Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '21

 
Kategori
Müzik
 

Ümraniyeli “Army”ler

Önceki gün evlerinden piknik yapmak için çıkan 2’si kardeş 3 kız çocuğun kaybolması ile ilgili haberler vardı basında. Yaşları, 11, 13 ve 15 olan üç çocuk… Aileleri endişeden deliye dönmüş, polis, mahalle sakinleri, etrafta kim var kim yok herkes çocukları aramaya başlamıştı. Annelerinden 5’er lira harçlık alan çocuklar “ezan saatinden önce evlerine dönme” sözü ile çıkmışlar ama o gece eve dönmemişlerdi. Sonradan öğrenildi ki geceyi bir parkta geçirmişler. Neyse ki başlarına bir şey gelmeden kazasız belâsız evlerine döndüler. “Vaka-i Adiye” den diyeceksiniz biliyorum. En tehlikeli olayların bile sıradanlaştığı, mutlu sonla biten 3. sayfa haberi gibi duruyor ilk bakışta?  Bu haberde benim asıl dikkatimi çeken, nedeni açıklanmadan ve gereksiz bir detay gibi verilen çocukların Kore’ye gitme niyeti!
 
Bu çocuklar niye Kore’ye gitmek istiyorlardı acaba? Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un’la görüşmeye gitmeyeceklerine göre, demek ki hedefleri Güney Kore. Peki, muhafazakâr bir ailede ve kapalı bir ortamda yetiştikleri belli olan bu çocuklar niye Güney Kore’ye kaçmayı plânlamışlardı? Cevabı bulmak zor değil. Belli ki Kore dizileri seyrediyor, Kore Pop müziği dinliyorlar.  Orada hayranları oldukları gruplar var. Çocuk aklı işte…  Yeni Türkiye’nin geçirdiği kırılma noktalarından birine, istemeden de olsa dikkat çektikleri için bugün ki yazımı onlara ithaf ediyorum. Son yıllarda geçirdiğimiz sosyal değişimi görebilmek amacı ile üniversitelerin sosyoloji ve psikoloji bölümlerine bu çocuklar sayesinde artık gönül rahatlığı ile yeni tez konusu önerebilirim;  “Ülkemizdeki Çocuk ve Ergenlerde Güney Kore Müzik ve Eğlence Sektörünün Psiko-sosyal Etkileri.” Siz Amerika ve Avrupa’dan gol bekliyordunuz değil mi?
 
Meseleye uzak olanlar, “Kore mi ne alâka?” diyecek eminim. Onlar için biraz anlatayım;
 
Birkaç yıl önce 13 yaşında kanser tedavisi gören Mersinli bir çocuğun en büyük hayalinin Güney Kore’ye gitmek ve hayranı olduğu BTS grubu ile tanışmak olduğunu okumuştum. Çocuk sonunda bu arzusuna kavuşmuş ve çok mutlu olmuştu. (Umarım sağlığına da kavuşmuştur) Bu küçük örneği lütfen siz de aklınızda tutun. “Ölüm döşeğinde hayali kurulan ülke” Kore. Garip değil mi?
 
Konuya bi-haber okuyucu için  bir minik bir  sözlük :
 
Hallyu: Kore Dalgası.  1990'lardan beri devam eden popüler Kore kültürünün diziler ve müzik aracılığı ile dünya geneline yayılması. Önceleri Doğu, Güney ve Güneydoğu Asya da bilinen Kore dalgası daha sonra internet, sosyal medya ve YouTube'da bulunan Kore pop müzik videoları ile tüm dünyaya yayılmaya başladı.
 
K.Pop.:“Korean Pop'”. Güney Kore kökenli bir pop müzik türü.Sosyal paylaşım platformları aracılığıyla ünleri Güney Kore'den tüm dünyaya yayılan K-Pop temsilcileri, uluslararası hayran kitlesine sahipler. K.Popgenellikle dans, elektronik, elektropop, hip hop, rock ve çağdaş R&B'yi içinde barındırıyor. 1990'ların başında ortaya çıkan K-Pop,
 
( Eski kuşaklar Güney Koreli şarkıcı Psy'nin "Gangnam Style" şarkısı ile bu türü tanıdılar)  iletişim teknolojisi sayesinde daha da yaygınlaşarak küresel bir endüstriye dönüştü. K-Pop sadece bir müzik türü değil, müzik ve danslarıyla da sevilen 3-5-7-13 kişili erkek veya kızlardan oluşuyor. BTS,Velvet, Blackpink, Everglow, Twice, Montsa X İtzy, Secret Number, Top Secret, G(I)-Idle gibi müzik gruplarının yer aldığı K-Pop sektöründe var olabilmek çok da kolay değil. Dünyanın birçok bölgesinde gençleri etkisi altına alan K-Pop müzik grupları, tarzları, üyelerinin giyim ve imajlarının dışında kliplerinde sergiledikleri sıra dışı performansları ve sahnedeki görsel şovlarıyla büyük ilgi görüyor. Çoktan kendi alt kültürünü yarattı. Bu grupların yansıttığı imajın özellikle 11-18 yaş arasındaki hayranları üzerindeki etkileri bazı otoriteler tarafından eleştiriliyor.
 
BTS: 7 kişiden oluşan Güney Koreli en çok sevilen K.Pop grubu.  “Bangtan Boys”, orijinal isimleri “Bangtan Sonyeondan” İngilizce’ye “Bulletproof Boy Scout” “Kurşun Geçirmez İzciler” diye çevriliyor. Grup üyeleri, “Genç nesle atılan kurşun gibi fazla beklentilerin, baskıların ve psikolojik zorlukların karşısında kurşungeçirmez şekilde duracağız.” İfadesi ile isimlerinin anlamını tanımlıyorlar. Big Hit Entertainment, Hybe Corporation tarafından yaratılan BTS “Cinsiyetsiz toplum” projesinin ürünü gibi görüldüğünden eleştiriliyorlar. Grubun üyeleri kendilerini “tüm cinsiyetlere eşit mesafede” olarak tanımlıyor. Baktığınızda ilk anda kız mı, erkek mi olduklarını anlamak zor. Porselen makyajlı kusursuz dişi yüzleri ile animelere benzeyen bu oğlanların tüm hareketleri yapım şirketinin kurallarına göre belirleniyor.  Bütün grup, şirketinin belirlediği yurtlarda beraber yaşıyorlar. Sevgililerinin olması yasak, sosyal medyada ne paylaşacakları, ne yedikleri, ne giyecekleri hatta saçlarının renkleri bile şirket tarafından kararlaştırılıyor. Genellikle iyimser ve kendine değer verme temalı motive edici sözleri olan Korece şarkılar söylüyorlar. Subliminal mesajlar bu sözlerde, danslarında kullandıkları renklerde veya şovlarında yok mu? Olmaz mı? Avrupa’da Amerika’da hatta bizde bu iş ne kadar yapılıyorsa bunlar da yapıyorlar tabii ki. Haziran 2013'te Big Hit Şirketi bünyesinde çıkış yapan BTS Billboard ve Grammy dahil çok sayıda ödül kazanıp rekor kırmışlar. Sadece 2017’de kazandıkları ödül sayısı 182.
 
ARMY:  BTS grubunun hayranlarına bu ad veriliyor. Öyle ya Kurşun Geçirmez İzciler’in bir de “Army/orduları” olmalı. Onlar ARMY’i bir kısaltma olarak da, “Adorable Representative M.C fot Youth” yani, “Gençliğin Sevimli/Tapınılası Temsilcisi” olarak tanımlıyorlar. Her fan bir “army”.  BTS ve K-pop gruplarını Batılı yıldızlardan ayıran en önemli özelliklerden biri çevrimiçi Weverse, V-live gibi uygulamalarla hayranlarla sürekli etkileşim içinde olabilmeleri.
 
Bu müziğe hiç bulaşmamışsanız ve etrafınızda hiç Army yoksa onlarla konuşarak anlaşmanız çok mümkün görünmüyor. İşte size bir army muhabbeti, bakalım kaçınız anlayacaksınız;
 
 “Bugün okulda BTS kolyeli bir kıza oppan kim dedik?  Kız Suga(şuga değil suga) dedi. Ben de benim oppam Namjoon dedim. Kız o kim bakışları attı. Lütfen her DNA dinleyen BTS kolyesi alıp ARMY’im diye dolaşmasın. Bugün 3 teneffüs buna çok güldük”
 
Anlayabildiniz mi? Girişteki minik sözlüğe biraz daha ilâve yapmalıydım..“Oppa” yaşça kendilerinden büyük ama hayranlık duydukları kişi, “Suga” grubun elemanlarından. DNA ise şarkılarının adı. Şimdi dönüp bir daha okuyun. İşler böyle devam ederse bu çocuklardan sonraki kuşakla sözlükle de anlaşamayacağız değil mi?
 
 
 
K:Pop Nasıl Bir Proje?
 
Bizim Ümraniyeli Army’lerin çok şükür başlarına bir şey gelmemiş. Kadına ve çocuğa şiddetin bu kadar arttığı bir dönemde iyi ki bir sapığın kurbanı olmadılar. Bu çocuklar nasıl oluyor da dillerini bile anlamadıkları Koreli bu gruplara bu kadar hayran olabiliyor, aileleri gibi görebiliyor, kendilerine yakın hissediyor ve onlarla tanışabilmek için Kore’ye gitmeyi hayâl edebiliyorlar?
 
K.Pop’un alt metninin bir hayli karanlık olduğunu dile getirenler var. Çocukları cinsiyetsizliğe yönelttiklerini ve nüfus planlamacıların işi olduğunu düşünenler bile… Neticede aslında müzik değil, müzik aracılığı ile pazarlanan bir eğlence endüstrisi söz konusu. Çocuklar kendi ülkelerinde bulamadıkları hangi dünyanın, hangi imajın ya da hangi illüzyonun peşinde Kore’ye gitmeyi arzuluyorlar? Peşine düştükleri onların gözlerini boyayan ne? Canlı renkler, çizgi film karakterlerine benzeyen kusursuz fizikler ya da “onları kim ve ne olursa olsun sevdiklerini, değer verdiklerini” söyleyen, bir pazarlama oltası mı? Biz çocuklarımızı ne zaman bu kadar sevgisiz, ilgisiz bıraktık? Dillerine, sevdikleri, izledikleri müziklere nasıl bu kadar yapancı olduk? Belki asıl sorulması gereken soru bu.
 
BTS Neden Seviliyor?
 
 ARMY’ler Korece bilmedikleri halde, BTS şarkı sözlerini Türkçeye çevirdiklerinde bu sözlerin kendilerini iyi hissettirdiğini söylüyorlar.
 
“ Eğer uçamıyorsan, koş
 
Bugün hayatta kalacağız
 
Eğer koşamıyorsan, yürü
 
Bugün hayatta kalacağız
 
Yürüyemiyorsan, sürün
 
Sürünmek zorunda kalsan bile toparlan” .
 
Yine Korece şarkılarından,  İtzy wannabe’nin nakaratı: ”kendim olduğum zaman her zaman mükemmelim” İdol şarkısının nakaratı, ”kendimi sevmemi asla engelleyemezsin” Hwasa Maria’nın nakaratı, “:neden boşa uğraşıyorsun kimseyi dinleme sen zaten çirkin değilsin çok güzelsin” gibi motive edici sözler demek ki bu gençleri iyi hissettiriyor. Muhafazakâr kesim daha meseleyi tam kavramamışken K.Pop’un başka kesimlerden sevenleri de artıyor. K.Pop akımının başladığı yıllardaortaokul ya da lise de olan hayranlar artık büyümüş olsalar da hayranlıkları sürüyor. Geçenlerde 48 yaşında bir  bir Amy’ye bile rastladım. Armyler’le ilgili bir fikriniz olsun diye farklı yaş ve gruptan K.Pop hayranlarının sosyal medyadan derlediğim bazı yorumları sizlere aktarıyorum:
 
