Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

02 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Uçmanın dayanılmaz hafifliği - 3.000 metreden tandem paraşüt atlayışı

Uçmanın dayanılmaz hafifliği - 3.000 metreden tandem paraşüt atlayışı
 

Atlayış Sonrası 30 Saniye Kadar Süreli Havada Serbest Düşüş


16 yaşımdan beri hayal ettiğim serbest paraşüt atlayışını 32 yıl sonra, 17 Mayıs 2008 Cumartesi günü gerçekleştirebildim.

İlk 30 saniyesi havada serbest düşüş ile geçen ve paraşütün açılması sonrası toplam 10 dakikalık bu atlayış benim için niye bu kadar önemliydi ?

Çünkü kendimi gerçekleştirebildim ve havada kuşlar gibi uçmanın ( düşmenin) dayanılmaz hafifliğini, korkunun zerresini hissetmeden doyasıya yaşadım, doyasıya...

Uçmak, yine 16 yaşımda Planör Pilot Kursuna katılmış olduğum sırada yaşadığım ve arada geçen 32 yılda asla unutamadığım eşşiz bir deneyim. İnsanın boyut değiştirdiği, toprağa bağlı olmaktan kurtulup gökyüzüne, saf ve temiz bir boyuta geçebildiği, kendi kendiyle kalıp müthiş bir özgürlük duygusuyla birlikte içindeki huzur ve mutluluğu keşfedebildiği tarifi kolay olmayan bir keyif.

Bu keyif sonuçta bulunduğunuz, tanıdığınız güvenli dünyadan (yeryüzünden) kendinizi ayırıp havaya çıkacak cesareti göstermenizi gerektiriyor. Çoğu kişinin sandığı gibi havacılık sporları çok riskli değil ancak elbette “alıştığının” dışına çıkmak insanda bir huzursuzluk ve güvensizlik yaratabilir.

Bu yaşımda ancak yeni edinebildiğim bir hayat ilkesi var: “ Geçmişi pişmanlıkla, geleceği korkuyla hissetme”.

Herkes gibi benim de korkularım var, hatta uçmayı çok sevmeme rağmen benim yüksek bina korkum da bulunuyor ( 5. Kattan itibaren yükseklikler beni ürkütüyor).

İşte gerçekleştirdiğim bu atlayış, korkunun ötesine geçmenin iç dünyamda bulunan müthiş enerji ve huzurun açığa çıkmasına yol açacağını bana gösterdi; bu açıdan herkese tavsiye ederim.

Korktuğumuz nedir ? Uçaktan atlamak mı ?

Atlayış öncesi uçağın içinde bir an kendi kendime “ne yapıyorum ben, deli miyim ? “ diye sorduğumu itiraf etmeliyim. Ancak sonrasında, atlayış anı öncesi kapının önüne gelip de 3, 000 metre yükseklikten aşağı baktığımda karar anında olduğumu hissettim.

Korkmak mı yoksa eşiğin ötesine kendimi bırakmak mı ? Hayır, o kadar istiyordum ki kendimi bırakmak daha cazip geldi ve bir saniyeden daha az sonrası tarifi çok zor bir özgürlük duygusu içindeydim. Kendisine bağlı olduğum (tandem atlayış böyle yapılıyor) profesyonel paraşüt hocası ile birlikte boşlukta uçuyor (düşüyor)dum.

Tüm serbest düşüş süresince sadece kuşlar gibi olmanın dayanılmaz, inanılmaz, tarifi zor özgürlük duygusunu yaşadım.

Bu keyfi yaşamak ve boyut değiştirip gökyüzünün saf ve huzur dolu dünyasına ulaşmak boşluğa atlama cesareti gerektiriyor, ancak bir kez yaparsanız hep yapmak istiyorsunuz.

Aşk gibi.

Ben aşka inanıyorum ve aşkın bulunduğumuz kişisel duvarların dışına çıkmayı, hiç tanımadığımız, bilemeyeceğimiz bir geleceğe adım atmayı –risk almayı gerektirdiğini biliyorum.

Korku yok mu ? Elbette var.

Ancak saf bir aşkın dünyasına adım atmak sadece cesaret göstermek ve başka bir insana güvenebilmekle mümkün.

Yeryüzüne yaklaştığınızda paraşütü açacağınız noktayı bilmek ve paraşütün açılması koşuluyla elbette...

İsteyen okurlar için atlayışa ait videonun bulunduğu link:

http://apps.facebook.com/flixster/videos/10910019?gallery=user800498056&_lsrc=pbvid&red=0

NOTLAR:

1. Meraklısı için, amatörlerin hiç eğitim almadan tandem paraşütle yolcu atlayışı yapabilecekleri Izmir –Selçuk’taki merkezin web adresi: http://www.dzefes.com/index.htm

2. Paraşütçülük gibi dağcılık da insanın kendi içine keşif yapmasını ve kendini gerçekleştirerek içindeki huzuru bulmasını sağlıyor. Nasuh Mahruki’nin ilk kitabı “Bir Dağcının Güncesi” (Yapı Kredi Yayınları) bu açıdan mutlaka okunmalı.

 
Toplam blog
: 6
: 3635
Kayıt tarihi
: 01.02.08
 
 

Okumayı, düşünmeyi, yazmayı, seyahati ve yenilikleri seviyorum. Kendimi sadece yaşadığım yakın çevre..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara