- Kategori
- Gündelik Yaşam
Twitter’cılar paçayı kurtardık sanmasınlar!
Aman reklama girer falan diye dizilerde sansürlenen, yazılarda olabildiğince adlarını geçirmediğimiz sosyal paylaşım sitelerinin isimleri başbakanımız tarafından açık-seçik dile getirildi: Youtube dedi, Facebook dedi… Dinlediğim kadarıyla Twitter demedi! Ben kaçırmışsam, başlık için peşinen özür dilerim!
“Kapatırız” dedi, “Kim ne derse desin!” dedi…
Twitter’cılar adları geçmedi diye fazla sevinmesinler istedim, tahminim “Yutub” ve “Feysbuk” dedikten sonra “Tıvittır” demek fazla gelmiştir; “van minıt” sonrası yine de iyi gelişme ya, neyse…
Sonuç itibariyle “Kim ne derse desin, kapatırız!”ın meali: İnsan Haklarına aykırı olsa bile hele bir 30 Mart’tan sonra belediyelerin çoğu benim olsun, kapattırırım o kadar!
******
Devlet Tiyatro, opera ve balelerini de kapatmak isteyenlerin sosyal iletişim sitelerini kapatmaya çalışmasından doğal ne olabilir ki?
Her şey kapansın ve perde insin!
İnsin ki; aydın insanlar kalmasın!...
******
Kaç keredir yazdım, tekrar yazmaya ben utanıyorum: Bir ülkenin başbakanı belediye seçimleri için işini-gücünü bırakıp da miting alanlarına çıkar mı?
(Yoksa işi ve gücü “Başbakanlık”tan öte parti liderliği mi?)
Normal şartlarda seçimlere kimler girecekse o kişilerin kendilerini gösterme yeridir miting alanları, belediye başkan adayı kimse kürsü onundur, niye bir başbakan belediye başkanları adına konuşur ki?
Tek cevabı vardır: Oy toplamak için!
******
Bir ülkenin başbakanı mensubu olduğu partinin belediye seçimlerine bizzat baş aktör olarak katılıyorsa o başbakanın halkın tümünün başbakanı olduğuna kim inanır?
Hani hükümetin pek severek kullandığı bir kalıp var: Bilmem ne ülkesinde de bu böyle diye… Sahi, bir de bunu açıklasınlar, hangi ülkelerin başbakanları belediye seçimleri için mitingler yapıp oy toplamaya çalışmış?
Şahsen, belediye başkan adayı olsam gocunurum; bu kadar yetersiz miyim de benim yerime oy toplamaya geldiniz diye!
Bu da ayrı mesele…
******
Başbakanın tam da bu dönemlerde sosyal paylaşım sitelerini kapatırım gibi afra-tafra yapması, kendince yalan-yanlış bilgiler sızıyor diye açıklansa da, çok değil, bir-kaç yıl önce başkalarına yapıldığında bir başbakan olarak bilgileri bırakın “Sızıntı”, “Montaj”, şahsın özeline girme suçu olarak görmesini, bar-bar mağdurları suçladı!
Suçlamadı mı?
O zamanlar “Gerekirse Youtube, Facebook” kapatılır dedi mi?
Yooo…
Ne değişti?
Rüzgar tersten esti, şekerim!
******
Ses kayıtlarının hesabı verilemeyince yeterince, nasıl ki tüm tiyatrocular ele gelemiyorsa, sanat aktivitelerinde bulunanlar söz dinlemiyor, kendi bildiklerini, hem de sanat gibi, estetik bir dalda ifade ediyorlarsa; birileri bunları anlar da aydınlanır diye korkmak çok normaldir!
Normal olmayan bir başbakanın, bir cumhurbaşkanının yönettiği ülkenin vatandaşlarının gelişimlerini haz edememeleridir!
******
Normal şartlar altında her ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı yönettiği ülkenin vatandaşlarının gelişiminden mutlu olur.
Bilim olur, sanat olur, bilişim olur… Sosyal aktiviteler olur…
Olunmuyor arkadaş!
Bir spor var, ille de ısrar edilen, nasıl bir baskı kurulmuşsa artık, dopingsiz sporcumuz kalmadı!