 “- Ben Army'im ve abim anti, abimle o kadar kavga ettim ki hatta dayak yedim kuzenlerimle dalga geçtiler saçımı kakül kestim Korelilere özeniyorsun dediler ki bu benim aklımın ucundan geçmedi… Sırf K. Pop dinliyorum diye ailede bile dışlanıyorum kimse bilmiyor ki benim BTS sayesinde daha çok çabaladığımı onlar sayesinde kendimi sevmeye başladığımı psikolojim o kadar değişti ki (iyi anlamda). Ben BTS dinledikten sonra ders çalışmaya başladım ben çok üşenirdim böyle yabancı dil falanmış kendi başıma Korece öğrenmeye çalıştım ama o kadar hevesliydim ki yani geceleri gizlice öğrenmeye çalıştım bazen banyoya girip öğrenmeye çalışıyordum o kadar çabaladım akıcı konuşamasam da okumayı başardım. 3 yıldır Army'im, anti abimin ve çevremdeki çoğu kişinin sözüne rağmen hala Army'im ve bu yüzden kendimle gurur duyuyorum. BTS in şarkılarında huzur buluyorum ayrıca sanaldan ve normal hayatta da bir sürü Army arkadaşım var. Ne kadar onları gizli sevmek dinlemek zorunda olsam da onları hep sevip hep destekleyeceğim.”
 
 
 
“- Müziğin ne cinsiyeti ne ırkı ne de dili var, Korece belki anlamadığımız bir dil ama dinlediğimizde müziğin ritmi bize çok güzel şeyler hissettiriyorsa güçlendirip yüreklendiriyorsa bu mükemmel bir şey ya..  Kore dizisi izliyorum Korece dinliyorum dediğimizde yüzünü ekşitip ezik misin sen bakışı atanların ulaşamayacağı bir durum, ufku dar olan insanlar onlar... Bu ülkedeki şarkılar ya aşkımdan ölüyorum ya da beni aldattın Allah belanı versin tarzı atarlı, giderli türde şarkılar.  BTS gibi insanı motive eden,  BTOB gibi ruhu dinlendiren şarkı yapan mı var burada? O televizyona çıkıp ileri geri konuşanların televizyonda izlediği dizilerin yarısı Kore dizisi uyarlaması, neyin kafasını yaşıyorlar?”.
 
 “- Üzüntümü A.R.M.Y ile paylaşırsam yok olur ama sevincimi A.R.M.Y ile paylaşırsam yayılır ve benim için kocaman bir dünya olur. Önyargılarınızı kırın lütfen. Kibar ve saygılı davrandıkları için esas erkekler onlar. Bizim ülkemizdeki erkek oyuncuların da makyajı var. Pembe pembe rujlarını vs hiç mi fark etmediniz? Bizim ülkemizde de pembe, ,mor renk giyinen erkekler var. Din hocalarımızın bile pembe ceketler giydiğini gördüm hem de çok…”
 
Kore’nin Porselen Bebekleri ve İntiharlar
 
Peki, çocuklarımızı büyüleyen bu pırıltılı dünya gerçek mi? Dünyanın en büyük on ikinci ekonomisi olan Güney Kore'de günde kırktan fazla kişi intihar ettiği için Güney Kore Parlamentosu 2011’de çalışmalara başlamış.Bu intiharlarda genç oyuncuların ve şarkıcıların sayısı bir hayli fazla. Uzmanlara göre genç yaşta intihar eden bazı Uzakdoğu ve Asyalı oyuncuların birçoğu depresyondalar. Kore’de eğlence sektörü oldukça acımasız ve rekabetçi zaten gençlerin intihar etmesinde de bu zorlukların rolü olduğu belirtiliyor. Düşünsenize 30 yaşınıza geldiğinizde artık bu tür için yaşlı sayılıyorsunuz. Oyuncular, şarkıcılar hayranlarına mükemmel bir imaj sergilemek zorundalar. Günlük hayatlarını bile sosyal medya filtreleri ile kusursuz gözükerek geçirmek zorundalar. Kore piyasasını elinde tutan bir kaç büyük firma bu gençlerin yaşamlarını istedikleri gibi yönetiyor. Yaşadıkları yoğun baskı nedeniyle intihar eden K.Pop üyelerinin sayısı ise her geçen gün daha da artıyor. Mükemmel görünmenin ve kendi hayatını yaşamamanın, ruhlarının hapsedilmesinin bedelini ne yazık ki ağır ödüyorlar. Bu ajanslardan birine bağlı çalışan kızlardan biri intihar ettiğinde, kilo almanın yasak olduğunu onun da zayıf kalabilmek için öğünlerde sadece buz kalıbı ve salatalık dilimleri yediğini üzülerek okumuştum. Yani dışardan ne kadar renkli, cıvıl cıvıl görünse de içerden gençlerin psikolojilerinin çok da iyi olmadığı anlaşılıyor.Bu sektörde ne kadar yetenekli olursa olsun hiç kimse tek başına, arkasında bir yapım şirketi olmadan ünlü olamıyor.Yapım şirketleri, tüm hikâyesi önceden belirlenmiş bir proje grup için yola çıkıp seçmeler yapıyorlar. Üyeler bu iş için seçmelere katılan çocuk yaşta adaylardan belirleniyor. Sonra estetik ameliyatlar, sıkı disiplin, müzik, dans ya da oyunculuk eğitimleri.  Çocuklar 1 ile 10 sene arasında değişen bir süre boyunca stajyer olarak dans, vokal, rap yeteneklerini bu eğitimlerle geliştirip, görsel olarak da istenen koşulları sağladıklarında piyasaya birer idol ve arzu nesnesi olarak sürülüyorlar.Sonrasında genç yaşta ünlü olmanın, ekranların ilgi odağı haline gelmenin ağırlığını taşıyamıyorlar. Teknolojiyle beraber yakın çevresi ve hayranları tarafından siber zorbalığa maruz ve linç kültürüne maruz kalabiliyorlar. Kimi uygunsuz fotoğraflarla tehdit edildiği için intiharı çıkış yolu olarak görüyor.Güney Kore’de, aralarında Choi Sulli,Goo Hara ve Cha In-ha’nın da bulunduğu bir dizi K-pop şarkıcısı birbiri ardına intihar ettiğinden, dokuz ay içindedört K-Pop üyesi şarkıcının ölmesinin ardından geçen yıl 'K-Pop yasaklansın' kampanyası bile başlatılmıştı.[1] Koreli ünlüler ve K. pop gruplarındaki gençlerin yoğun strese maruz kaldıkları ortada. Kimilerine göre, “korunmasız mahremiyet, sosyal medyada kötü niyetli yorumlar, anlık zengin olmakla bir anda sıfırlanmak gibi dengesiz gelirler ve gelecekle ilgili endişeler” de intihara sürükleyen en önemli etkenlerden bazıları[2]. Ancak Güney Kore için K-Pop, ülke ekonomisine diğer bütün ihracat kalemlerinden daha fazla gelir sağlayan turizm gibi diğer ekonomik kazançların canlandırılmasına da imkân yaratan oldukça önemli bir yatırım. Nasılsa bir grup ya da kişi ününü yitirirse bu zor şartları bilerek yerine geçmek için sırada bekleyen binlerce genç var.
 
Army’ler  İmam Hatipli mi?
 
Kore dizileri ve müzikleri birkaç yıl önce bizde “İmam hatipli kızların hayranlık duydukları müzik” diye eleştiriliyordu. Bu konuda Konya’da yazılmış bir tez bile var; “İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin Güney Kore dizileri izleme durumları ve dizilerin etkileri”[3]“Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) Başkanı Said Ercan’ın konu ile ilgili açıklaması dikkat çekici.”[4]“Güney Kore dizi ve gruplarını çoğunlukla imam hatipli ve muhafazakâr kızlar takip ediyor. İmam hatip liselerinin özellikle hedeflendiğini düşünüyorum. Tehlikenin batıdan gelmesine alışmışız ve bir direncimiz var. Fakat bu doğudan gelen bir tehlike. Güvenilir kurumların Kore dizilerini yayınlaması muhafazakâr ailelerin çocuklarının Kore kültürü ile büyümesine neden oluyor. Bu diziler aslında ailesiyle iletişim sorunları yaşayan, acılarını bir şekilde yenmeye çalışan insanlara hitapediyor. Dinleyenlerin yüzde 90’ı 10-20 yaş arasındaki kızlar. Özellikle 25-26 yaşındaki fanlar, artık evliliğe sıcak bakmadıklarını ve bu gruplarla Kore’ye gitmek istediklerini söylüyor.”
 
