Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

06 Ocak '10

 
Kategori
Spor
 

Ümit Özat kaçıncı sınıftır?

Ümit Özat kaçıncı sınıftır?
 

Beylik laflar etmeyi çok seviyoruz. Ankaragücü’nün çiçeği burnunda teknik direktör yardımcısı Ümit Özat futbol gündemini sarsacak açıklamalarıyla dikkat çekti.

Konuşmasının merkezine yabancı oyuncuları yerleştirmesi Türkiye’nin bitip tükenmek bilmeyen yerli-yabancı oyuncu tartışmasına yeni bir halka olarak eklendi.

Mesleğimde en çok dikkat ettiğim husus aynı konuda uzman olan birinin arkasından konuşurken ya da onun verdiği bir kararı tartışırken mümkün olduğunca kılı kırk yaracak bir incelikle yaklaşım sergilemektir.

Fakat şöyle bir olgu var ki ülkemizde her sektörde en çok sevilen şey dedikodu yapmak ve üretmektir. İnsanlar kendi işlerine bakmak ve ona yoğunlaşmak yerine başkalarının nitelikleri, yaptıkları ya da yapamadıkları üzerine düşünürler, çoğunlukla da başaramadıkları, üstesinde gelemedikleri şeyi bu şekilde gizlemeye çabalamaktadırlar.

Bugün bir çok futboldan emekli yorumcu, eski hakemlerin halihazırda bu işi yapan kişileri acımasızca eleştirmelerinin geri planında da böylesi bir gerçeklik vardır.

Sn. Erman Toroğlu’nun çok iyi analiz yapabilmesinin hatta çoğunlukla “ben senin ciğerini okurum” tarzında yaklaşım göstermesinin nedeni aslında hakemliği sırasında o eleştirdiği kişinin yaptıklarını yapmış, düşündüklerini düşünmüş, hissettiklerinin hissetmiş, yaptığı hataları yapmış olmasıdır. Yani o yıllardır kendi hakemliğinden ipuçlarını vermektedir.

Aslında hepimiz biraz bunu yaparız.

Fenerbahçe’nin yedi yıl formasını giymiş ve kaptanlığını yapmış bir oyuncunun konuşurken biraz daha dikkat etmesi gerekirken o bizim bildiğimiz tutumla konuşmanın, demeç vermenin büyüsüne kapılarak belki de düşündüğünden ve ima etmek istediğinden farklı şeyleri bir bir sıralamıştır.

Kendi işini yapmak yerine ilk fırsatta dilini kullanmıştır. Üstelik Ümit Özat bir profesyoneldir, bir takımın teknik kadrosunun içinde yer almaktadır; bu haliyle de Fenerbahçeli değil, Ankaragücülüdür.

Söylemek istediği ya da varmaya çalıştığı noktayı anlamak da oldukça zordur.

“Alex, ikinci sınıf bir yabancıdır.”

“…dünyanın en baba 20 takımını koy ortaya. Türkiye’deki yabancılardan biri bile oralarda oynayamaz. Oynasa burada aldıkları parayı asla alamazlar. Orada oynayanlar Türkiye’ye tatile bile gelmezler.”

Yani?

Ümit Özat sanırım bir anlamda yabancı oyuncuların kalitesinden söz ediyor.

“Aslına bakılırsa gelenler de çok iyi yabancılar değil,” demek istiyor.

Hiç kusura bakmasın ama bu çok konuşmanın, konuşurken de lafın nereye dokunacağını hesap edememenin sonucudur.

İyi yabancı oyuncu, futbolun iyi ve kaliteli oynandığı ülkeleri tercih eder. Türkiye’nin kalitesi bu ve yıllardır kalitenin seviyesini Türkiye pasaportlu oyuncular belirliyor.

"Sen ne kadar birinci sınıf olursan senin yanında oynayan yabancı oyuncu da o kadar birinci sınıf olur."

Acaba Anelka kendisi ile aynı takımda oynadığı zaman dilimi içinde Ümit Özat hakkında ne düşünmüştür? Birçok maçta Anelka’nın doğru pas alamadığı için yüzünün ekşidiğini görmedik mi? Çoğu zaman da bunu hafif bir tebessümle yaptı. Anelka sonunda Türkiye’yi terk etti. Bugün Ümit Özat’ın tanımladığı o ilk yirmi takımdan birinde forma giyiyor. Tatil için Türkiye’ye gelir mi gelmez mi orasını bilemeyiz.

Türkiye’de çok güçlü altyapılar var. Zaten bütün spor branşlarında altyapı seviyesinde rakiplerimizle başa baş mücadele edebiliyoruz. Ancak bu üst düzey, profesyonelleşme noktasına geldiğinde gerilemeye başlıyor. İşte bu sporculuğumuzu ikinci sınıfa düşürüyor.

Ümit Özat tespitlerinde haklıdır ancak örneklemesi, altlık olarak kullandığı malzeme hatalıdır. Yani çuvaldızı batıracağı yeri şaşırmıştır.

Şimdi Ümit Özat başka bir kategoriye geçmiştir. Bundan sonra eleştirdiği şeyleri kendisinin gerçekleştirmesini bekleyeceğiz kendisinden. Bunun takipçisi olacağız. En çok dikkat edeceğimiz şey de birinci sınıf futbolcu yetiştirip yetiştiremeyeceğidir.

Sevgili Ümit aynen Bülent Uygun gibi konuşmayı çok seviyor. Konuşurken düşünmeyi seviyorlar. Ama bu çok riskli bir alışkanlık.

Doğrusu, düşünerek konuşmayı bilmek...

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara