze geliyorlar. Öylece bakışıp kalıveriyorlar! Sorma gitsin!

Bembeyaz gövdeleri <ı>alev alev aşk ile yanıyor sanırsınız. Aşka susamış gibiler sanki. Tüyleri titreşiyor, kıpır kıpır. <ı>Sevda tazeliyorlardır belki de. Kim bilir? Buruşturmadan, lekelemeden, ezmeden, üzmeden.

Çocukluğum <ı>Bartın<ı>’ da geçti. İlk turna’ yı orada gördümdü. Ondan sonrası yok! Ama turna videosu da şimdi, Bartın’dan geldi. Ailemle ırmak boyunca kayıkla gitmiştim. ‘<ı>Gagiller Köyü’’ idi. Orada bir <ı>turna gördüm. Henüz ilkokula gidiyordum. O turnayı <ı>unutamadım.

Kıyıdaki tenteneli kayığımızın üstüne çöreklenmişti. Kanatları açıktı. Kayığı kaplıyordu. Bir kalkıp gitmesi var. Sular bile dalga yaptı, Kayık bağlı olmasaydı, kaçacaktı. Ürkmekten çok, kocaman kuşu sevmiştim. Adını söylemişlerdi o zaman<ı>: ‘ Turna’

<ı>

<ı>Uçun turnalar, uçun dedik,

<ı>Yediğimiz, içtiğimiz, sizin dedik,

<ı>Yaylalardan geçin dedik,

<ı>Yardan, mardan vazgeçtik,

<ı>Zarafetinizle şenlendik,

<ı>Aşkınızla hislendik,

<ı>Deliler gibi estik,

<ı>Sizleri çok özledik…

<ı>

Durum <ı>İzmir Kuş Cennetinde değişik. Gediz Deltasının bu cennetinde 1994 yılından bu yana sahip olduğu ‘Yaban Hayatı Koruma Sahası’ statüsü ne yazık ki kaldırıldı. Çevre ve Orman Bakanlığının sağladığı bir oyun mu bu acaba? Zira Çamaltı Tuzlasını, 27 yıllığına<ı> kiralamak isteyenler var. Böylelikle, devamlı kiracı olan kuşlar, <ı>yuvalarından, meskenlerinden çıkarılıp atılıyorlar. İlk zamanlar buralarda turnalar vardı. Şimdi artık hiç yok.

<ı>İzmir Kuş Cennetiydi adı,

<ı>Şimdilerde kalmadı tadı

<ı>Sen, gözümüzün aşinası

<ı>Masallarımızın tadı,

<ı>Gönüllerin sultanı,

<ı>Çocukluğumuz turnaları

<ı>Ciğerlerimin kuzuları….

<ı>

Bizdeki garip turnalar Ağrı Dağından da ses vermiyor artık. Beyazıt, İç ve Doğu Anadolu’da, göllerimizdeki üreme alanlarımızda <ı>yitirdik onları. Başka memleketli oldular artık. Uzak memleketlerin dağlarının ardından, sevgilimiz, zarafetimiz, aşkımız, gözyaşımız, sevdiceğimiz, ilk göz ağrımız, turnamız, bize el sallar. Tıpkı ‘<ı>Telli Ezo Gelinimiz gibi…’

Boyları 1, 5 metre. Bacaklar upuzun. Boynu zümrüt yeşili. Endam derseniz, afili mi afili. Bir öttüler mi, daldaki kuşu düşürür aşağı. Dedi kodu bilmez. <ı>Aralarına yabancı kuş almazlar. Eşlerine sadıktırlar. Onlara, el bebek, gül bebek bakarlar. 60-70 yıl yaşarlar da.

E, vallahi Huysuz Virjin’ in TV deki programına çıkarsalar, ossaat <ı>eş bulurlar, kapanın elinde kalır. Boy, pos yerinde, oh oh Oh!