Sonuç
 
K. Pop, Kore dalgasının en göze batan unsuru olarak öne çıksa da “Hallyu” 1990'ların ortalarından itibaren Güney Kore hükümetlerinin etkin biçimde desteklediği farklı yaratıcı içerik endüstrilerinin bütününe işaret ediyor.[5] “Hallyu"ya da Kore dalgası olarak tanımlanan, müzik endüstrisinden sinema endüstrisine, dizilerinden çizgi romanlara, kozmetikten tekstile kadar farklı pek çok kültürel ürünü kapsayan bu Güney Kore içerikleri dünyaya yayılmaya devam ediyor.  K. Pop devlet desteği ve doğru pazarlama stratejileri ile Güney Kore için piyasayı elinde tutan bir güce dönüşmüş durumda.Sadece ülkenin en popüler grubu olmakla kalmayıp listelerdeki başarısı dünyada Beatles ile kıyaslanan BTS grubunun kurulduğundan beri ülke ekonomisine katkısının 47 milyar dolar civarında olduğu söyleniyor.[6] Billboard’ın verilerine göre 2009’dan beri hızla büyüyen K-pop endüstrisi 2012 yılında tam $3,4 Milyar hasılat yaptı. Küresel çevrimiçi müzik pazarı geliri, sosyal medya sayesinde 2009'dan 2014'e % 19 arttı. K-pop ihracatı, 2007 ile 2011 yılları arasında $13.9 Milyon'dan $204 Milyon' a yükseldi. 2018’e geldiğimizde ise endüstrinin ihracat değeri $542 Milyar’ı geçmiş bulunuyor. Günümüzde K-pop müzik prodüksiyon evlerini, etkinlik yönetim şirketlerini, müzik dağıtımcılarını ve diğer mal ve hizmet sağlayıcılarını kapsayan devasa bir endüstri. Pazardaki en büyük oyuncular ise SM Entertainment, YG Entertainment ve JYP Entertainment isimli “üç büyükler” olarak anılan üç şirket. Müziğin hem üretiminde hem da pazarlanmasında aktif rol oynayan bu şirketler aynı zamanda grupların temsilciliğini yapıyor, yeni yetenekleri keşfediyor, sektörü bir yandan finanse ederken, bir yandan da en büyük payı kazanıyor.”[7].Kim bu kazançtan vaz geçer ki?
 
Peki biz ne mi yapalım? Zaten sayfalardır yazıyorum, onun cevabını da ülkeyi yönetenler düşünsün. Siz sırt çantalarına bakın çocuklarınızın, Kore’ye gitme hayali konmuş mu içine?
 
 
[1] https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/k-pop-uyesi-yohanin-olumu-sonrasi-k-pop-yasaklansin-kampanyasi-baslatildi/
 
[2] https://www.gzt.com/jurnalist/k-popun-arka-bahcesi-taciz-ve-intihar-3515248
 
[3] https://acikerisim.erbakan.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12452/4932
 
[4] http://www.gercekhayat.com.tr/kapak/kizlara-kore-tuzagi/
 
[5] Mutlu Binark'ın "Kültürel Diplomasi ve Kore Dalgası 'Hallyu, Siyasal Ktb, 2019
 
[6] https://kisiselmedya.com/kpop-guneykore-ekonomi/
 
[7] https://apos.to/i/k-pop
 
Toplam blog
: 96
: 1137
Kayıt tarihi
: 28.03.07
 
 

 Hacettepe Üniversitesi mezunu, nörobilimden psikolojiye disiplinlerarası eğitime hevesli bir Türko..