Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '10

 
Kategori
Müzik
 

Uğrun uğrun gaş altından...

Uğrun uğrun gaş altından...
 

Neşet Ertaş


Dilime takıldı "acem kızı" türküsü bugün. Öyle böyle değil, saatler boyu " la ra ra raaa " dedim durdum. Okumak istedim ama okuyamadım gönlümce. Bi zaman sonra annem, "e hadi, söyleyeceksen söyle" dedi. "Notalar tamam da sözler yok! anne" dedim. Aklıma esince mi, içimden gelince mi bilmem, arada bir türkü / şarkı kopar içimden.

Müziğine aşina, notalar hatırımda bile olsa, sözlerden "şeker mi, şerbet mi, bal acem kızı" kalmış dilimde. Araştırıp soruşturdum. Yıllardır, notalarını bildiğim türküyü bugüne kadar niye "la ra ra raaay" la geçiştirdiğim için bir kez daha üzülüp utandım. Acem kızı; Neşet Ertaş'a aitmiş.

Neşet; babası Muharrem Ertaş'ın yanında öğrenmiş saz çalmayı. Beş yaşlarında babasının elinden tutup köy düğünlerine gitmiş oralarda çalınan söylenen müziğe aşinalığı 14, 15 yaşlarında pekişmiş. Uzun yıllar Almanya'da yaşayan sanatçı 3 yıl önce vatana döndüğünü söylüyor. Almanya'ya gidiş nedenini de, "burada uzun yıllar içkili yerlerde çalıştım. İçki içen insanların karşısında içmeden saz çalıp türkü söyleyenin sesi de sazı da sert gelir. Yemeden içmeden kesildim, zayıf düştüm. Sol elimin parmakları uyuştu. Almanya'da yaşayan kardeşimin yanına gittim, orada tedavi oldum ve iyileştim. Doktorum, içkiyi sigarayı bırakmamı önerdi ve "sanatçıların Almanya'da kalma şansı" olduğunu söyleyince kaldım.

Ergen olana evlenmek kolay gelir derler ya o aralarda evlenip iki çocuk sahibi olan sanatçı, eşiyle kısa bir süre ayrı kalır sonra yeniden birleşirler. Türkülerinin çoğunu eşine "yaktığını" anlatır. Ahi'ler şehri Kırşehir'in yetiştirdiği saz ve söz ustası aşık Neşet Ertaş'ın, onlarca eserinden biri "Acem Kızı"nı onun ağzından aktaracağım.

"Bizim sazcılardan Selli Yusup vardı. Birgün tiyatroya gitmiş. Orda hep dansözler varmış. Birinin takma adı da, "acem kızı" imiş. Bakmış kızlar güzel, gözleri sürmeli, allı yeşilli giyinmiş. Selli Yusup, orda bir birkaç dörtlük yapmış. Mesela türküdeki "şan ovası" "sahne" anlamında. Bu dörtlüğü ben düzeltip türkü yaptım" diyor. Eline, gönlüne, yüreğine sağlık. Sazına hakim, sözü özel, sesi güzel, hocaların hocası Neşet Ertaş'ın işte "Acem kızı" türküsü.

Çırpınıp da şan ovaya çıkınca

Eğlen şan ovada gal acem gızı

Uğrun uğrun gaş altından bakınca

Can telef olur gül acem gızı

Seni seven oğlan neylesin malı

Yumdukça gözünden döker mercanı

Burnu fındık ağzı kahve fincanı

Şeker mi şerbet mi bal acem gızı

Canım kurban olsun kıymet bilene

Belin ince boynun benzer fidana

Ateşine yandı Tarsus Adana

Getirdin başıma hal acem gızı

Silkinip te Hanovaya çıkarsın

Misk'ü amber gül yanağına takarsın

Kaş'altından uğrun uğrun bakarsın

Can alır sendeki tel acem gızı

Her türkünün bir hikayesi. Her hikayenin bir türküsü var.

Bakarsınız yine aklıma eser... Gönlüme, dilime, düşer. Neşet Ertaş'ın "Neredesin sen" ya da "Zahide"sini paylaşırız.

Saygı ve sevgilerimle

Gülriz Yiğit

 
Toplam blog
: 258
: 1033
Kayıt tarihi
: 10.08.08
 
 

Ankara'da doğdum. Balıkesir'in  ilçesi Ayvalık'ta yaşıyorum. TSM ve  tiyatronun biraz da olsa toz..