Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '15

 
Kategori
Mizah
 

Ulan

Ulan
 

ULAN
Kabalık mı, haddi aşmak mı, samimiyet ifadesi mi , kızgınlık mı, bir hitap şekli mi, bir kelime mi , ünlem mi, emir kipi mi, argo mu yoksa dilimizin asli unsurlarından biri mi? Ne olduğu tam olarak belli olmayan ama dilimizdeki en özgün kelimelerden biridir "Ulan".
Başka dillere ihraç edilse eminim oralarda da kendine ciddi bir yer bulabilecek kadar derinlikli,
Bir İngiliz'in bile " I love you ulan " dedikten sonra diline dolanıp dilinden düşüremeyeceği kadar evrensel bir potansiyele sahip,
Anadolu'da " Oğlan " kelimesinden yuvarlanarak geldiğinden tutun da, Dede Korkut Masallarında Basat'ın Tepegöz'ü öldürürken sarfettiği bir kelime olduğu söylenecek kadar eski,
Sevgiliyle münakaşa ederken söylendiğinde kabalığın son noktası olarak algılanıp onarılmaz yaralar açarken; onarılmaz gibi gözüken yaraları da "Gel ulan buraya "diye bir cümleyle başlayıp sarmaş dolaş olunarak bitiren efsanevi bir zeytin dalı,
Duygudan yoksun cümlelere duygu; cümleden yoksun duygulara anlam katan bir tamamlayıcı,
Dilimizdeki yokluğunu dolduracak herhangi bir kelime olamayacağı gibi; yokluğu tasavvur dahi edilemeyecek kadar tartışmaya açık olmayan bir kelime, sözünü ettiğimiz.
Kullanımını, yazılışı aynı anlamları farklı olan eş sesli kelimelere benzetsek olmuyor.
Örneğin " Yüz " kelimesini düşünelim. " 100 tane yumurta aldım. O, havuzda yüzmez. Astarı yüzünden pahalı. Yüzme bıçağı ekmek bıçağından farklı olur. " Görüldüğü gibi yazılışı aynı olan bir kelime farklı anlamlar kazanıyor ve bu farklılığın kafamızda uyandırdığı çağrışım da gayet somut ve net oluyor.
Oysa " Ulan " da iş biraz farklı. Onu da kullanıldığı yerde aynı şekilde yazıyoruz belki ama yaptığı çağrışım hiç de öyle somut bir çağrışım olmayabiliyor.
" Ulan " kelimesini soyut bir eş seslilikle farklı duygulara tercüman olan bir kelime olarak ifade etsek doğru bir tanım yapmış olur muyuz onu bilmiyorum ama aşağıdaki örneklere bakılınca öyle bir çılpıda söylenilip giden bir kelime olmadığı net bir şekilde anlaşılıyor:
Bu da mı gol diil ulan? ( Acılı bir Serzeniş, İsyana çalan bi sitem )
Bağırın ulan şampiyon Fenerbahçe diye. ( Coşkuya coşkuyla davet )
Verin ulan misketlerimi, oynamıyom ben. ( Hıçkırıksız bir küskünlük )
Ah ulan ah, tabi ya.. ( Zenginin malı, fakirin yorgun çenesi )
Noluyo ulan burda ( Hayra alemet olmayan bi şaşkınlık )
Alem Gö_ olmuş ulan ( Yapabilecek bişey olmaması )
Seviyorum Ulan Seni ( itirafın en gerçeği, en anisi belki de en masumu )
Vur ulan vur, vursana, vurmazsan senin ben ...... ( Sonunun nereye varacağı düşünülmeyen bi boşvermişlik )
Sen de mi ulan Bürütüs? ( Sezar da olsan ayaküstü satışa gelebileceğinin ilanı )
Konuşma ulan ( Sözün bittiği yer )
Kimsin ulan sen? Sen kimsin ulan? ( Soruya soruyla cevap )
Nerde ulan bu müessesenin müdürü ? ( Meydan Okuyuş )
İçtim ulan içtim ne olcak ? ( Kabulleniş )
Sarılın ulan, uzatmayın don lastiği gibi! ( Barış elçiliği )
Ne dedim ulan ben şimdi? ( Kırılan potu idrak edememe ve anlamaya çalışma )
Nerdesin ulan bu saate kadar? ( Endişeli bi bekleyişin öfkeli sonu )
Napıyon ulan artis? ( Küçümseme gibi gözükse de artis kelimesiyle birlikte aslında bi tür kompleksi bastırma gayreti. )
Tamam mı ulan oldu mu? ( Yapılması zorunlu olduğu halde sürekli kaçınılan bir şeyi yapıp kurtulmuş olmanın tasdiki )
Yakışıyo mu ulan sana hiç? ( Aşağılamayı keskinleştiren bi niteleme sıfatı) Öyle ki; aynı cümle " Yakışıyo mu sana hiç " diye söylendiğinde eksik etek kalmasına yol açan bir öge.
Adam mısın ulan sen? ( Tck'nın 125 maddesine göre "Bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etme ve üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılabilecek bi ifade )
Son bir örnek daha var ama ona bir yorum getiremedik. Onu da siz yorumlayın.
Ananı da al git ulan!
 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..