- Kategori
- Eğitim
Üniversite harç zamları ve eğitim sistemi

Üniversite harçları giderek zamlanmaktadır. Bu durum, eğitimde fırsat eşitliği ve eğitimin ilkesel olarak parasız olması gerektiğini vaaz eden anayasal düzenlemelerle de çelişmektedir.
Türkiye, yüksek öğretimde nicel ve nitelikli iyileştirme hedefleri olan bir ülkedir. Eğitimin tüm kademelerine giden yollar, bir çok açıdan, en başta da, maddi koşullar nedeniyle özendirici değil adeta caydırıcıdır.
Dünya’nın en bozuk gelir dağılımı olan ülkelerden birindeyiz. Bölgesel gelişmişlik farklılıklarımız bilinen bir gerçeklik. O arada kız çocukları başta olmak üzere “okullaşma” da ciddi sorunlar halen varlığını devam ettiriyor.
“Önce ekmekler bozuldu” misali, eğiticilerin eğitimi konusunda sıkıntılar olduğu söylenmekteydi. Bir dönem geldi geçti, öğretmen okullarına ya girilemedi ya da okula gidilmeden diplomalar verildi.
Eğitim kurumlarının sanayi ile irtibatı tam sağlanamadı. İnsan gücü planlamasına önem verilmedi. Ara insan gücü yeterince yetiştirilemedi.
Öğrenciyi yaşama hazırlayan, yaşamın gerçekleriyle bağdaşan pratikten yoksun ezberci anlayışta ısrar edildi.
Diploma meslek vermedi, meslek iş sağlamadı. İş, insanca işleyişi ve emekliliğin hak edilişini garanti edemedi.
Oysa eğitim Cumhuriyet’in yurttaşlarını tam anlamıyla birer birey yapabilmesinin kaldıracı ve demokrasi kültürünün en temel dayanağı olacaktı..
Buna karşılık, Köy Enstitüleri kapatıldı, olumsuzluklar içinde rastlantısal başarılara dayalı olarak kimi gençler “okuyabildi”…
Okuyanın ilk işi büyük kente tutunmak ve mesleğinin çıraklığından kaçınmak oldu. “Almanya’da mezun olur olmaz tulumu giyen mühendis” örneği burada yaşanmaz oldu.
“Köşe dönmece”, “uçurumdan atmacaya” dönüştü. Düzen, çarpık rol modelleri öğütledi, dersinin yanında ülkesini düşüneni terbiye etti!
Devlet, üniversite yaşamında, öğrenim kapasitesi ve olanaklarını özel ve vakıf üniversiteleriyle paylaşırken, zam konusunda öncülük yapmakta…
Normal bir yapıda görülmeyen dershane ve özel ders takviyesi ile elemeci bir sistemin izleğinden geçen ve az sayıdaki bölümü üniversiteye giren öğrenciler ve ailelerine yeni yükler getirilmekte.
Oysa, gençlerimize ve insanımıza her koşulda yeterince yatırım yapmak zorundayız.