Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Eylül '06

 
Kategori
Haber
 

Uluslararası Barış Günü

Uluslararası Barış Günü
 

Bu yıl ülkemiz de ne olacak, kutlanacak mı bilmiyorum! Merak ediyorum, Dünya barış günü olarak 1 Eylül`ü kutlayan Meclis Başkanı ve diğer devlet erkanı 21 Eylül'de ne yapacak? Dünya Bariş Gününü mü kutlayacak, Türkiye barış gününü mü?Illa 1 Eylül`de kutlama yapmak istiyorsak ona, Türkiye barış günü diyelim. Ortaya güzel resimler çıkar gibi geliyor.

Dünya barış günü bugün, 21 Eylül 2006 Uluslararası Barış Günü. Şimdiye kadar 1 Eylül` ü Dünya Barış günü olarak kutlayanlar sadece Türk`ler, Kürt`ler ve Kıbrıs`lı Türkler di. Bütün dünya BM 2001'de bir " Uluslararası Barış Günü " ihdas etmiş. Genel Kurul' un 57. birleşiminden itibaren geçerli olmak üzere, 1981'de "Uluslararası Barış Günü" ilan edilen " Genel Kurul' un açılış günü olan her Eylül'ün üçüncü salısı" yerine 21 Eylül Birleşmiş Milletlerce "Uluslararası Barış Günü" olarak kabul ve ilan edilmiş. Peki 1 Eylül nereden çıktı?

Sovyetler Birliği henüz mevcutken, SSCB ve Varsova Paktı üyesi öteki doğu Avrupa ülkeleriyle bu çizgideki güçlü Komunist Partiler' in bulunduğu ülkelerde etkin olan "Dünya Barış Konseyi' nin o zamanlar ilan ettiği bir " Dünya Barış Günü" vardı, hala onu kutluyoruz. Fakat Alman ordularının Polonya' ya saldırdığı 1 Eylül'ü dünya barışı`nı hatırlamak için uluslararası bir gün olarak kabul eden SSCB ve Varsova Paktı ülkeleri de onların barış hareketleri de artık yok. Çin, Dünya barış Konseyi`nden 1996 da çekilmişti , Küba' dan da ses çıkmıyor.

İkisini de kutlayabiliriz ve bence kutlamalıyız, ülkemiz de barış kelimesi ne kadar çok dillenirse o kadar çok faydası olacaktır diye düşünüyorum. Bir günde olsa, yazılacak, çizilecek, konuşulacak ve dinlenecektir.

Barış denince ilk olarak, aklıma ülkemizin içinde bulunduğu kaos ve buna bağlı olarak iç barış nasıl tesis edilir geliyor.

Kendimizle barış, komşumuzla barış, aynı toprakları ve aynı kaderi paylaştığımız tüm etnik kökenli insanımızla barış. Savaştan yana olmadığımızı ben biliyorum, iyimser bir görüşle büyük çoğunluk da biliyor, amaaaaaa! Barışı yeniden tesis etmek, ya da zaten barış içindeyiz diye düşünenler açısından, tehlikeye girmiş olan barışı korumak için yeterli çabayı gösterdik mi? Gösteriyormuyuz? Gösterebilecekmiyiz? İşte burada ciddi olarak kaygılarım var. Bizim derdimiz hakiki barışseverler ve hakiki enternasyonalistler...

Ulu Önder Atatürk, savaşları; ''ancak savunma meşrutiyeti'' içinde başvurulacak son çare olarak görür. İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'yi savaş dışı tutmayı başaran İsmet İnönü , baskılara; ''Benim çizmem yok, aklım var'' yanıtıyla karşılık verir. Bu yaklaşımlar, hayatları mücadele ve savaşla geçmiş, barışın değerini kavramış gerçek devlet adamlarına özgü ifadelerdir. Diğer yandan yaşanılan tarih sürecinde Hitler, Mussolini, Truman, Blair ve Bush gibi yöneticilerin insanlık dünyası için felaketler getiren öyküleri yüzyıllar boyu anlatılmaya devam edecektir.

Türkiye, dış etkili ve iç kaynaklı ''parçala ve yönet'' sistemi; etnik, bölgesel ve dinsel öğeli iç çatışmalarına yeniden döndü.

Ben kendi adıma Büyük Atam`ın " Yurt da Sulh, Cihan da Sulh" sözünü felsefe edindim. Barışdan yana olan, bunun için mesai sarfeden herkesin" Dünya Barış Günü Kutlu" olsun.

 
Toplam blog
: 14
: 1620
Kayıt tarihi
: 30.08.06
 
 

İzmir'de doğdum. Halkla İlişkiler mezunuyum. Felsefe, Psikoloji, ülke ve dunya siyaseti ilgi alanlar..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara