Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '15

 
Kategori
Siyaset
 

Ülkemizde, kadın kadının kurdu mu?

Ülkemizde, kadın kadının kurdu mu?
 

Karikatür: Mehmet Tevlim


8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günüydü…

Siyasetçiler bu konuda nutuk üzerine nutuk attılar, mesajlar verdiler…

Hepsi şekle yönelikti, zaten yıllardır öze yönelik olarak kadın haklarını geliştirici hiç bir çalışmanın içine girmediler…

Kadınlarımıza verdikleri eğitimle, siyasi algılarla, televizyon programlarıyla beyinlerini uyuşturdular ve teslim aldılar…

Thomas Hobbes, “İnsan insanın kurdudur” der. Ona göre insan doğası gereği kötüdür…

Bu yazımda bunu tartışacak değilim ama gözlemlerime dayanarak, şu tespiti yapabilirim ve şunu diyebilirim. “Ülkemizde kadın kadının kurdudur”

Ülkemizde kadınlar birbirini yiyip bitiriyor… Kadınlar birbirlerini düşman olarak görüyor ve birbirini sömürüyorlar…

Tüm bunları da kadınlarımıza erkek egemen anlayış yaptırıyor…

Düşünün ki, türban dayatması bile erkek egemen anlayışının bir dayatmasıdır…

Diyeceksiniz ki tüm bunlar neden böyle oluyor… Tüm bunlar, sistemin ve erkek egemen yönetimin adını koymadığı bir oyunudur…

Ne yazık ki bu oyundan okumuş, eğitim görmüş, akademik kariyer yapmış kadınlarımız bile kurtulamıyor…

Kadınlarımız, Atatürk Devrimleriyle kucaklarına düşmüş olan çağdaş haklara bile sahip çık(amı)yorlar... Çünkü bu önemli haklara emek sarf etmeden, mücadele etmeden sahip olmuşlardır… Avrupalı kadınlar gibi bir mücadeleyle bu hakları kazanmamışlardır…

Ülkemizde kadın hakları günden güne geriye gitmekte, kadınlar her yönüyle sömürülmektedir… Kadının bedeni, giysisi, cinsiyeti, anneliği üzerinden siyaset yapılıyor… AKP iktidarı uyguladığı politikalarla kadınları çocuk makinesi gibi görmekte ve kadını hep eve bağlamanın yollarını aramaktadır. Kadını çalışma yaşamından uzaklaştırıcı çalışmaları bir yenilikmiş gibi öne sürüyor... Ne yazık ki kadınlarımız da buna kanıyor…

AKP döneminde kadın istihdam oranı azalmıştır ve daha da azalmaya devam edecektir… İşsizliğin nedenini bile kadınların çalışıyor olmasına bağlayan anlayış, Ortaçağ Avrupası’nın kadınlara baktığı açıyla bakıyor… Ortaçağ Avrupa’sında Kilise, kadınlara çocuk doğurmak ve bakmak, mutfakta yemek pişirmek, eşine hizmet etmek ve kiliseye gitmek görevini vermişti… AKP’de uyguladığı siyasetle, bu anlayışın başka bir şeklini uygulamaya çalışıyor…

Kadın kadının kurdu demiştim… Kadınlar birlik olacağına hep erkek egemen anlayışın oyuna geliyorlar…

Bakınız, bazı kadınlarımızın televizyonlara çıkıp da söylediklerine bakın…
Kocasına ikinci bir eş alması için müsaade ettiğini belirten bir bayan: "Ben kocama bekâr arkadaşımı gösterdim. Beğeniyorsan alabilirsin dedim. Ama o kabul etmedi. Kabul etseydi de boşanmazdım" sözleriyle ekran başındakileri şaşırttı.

Erkek yaparsa zampara oluyor ama kızların  çok masumane aşkları ise töreye kurban gidiyor...

Erkek çocuklarının sünneti bir düğün eğlence havasında geçerken ve ergenliğe geçişi bir gurur kaynağı olurken, kızlarımızın ilk ergenliğe geçişi bir utanç olarak algılanıyor ve sessiz sedasız geçiştiriliyor…

Ülkemizin siyasetini dine bağlayanlar, kendi dinsel ve mezhepsel inançları doğrultusunda kadınlarımıza bir rol vermek istiyorlar… Tüm sıkıntıların kaynağı bu… Bu yönüyle Cumhuriyetten önceye dönmüş oluyoruz… Kendilerine de “Yeni Osmanlı” diyorlar ya…

Mustafa Kemal, Osmanlı zihniyetinin bu çağdışı anlayışını görmüştü:

"Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başında bir bez, peştamal veya buna benzer bir şeyler asarak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın manası neye delalet eder? Medeni bir millet anası, bir millet kızı için bu garip şekiller, bu vahşi vaziyet nedir? Bu hal milleti çok gülünç gösterir ve derhal düzeltilmesi lazımdır".
1925 yılında İnebolu gezisinde Atatürk, örtünen kadınlarla ilgili şunları söyledi:
"Onlar yüzlerini cihana göstersinler ve gözleri ile cihanı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak hiçbir şey yoktur. Önemli olarak şunu ihtar edeyim ki, bu halin muhafazasında inat ve taassup, hepimizi en az kurbanlık koyun olmak istidadından kurtaramaz…"
Atatürk’ün kadınlarımıza getirdiği çağdaş haklar ne yazık ki, din bezirgânları tarafından hep geriye götürüldü ve götürülmeye de devam ediyor…

Bu yoz anlayıştan dönebilmek için kadınlarımızın birbirinin kurdu olma anlayışından vazgeçerek kendi aralarında güçlü bir dayanışmaya girmeleri gerekir…

Bu da ancak çağdaş kadın derneklerinin etkili çalışmaları ve siyasallaşmasıyla olur…

Bu durum böyle devam ederse, Avrupa’nın bir zamanlar yaşadığı Ortaçağ karanlığına döneriz…

Haydi, kadınlarımız, önümüzdeki Milletvekili seçimlerinde çağdaş kadınlarımızı meclise taşıyın…

Erkek egemen gerici anlayışa dur deyin…

Birbirinizi yemeyin ve uyanın artık…

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..