- Kategori
- Sinema
Under The Tuscan Sun (Kızgın Güneş)

Sahi Frances, o yılan nereye gitti?
Frances, erkek değil mi, sildiyse seni, sil gitsin!
Frances, sen yazarsın, yazar gidersin!....
Dinledin arkadaşını ve geldin İtalya'ya. Aman İtalyan erkeklerine dikkat et! Kalıcı mısın, yoksa bir dokunup, gidici mi?
O bahçeli evi görünce ve o kadını, gizemi, kaldın. İtalya'da kalmak sana iyi gelecek Frances, biliyorsun. Ama önce şu evi bir elden geçir, yeni insanlar tanı, yakın kentlere git gel....
Frances, yüzün gülmeye başladı....
Evet, o yaşlı adam çiçek taşımaya devam edecek; neden niye niçin, o kadar da önemli değil; bak yakında o da sana gülümseyecek, aynı hayat gibi.
O adamı yazmam gerek, ama nasıl? Aranızda bir şeyler "o" manada yaşanabilirdi, yılan, o yılan....Neyse, iki iyi dost oldunuz. O Polonyalı, o genç kız, o aşk; sahiplendin onları, aşk kazandı, sen, dostluk!
Frances, insanını evi düzelince, evde her şey yoluna girince, kendi hayatı da düzeliyor insanın, Frances, sende de olduğu gibi.
Evde düğünse düğün; evde yemekse yemek!
1. Not: Frances, o kartın arkasına yazdıklarını benim için güncelleyebilir misin; n'olur!...
2. Not:
Frances,
değişen hayatınla
değiştirmesini
bildin kendini;
ne de olsa
cesur bir kadındın;
kaybedeceğini sananlara inat,
kazandın kazandın kazandın!
Ş.Y.