<ı>Florida’ da turnaların bulunduğu çayırlıklardan, yeni <ı>göç yolları temin için, önlerinden uçaklar kaldırılıyormuş. Pilot, onları yeni yerleşim ve üreme merkezlerine yönlendiriyormuş. Uçak önde, onlar da arkada. Ev, bark, çoluk çocuk sahibi yapılıyormuş.Yiyecek yerlerine sevk ediliyormuş. Çoluk çocuğa karışıp üreyeceklermiş gittikleri yerde.

Eee, bu pilot <ı>bize de gelmeli. Bizdeki çayırlıklara sürüler getirmeli amma, su nerde, sazlık nerde. Bu pilot, gitse gitse, partilerin yardım kervanlarına katılır. Sırtında Valiyle birlikte <ı>kömür taşır. ’Abla, der, <ı>bu yükü nereye yıkacağım?’ diye de sorar. Veya erzak torbaları dolaştırır kapı kapı.

Turnalar, mutluluğun, şansın, uzun yaşamın, barışın simgesidir. Japonlar o’na ‘<ı>Turu’ der. Azeriler.<ı>’Durna’. Kazaklar<ı> ‘Tırna, ’ Tatarlar ‘<ı>Torna’ derler. Kırgız, Özbek, ve Uygur’lar, bizim gibi ‘<ı>Turna’ derler.

<ı>Güzel turnam, diyem,

<ı>Telli turnam diyem

<ı>Oy turnalar, oy diyem

<ı>

<ı>Bu kahırları, gece gündüz çekiyem,

<ı>Derdimi dağlara söyliyem..

<ı>Oralardan kimlere el ediyem.

<ı>Epeydir sizleri görmiyem,

<ı>Hasretinizle ben neyliyem,

<ı>Başımı alıp nerelere gidiyem,

<ı>Halimi kimlere arzediyem

<ı>

<ı>Ula ula, bizlere de gelin lo !

<ı>Bizi yalnız komayın lo !

<ı>Biz ettik, siz etmeyin lo !

<ı>Sesleniyik şimdi lo !

<ı>Uy babo, uy babo!

Hiroşima’larda adın geçer yıllar yılı<ı> telli turnam. Bir kız çocuğu, minik elleriyle seni, kağıttan yaptı yılmadan, usanmadan. O Japon kızı sana inandı, <ı>seni ata bildi, baba bildi. Seni, <ı>‘Medet’ bildi! O, Yıllar yılı kahredici Atom ışığının etkisindeydi. Ona şöyle söylemişlerdi. ‘Kağıttan turnalar yap: ‘<ı>Şifadır, tılsımdır, güzelliktir, hayat verir.’

<ı>

Yılmadan uğraştı, didindi. Kağıttandı, kolun kanadın, o uzun bacakların. ‘İyileşme <ı>umudunu’ hiç yitirmedi o! Ve nefesi yetmedi sonunda Telli turnam. Nöbeti şimdi, başka şifa bekleyenler aldı….

Aynı minik eller; O minik kızdan sonra seni, kağıttan yaparak Hiroşimo’daki‘ <ı>Barış Anıtının’ taşları arasına milyonlarcasını doldurdular telli turnam. <ı>Oraya da uç, güzel başlı turnam , telli Turnam. Gözyaşını, yükseklerden koyuver, kimseler görmeden.Şifa dağıt onlara! O Damlalar; onların, kağıttan hayallerine, umutlarına, hülyalarına ve de ruhlarına ulaşacaktır, şifa bulacaktır

<ı>Oy telli turnam / Gelinim / Sevdiğim / Özlediğim / Güzelim / Oy !

RESİMLER: <ı>Telli turnaların; o ilahi dansları, zarafetleri, aşkları, hevesleri ile, Türkiye’de kuruyan göllerimiz, nehirlerimiz ve sazlıklarımızın mukayeseli acı tablosu.

<ı>

NOT: BU GÖSTERİYİ İZLEMEK İSTEYENLER: 1- Aşağıdaki link’i , adres çubuğuna yazınız 2- Sonra da enter’leyin. ( Bir uyarı gelir: KAYDET’ diyerek) 3- Link’i, masaüstüne kaydedin.4- Gösteriyi, masaüstünden tıklayarak seyredin.

www.physkosmarmaris.com/ozel/Turnalar.pps

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..