Bu yıllara kadar sporcularımız doping sorunu yaşamamışken, ille de kazansınlar diye baskı yapıldığını düşünerek ancak bu doping problemini açıklayabilirim.
******
Normal yollardan kazanmak zor, elbet, emek gerektiriyor, falan… Eğitim gerektiriyor… Kişilik gerektiriyor…
Misal, bir sanatçı eğitim almak için okuyor, yıllarını harcıyor, devlet sanatçısı olma hakkını kazanıyor ve bir anda iki dudak birleşip “Poh” diyor!
“Poh!” Bunlar kim ki? Gezide yer aldılar zaten! (Asıl neden: Kızım sakız çiğnedi diye dalga geçtiler! Hatırlarsınız; bir oyunda izleyici ile karşılıklı diyalog sağlama durumu vardı, başbakanın kızı da tam o sırada sakız çiğniyordu ve sakız çiğneme üzerine bir espri yapılmıştı. Başbakanın kızı bu duruma çok üzülmüştü, babası üzülmekten çok sinirlenmişti. Kesin hatırlasınız, gündemi çok meşgul etmişti: Sakız çiğnemek mubahtır gibisine kadar giden bir yoldu!)
******
Başbakan perde insin, ışıklar söndürülsün istiyor! Hangi alanlarda ve kimlerden istiyor?
Köşe yazarları aleyhine yazıyorlarsa kalemleri kırılsın, karikatüristler aleyhine çiziyorlarsa kağıtları yansın!
Polis onların olmazsa, hakimler önlerinde eğilmezlerse, efendime söyleyeyim, valiler yamukluk yaparsa… Savcılar zaten bıçak sırtında!
Doktorlar; en çok insana odaklananlar… Doktorlar insanlardan değil de “Bağzı” insanlardan yana olsun isteniyor. Etkileri çok ya, toplumumuzun en güvendiği insanlardır ya, yoksa “Mahvederim!” diyorlar bir nevi!
Bir ülke doktorları ile, yoksa, neden uğraşır bu kadar?
(Emine Hanım’ın hastanelerini de düşünmek gerek, elbet!)
******
Tek perdelik bir oyun isteniyor: “Hamdolsun” diyerek üç yumurta bir domates ile doyan insanlar olsun; neden tütün ekemiyoruz, neden saman ithal ediyoruz, neden ziraat yapamıyoruz diye düşünmesin, sorgulamasın!
Her şeyin vergisini veriyoruz; yol, su, elektrik dönemlerine ek internet, telefon, tv ve falan ve filan; bize döne döne yol dönüyor ve hükümet de durup-durup “Yol yaptık” diyorsa “Yolu kim olsa yapardı, teknoloji ve ödediğimiz vergiler olduktan sonra!” diyemiyoruz ya!
Desek de dinleyen yok! Bir sosyal paylaşım alanları var; orada insanlar düşüncelerini paylaşıyorlar. Hoş, çoğu eski gençlik fotoğraflarını paylaşıp vaktiyle ne güzel-ne yakışıklı olduklarını göstermek istiyorlar, başbakan bilmiyor elbet, kullanmadığı için, ayet paylaşanlar da çok!
Hele Gezi sonrası Twitter’da bir başbakan hayranları çoğaldı ki… Ayyy, yoksa bu yüzden mi Twitter
muaf tutuldu?
******
Detaylar, el mahkum, meşgul ediyor; işin özü ve de sözü şu: Sırf hakkında çıkan (ki olumlu olsaydı, muhtemelen polislere verilen taltifler gibi onlara da para verilirdi ki bu bile “Para” ile ölçü biçen bir hükümete sahip olduğumuzun mühürüdür!), yandaş olmayan herkesin bir şekilde cezalandırılmasına işaret ediyor!
Başbakan kendini aklamıyor, farkındaysanız, ya birilerini suçluyor ya da tehdit ediyor!
******
Korkmayan bir kesim var; başbakanın korktuğu kesim o! O yüzden sanat ile uğraşıyor; Devlet tiyatroları, Bale ve Operaları kapansın istiyor!
Onların ulaştığı kesime asla ulaşamayacağını biliyor!
******
Çok sevdiğim İsmet Xbilen’in sergisi var; giderseniz benim için çok öpün yanaklarından ve İzmirli bir kadının selamını getirdim deyin...