Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Temmuz '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Uçtu, uçtu, Gülgün uçtu!

Çok ötelerden başlayıp da “Zaten hep içimde vardı; bakınız falan, misal filan” diye anlatmaya kalkmayacağım…

Olmasa zaten elliye dayanmış yaşta ne işim var Cast Ajans’larında?

Sırma saçlı, sıfır beden halinle ihracat yaptın da, şimdi mi aklın başına geldi diye soracaklara da bir yanıtım var elbette: Her şeyin bir zamanı var!

******

Geçen hafta yeğenim “Teyzeeee” dedi, “Bak İzmir’de bir Cast Ajansı var, ciddi bir ajans, bir bak istersen!”

Şekerim, ertesi gün telefonlarını çınlattım. (Yalnız, bakar mısınız, içimde böyle bir ateş varken ve Ege çevresinde iş ilanlarında çeşitli Cast Ajansları varken elim bir türlü uzanamamıştı telefonun tuşlarına)!

Aloo?

Bir samimi ses, sanki kanka, “şeyyy…”, “Yaş sınırı da yokmuş dediler…”, “Ahh, bir hafta önce arasaydınız “Fatmagül’ün suçu ne dizisinin finaline giderdiniz, Çeşme’deydi…”

Adını sonradan öğrendiğim Emel, öyle sıcak, öyle doğal konuşmasaydı, bu Gülgün belki de uçamayacaktı!

******

Sevgili Emel Cumartesi günü gelin, hem kaydınızı yaptıralım, hem de fotoğraf çekimleriniz olsun dedi.

Tam beş gün var önümde, peh!

Dedim, her gün maydanoz suyu kaynatıp içine limon suyu koyduktan sonra içsem üç gün içinde zaten tüm ödemlerimi atarım, geriye kalan günlerde de cildim fıstık olur!

Öyle seve seve içtim yıllarca, bu kadar bıktığımı bilemezdim!

Her gün taze maydanoz alıyorum, limonlar zaten zulada, yapamadım!

Oysa, ne çok yapmış, ne çok yararını görmüştüm; maydanozlar sarardı, limonlar suyunu çekti, şekerim!

******

Geceleri yaşayıp da gündüzleri uyuyan biri olarak bir strese girdim mi, girdim!

Erken kalkmalısın, vakitlice gitmelisin… Karar verdin, vazgeçme! Hedefine ulaş!

“Hedefe ulaşmak” üye fotoğraf çekimleri… Bir çok kişi için pek basit olabilir, benim içinse yılların hayalini gerçekleştirme anı!

******

Uçtu, uçtu, Gülgün Şafak Fişek Ajans’a kondu!

Benden cacık olur mu, bilemem, lakin içsel yolculuğumda hiç bilemediğim hallerim ile yüzleştim: Fotoğraf çekimini yapan pek yakışıklı ve de bir o kadar edepli Kerem şimdi şuraya doğru bakın falan dediğinde o tarafa bakmak yerine tık, tık, tık; Flaş, flaş, flaş sesine odaklanıp da, artık hangi dizilerden etkilendiysem, ya da içimde nasıl bir ukde kaldıysa, kendimi her hareketi çıkıt çıkıt, şakırt, şakırt kayda alınan biri gibi bir sağa dönüyorum, bir sola…

Kerem, yavrum, çıkırt çıkırt yaparken, derdi gözümü kırpmadığım bir poz yakalamak; meğer onun için habire deklanşöre basıp duruyormuş!

Pek efendi bir çocuk, kendisi söylemedi!

Huyum kurusun, o saat anlayamam da, eve gelip de sakinleştikten sonra dank eder ancak kafama!

Yine de, bana kendimi nasıl iyi hissettirdi, sağ olasın be Kerem!

******

Sertan’ı anmadan da geçemeyeceğim: Gittiğimde ajansa ilk karşılayan oydu. Öyle mütevazı, öyle doğal… Kolunda kocaman bir Atatürk imzası dövmesi vardı ki; insanın o kolu öpesi geliyordu! Lakin, görevini yapan bir genç olarak öyle bir duruşu vardı ki; “Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli!” şarkısını akla getiriyordu!

******

Yılarca içimde çırpınan kuş, artık ne olduysa, uçmaya hazırlandı!

Uçar mı, kaçar mı; kanadı mı kırılır, cacık olur da keyifli hanelere misafir mi olur?

Bilinmez!

******

Yaşam; her bir insana sunulan öğretimdir! Kimimiz bazı derslerden başarıyla geçeriz, kimimiz geçemeyiz.

Kimimiz tekrar ederiz, yine öğrenemeyiz; kimimiz ne olduğumuzu buluruz, yaş ne kıstas; kimimiz doksan yaşımıza kadar yaşarız; “Yaşam nedir?” diye bilmeden!

Yaşam; insana sunulan bir derstir!

İster ezber yaparsın, ister doğaçlama yaşarsın!

Tercih edebildiğin sürece “Sen” varsın!

“Sen” olmak istediğin sürece birilerine, zaten, yarar sağlarsın; ezber ile yaşayan öyle çok kişi var ki, zaten!

Ayıklamaya, anlatmaya güç yetmiyor!

Geriye kalan bir şey var: Sen, sen gibi olmak istediğin yerlerde mutlu olduğun sürece üretebilir, yaşamdan keyif alabilir ve umuda sahip olabilirsin!

Bu umut ve keyfe de göz dikilebilir; dikiliyor da olabilir!

******

Neyse…

Uçtu, uçtu, Gülgün uçtu!

Şafak Fişek Ajans’ın damına kondu!

“Benden cacık olur mu?”

Olsa keşke!

En dandik figüranlığa bile talibim; yeter ki yıllarca içimde tüten ateş için “bir şeyler yaptım’” diyebileyim; Hiçbir şey olmasa da “Kanatlanma vaktim gelmişti, denedim!”.

 “Olursa olur, olmazsa olmaz, bu kadar basit!”

Mühim olan uçmaya meyletmek!

O özgüvene sahip olmak!...

******

Uçmaya hepten hazır gençler hep olmasını istediğimiz genç nesiller; onlar uçtukça toplum da kanatlanacaktır; özgüven en önemli noktadır!

Özgüveni yerinde olan hangi kız, hangi erkek kullandırabilir ki kendini?

******

Uçtu, uçtu, Gülgün uçtu!

Tarikatlar yerine gençlerin, orta yaşlıların ve hata yaşlıların kendini ifade edebileceği yere kondu!

******

Doğru yere doğru uçmak tüm mesele!

******

Savaş yerine barışı tercih etmek laf ile pek kolay; barış yerine savaşı desteklemek de keza!

Güzel bir şey yapsa gençler, mesela, kan ile, tüfek ile kendilerini ifade etmek yerine sanat ile, türkü ile, folklor ile; efendime söyleyeyim, kendilerini keşfedecek ajanslar ile iletişime geçseler ve kendilerini ifade edebilseler; herkese uygun bir yer vardır, elbette!

******

Gülgün kadar uçmak isteyen niceleri vardır!

Fazlasıyla hak eden, hak ettiğinin farkında bile olmayan!

Bir cesaret; artık nereden gelirse…

Bir “Kaybedecek neyim var?” durumu, belki?

En kıymetlisi: Ölmeden bir deneyeyim !

En özgür olan hali de budur!

Zira ne zaman öleceğimiz meçhuldur!

******

Ne zaman meşhur olacağımızı bilemediğimiz gibi…

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara