Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '14

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Uçmakdere; Cennetin diğer adı...

Uçmakdere; Cennetin diğer adı...
 

gerçek bir cennet Uçmakdere.


Gündüz Vassaf Hoca vardı Radikal'de bir zamanlar. Psikologtur kendisi ama yazıları öyle hoş öyle okunasıydı ki...Köşesinin ismi ise "Uçmakdere" idi. Ne anlamı geldiğini bilmeden yıllarca bu başlığın altındaki yazılarını ve daha sonra da kitaplarını okumuştum. Uçmakdere köşesindeki yazıları da daha sonra aynı adla kitaplaştırılmıştı. Radikal Gazetesi sanıyorum 1996'da ilk sayısını çıkarmıştı. Neyse..!

Sonraları, çok sonraları birgün harita karıştırırken Uçmakdere isminde bir köy gördüm! Hemen aklıma Gündüz Hoca'nın köşesi geldi. Acaba köşenin ismi ile bu köyün isminin bir bağlantısı var mıydı, bilemiyorum?

Peki, "Uçmag" yada Türkçenin telaffuzuna daha uygun olarak "uçmak" kelimesi ne demekti? Türk ve Altay mitolojisinde bu kelimenin karşılığı "cennet" olarak geçer.

........

Tekirdağ'dan çıkıp Kumbağ istikametine yöneldiktan sonra Kumbağ'a varmadan yol çatallaşır. Sağda, tuğla fabrikasının göründüğü taraf Naip Köyü istikametini verir. Sapağa sapmadan düz devam ederseniz Kumbağ terkedildikten sonra Marmara kıyıları boyunca virajlı bir yol sizi karşılar. Yol sizi Yeniköy' ulaştırır. Naip Köy'e doğru dönmüş olsaydınız yine bu köye varırdınız. Ama orman yolundan ve biraz daha uzamış olarak...

Tepede, sanki bir uçurumun üstünde konuşlanmış Yeniköy geçildikten sonra, yol iyice kıvrılmaya, daralmaya ve bir yerlere varmaya çalışır! Biraz ilerledikten sonra solunuzda eşsiz Marmara Denizi'ni ve hava açıksa denizin ortasındaki Marmara Adası'nı görürsünüz....Alabildiğine mavilik, sağınızdaki Ganos Dağı'nın yeşilliğiyle harmanlanır durur. İnsan kendini Marmara kıyılarında değilde, sanki İsviçre Alpleri'ndeki bir göl kıyısında seyahat ediyormuş gibi hisseder. Deniz, ayağınızı atsanız basabilecekmiş gibi durur adeta!

Biraz sonra, sol tarafı uçurum olan, virajları adeta baş döndüren yol yavaş yavaş irtifa kaybetmeye başlar. Denize ineceğinizi hissedersiniz bir yerde ama yol hep süprizlerle doludur! Eğer Ganos Dağı'ndan yola taş, toprak düşmemişse şanslısınız demektir. Uzaklarda görünen kıyı boyunca küçük kasabalar ve köyler görünür; Gaziköy, Hoşdere, Mürefte...Ama görülmesi gereken, beklenen "cennet" bir türlü görülmez. Ama yamaç paraşütçülerini, kamping alanını geçtiktan sonra ve dağ eteklerindeki üzüm bağlarını gördükten sonra yavaş yavaş hissedersiniz geldiğinizi...

Son viraj dönülüp, köy göründükten sonra, sol tarafta çok eski zamanların bir çınarı sizi karşılar. Gövdesindeki koca delik sizi hayrete düşürür. Şu çınarlar ne ulu ağaçtır!

Uçmakdere Köyü sahilin tam kıyısında, Ganos Dağı'ndan doğan bir dere yatağı üzerinde kurulmuş gizli bir cennettir adeta. Eski bir Rum köyü olmasını hala ayakta durmaya çalışan evlerinden anlayabilirsiniz. Köy sokaklarında endişesiz, sakin, beklentisiz, tavuk kışkışlayan veya domates toplayan kocakarıları; kahve önünde bacak bacak üstüne atmış, cigara tüttüren ve gelen geçen arabalara bakan ihtiyarları görürsünüz. Onlar alışıktır bu cennete ama misafirler az önceki manzaranın efsunu altındadır adeta! Derin bir sessizlik ve sükunet bu köyde dalga sesleriyle bozulur sadece. Marmara Denizi burada insana olabildiğine daha yakındır sanki. Kıyıdaki birkaç balık lokantasının dışında ticari bir faaliyet yoktur bu köyde.  

Üzüm, bu toprakların kadim meyvesidir. Önce ekmektir üzüm, iştir,aştır Trakya delikanlısına! Büyük salkımlarındaki küçük meyvelerin içindeki şekeri bir müddet sonra aşk olur Trakya delikanlısının kanında. Şarap, üzümün bir hediyesidir insanoğluna. Tanrıların içkisidir aslında O! Bilmeyen yoktur ya ama neyse boşverelim şimdi..! Ganos Dağı üzümü bağrından fışkırtır ve derelerinden şarap olup akıtır adeta insanoğluna...TEKEL, gerçekten tekelken bir zamanlar; bilenlerin "köpek öldüren şarabı" diye bildikleri "Güzel Marmara Şarabını" bu köydeki fabrikada üretmiştir. Bizim ülkemizin kurucuları ne akıllı adamlarmış, yine anlamış olduk.

İstanbul'a, bilmem nereye kaç km, nasıl gidilir, ne yenir, ne yapılır bilmem? Gidin ve görün derim sadece! Gerisi insana kalmış.

Uçmak dedik cennetmiş! Öğrenmiş olduk. Gelelim Gündüz Vassaf'a; O neden Uçmakdere demiş bilmiyorum. Var bir nedeni ama bence bu köyle ilgili! Biz Türkler kelime oyunlarını severiz. Edebi sanatları da!

Gündüz Hoca bu blogu okuyup bir cevap verebilse ne hoş olurdu?

 

 
Toplam blog
: 34
: 10895
Kayıt tarihi
: 14.05.14
 
 

Kamu yönetimi ve sosyoloji öğrenimi... Tarih bölümüyle devam eden öğrencilik... Siyasetbilim, top..