Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

14 Ekim '14

 
Kategori
Gönüllülük
 

Umutla yolculuk

Umutla yolculuk
 

Umut oğlan...

Son yedi aydır güne, bir çift ela gözden sonra bir çiftte zeytin gözle başlıyoruz. Gülümseyen, cin gibi bakan, upuzun kirpiklerin gölgelediği, meraklı, ağladığında pek güzel olan, sıcacık bir çift simsiyah göz...

Son yedi aydır soframız dört kişilik kuruluyor. Sabahın erken saatlerinde evde pıtır pıtır minik ayak sesleri. Evdeki çorapların bir kısmı tekrar küçüldü, minik kıyafetler var çamaşır askısında, bolca çizgi film sesi televizyonda. Ablasına abla olmanın keyfini ve zorluğunu yaşatan, enerjimizi bir yandan tüketirken bir yandan da  arttıran, uykusuz günlerimizin sebebi Umut oğlan...

Tekrar okuma kitabında Talat ile Lale el ele, el yazısı r harfi bir türlü olmuyor, birinci sınıf üfffff çok zor, çantamdan önceleri tokalar çıkardı, şimdiyse oyuncak arabalar...

O bir çift siyah gözle, tanışmak için kuruma gittiğimizde karşılaştık ilk kez. İlk önce gözlerimiz buluştu, tıpkı ilk aşk gibi. Mahcup gülümseyen gözler. Ablasının aldığı şekere tav oldu, kucağına geçip oturdu, masum bir  çocuk işte...

Kurumdan çıkarken “ Bizimle gelir misin? “ dedik, tuttu elimizi, aldık sadece iki poşete sıkıştırılmış elbiselerini, çıktık oradan arkamıza bakmadan...

Pizza severmiş Umut oğlan, önce pizzacıya. Sonra “  Biraz alışveriş yapalım, sana yeni bir kaç şey alalım” dedik, sıkıldı alışverişten, ne de olsa erkek işte:) “Bu kadar yeter, benim kıyafetlerim var” dedi, tokgözlülüğü boğazımızı düğümledi. Eve geldiğimizde gördük ki eşyalar sağdan soldan toplanmış, iki beden büyük. Meğerse bu yüzden yeni kıyafet alırken kolları kıvrılanları istemezmiş bizim kara oğlan,hala da sevmez kolu kıvrılanları. Ayakkabı alırken “ Oğluma ayakkabı bakıyoruz” dediğimde “Size hiç benzemiyor oğlunuz” diyen tezgahtara “Dedesine benzetirler genelde” derken göz göze geldik Umut oğlanla, gözü ışıldadı. O gün bu gündür yakın eş dost hariç dışarıdaki meraklılara aynı cevabı veriyoruz; “Dedesine benziyor”, cevabı verirken de pek eğleniyoruz:) Yalan değil, rahmetli babama benziyor, siması da, kaderi de...

Dağılan bir ailenin en küçük oğluymuş, yurda vermişler, oradan da bir koruyucu ailenin yanına yerleşmiş. Pek hırpalamışlar orada, üzmüşler Umut oğlanı. Allahtan hala duyarlı insanlar var şu dünyada. Devam ettiği kreşin sahibesi çocuğun durumunu görünce kuruma haber vermiş, aileden alınmasına karar verilmiş. Orada biz düşmüşüz akıllarına. Meğerse bir gece önce rüyamda gördüğüm kayan yıldız bana Umut oğlanı getirirmişte, haberimiz yokmuş.

Yedi aydır  iki çocuklu bir anneyim. Dünyalar güzeli,vicdanlı, merhametli yani kısacası insan bir kızım, bir de bana ara ara  “Umut ben kime diyorum” çığlıkları attıran kara oğlum var. Kızdan sonra erkek çocuk zor derlerdi, şaka gelirdi. Enerjisine yetişmek ne mümkün. Pırıl pırıl bir zeka, enteresan sorular, kızacağımı anladığı anda “ama anniş” diyen Umut oğlan...

Yanımıza yerleştiği ilk akşam önce baba dedi, sonra anne, en son abla. Artık “babiş,anniş,abliş”. Kendisi de isteği üzerine aile içinde Umuş:) Biyolojik ailesini doğal olarak özlüyor, arada aklına geliyorlar, sonra geçiyor. Özlemez mi insan ana-babasını? Hangi koku tutar ana koynunun kokusunu? Boşluklarını tamamen dolduramasakta ilerleyen zamanla beraber telafi etmeye başladığımızı görüyoruz. Sabah yataktan kalkınca bizim yatağa gelip aramıza yatıyor artık,  ablasıyla uyuduğu geceler ondan mutlusu yok.

Yanımıza yerleştirilirken “Misafirliğe gidiyorsun Umut” demişler. Eve bir geldi, her işini kendisi yapıyor, inanamadık. Ablasına dedik ki “Şu küçücük çocuğu örnek al” :) Yatak toplanıyor, pijamalar katlanıyor, eşyalar yerleştiriliyor. Şimdi mi? Yorgana bir tekme, hoooop yataktan aşağı. “Anneeeee,pijama mı sen katlar mısın?” “Babaaaaa, yorganı kaldıramıyorum,gel” :) Çocuk normal çocuk ayarlarına döndü anlayacağınız:)

Büyüyünce doktor olacak, Lamborghini alacak, deniz kenarında yaşayacak, ben de babaanne olacağım :) Bir de evlenmeden kına yapacağız, Antepin hamamlarını çalacağız, iki kuş parmağına kına yakacağız. Bekleriz efenim...

* Ne yazıyorsun dedi, seni dedim, ben okuyabilirim dedi. Bir önceki bloğu Umuda yolculuk yerine  Umutla yolculuk diye okudu,bu yazının başlığını hatta hayatımızın bir çizgisini kendisi buldu. Merak ediyor şimdi ,kimler okuyacak diye. Ablasının yazdığı yazıyla yarışıyoruz da:)

 

 
Toplam blog
: 47
: 607
Kayıt tarihi
: 11.01.12
 
 

Dünyayı güzellik kurtaracak... ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara