Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

02 Şubat '16

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Üniversite Sanayi İşbirliği neden gerçekleşmiyor??

Üniversite Sanayi İşbirliği neden gerçekleşmiyor??
 

SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ..

Yıllardır akademik sistemde olan bir akademisyen olarak, ilk günden bugüne daima yaptığım araştırmaların somut bir dönüşünün olmasını çok önemsedim.

Kafamda hep şu düşünce vardı; benim yaptığım araştırma bu ülkenin ya da genel olarak dünyanın hangi derdine deva olacak, bilime ve insanlara nasıl bir artı değer katacak??

Çünkü araştırma hele fen ve sağlık alanında yürütülen araştırma cidden çok pahalı bir yatırım gerektirir.

O yüzden bu kaynakların da bana göre, heba edilmemesi ve belli bir hedef doğrultusunda kullanılması çok önemlidir.

Ben olaya daha çok kendimle ilgili kısımdan yani kendi ihtisas alanım olan biyokimya tabanlı üretimden bakmaya çalışacağım.

Kimya Sanayisi;  kozmetik, ilaç ve biyoteknolojik ürünler anlamında, üniversite sanayi işbirliği alanında bu entegrasyon ne kadar gerçekleşti, ya da gerçekleşebildi mi bu sorunun cevabı ile ilgili düşüncelerimi paylaşacağım.

Ülke bazında bu alana baktığınızda, kimya sanayisinin ve onun çatısı altındaki; kozmetik, ilaç, boya gibi sektörlerin hiç de iç açıcı bir gelişim gösteremediklerini rahatlıkla söyleyebilirim.

Ülkemiz son derece hızlı gelişen, genç bir nüfusa sahip olmasının yanı sıra, konumlandığı coğrafya, tarihsel süreç de bir dünya imparatorluğunun devamı olmasından kaynaklı çok zengin bir kültürel mirasa sahip olması ile dünya genelinde farklı bir yere sahiptir.

Binlerce yıl tüm uygarlıkların gelip geçtiği; yazının ve paranın ilk bulunduğu uygarlıkların bulunduğu, genetik olarak ilk insanın bile burada yürüdüğü bir mozaiğe sahip başka bir ülke bulunmadığını düşünürsek bugün ki kimya sanayisi ile gurur duymamız kesinlikle mümkün değildir.

Çünkü aslında bilimin itici gücü temelde insan yaşamının kalitesini artırmak temelli bir bütündür.

Burada 4 E KURALI DEDİĞİMİZ kural her şeyi basitçe özetler.

1.Ekonomi

2. Ekoloji

3. Enerji

4. Etik

Peki bilime ne ilham verir derseniz; temelde doğa ilham verir ve tam burada mistizim  de bilimsel süreçteki yerini alır..

Nedir bu coğrafyanın ve bu kültürel alt yapının bilimle kesişme noktası?

1.Ülkemiz farklı coğrafik özellikleri nedeni ile birçok mikro klimanın oluştuğu ve mikro klimalar da çoğu endemik binlerce bitkiye ev sahipliği yapar ki bunların hemen hemen tamamının kimya sanayisi için doğal ham madde kaynaklarıdır.

2. Ülkemiz binlerce yıl ticaret yolları üstünde olmanın yanı sıra bizzat çok büyük bir ticaret merkezi olma ayrıcalığına da sahip olmuş, değerli kokular, kumaşlar, şifa amaçlı hülasalar hep bu topraklar üzerinde yapılmış alınmış ve satılmıştır

Fakat modern zamanlara bu bilgi ve kaynakların aktarıldığını söyleyebilmemiz ne yazık ki  istenilen düzeyde olamamıştır

İlk parfümün Mezopotamya da, ilk sabunun Sümerlerce yapıldığı bu topraklarda maalesef bugün dünya genelini kapsayan tek parfüm markamız yoksa bu ülke açısından vahim bir tablodur.

Ne kadar eleştirsem de akademik dünya gözle görünür bir çaba içinde ve bir şekilde sanayi ile entegre olmaya çalışan gönüllü sayılabilecek bir gurup hocamız var. Bunu görmezden gelmek mümkün değil.-

Gelelim olayın diğer yanına: sanayici kısmına..

Kimya sanayimiz en azından kozmetik ve ilaçla ilgili kısmı hiç parlak değil maalesef.

Daha çok alt sat yolu benimsenmiş görüyor. Kozmetik sektörü hammadde teminin de yerli kaynaklarımız kullanmıyor kendi hocalarına pek güvenmiyor, Ar- Ge yi çok önemsiyor görünmüyor maalesef.

Bir araştırmaya marka yapmaya harcanacak para ve zamanı kayıp olarak görüyor.

En azından benim düşüncem ve kendi deneyimlerimden çıkan sonuç bu ama mevcut tabloda benim düşüncemi doğrular mahiyette.

Peki bu bir araya gelmesi aslında mecburi olan iki camia nasıl entegre olacak ve bu ülke bu sektörlerden nasıl pay alacak. Çünkü herkesin görev tanımı belli.

Üniversite bilgi ve araştırmaya yönelik patentli ürünler yapacak sanayici bunu binlere ulaşan sayılarda çoğaltacak.

Bana göre burada görev yine üniversitelere düşüyor. Nasıl mı?

Üniversiteler kendi bünyelerinde küçük model işletmeler kuracak ve olayı deney tüpü laboratuvar ölçeğinden işletmelere taşıyacak. Bu işletmeler kanalı ile hem sanayicimize bir doğru bir model sunmuş olacak hem öğrenci yetiştirirken buraları bir uygulama alanı olarak kullanacağından daha nitelikli teorik değil pratik uygulaması da olan insanlar yetiştirecek hem de üniversitenin başta araştırma olmak üzere bazı kalemlerine kaynak sağlamış olacak.

Naçizane düşüncem ve deneyimlerimden çıkardığım sonuç budur ve kendimin de kalkınma ajansı üzerinden desteklenen ve kurucusu olduğum Kozmetik Ürünler Uygulama ve Araştırma Merkezi ile ilgili böyle model bir işletme yapmak konusunda yürüyen bir projem ve tescil edilmiş bir markam( Naz Demir) ve çok sayıda patent başvurum var.

Üniversiteler marka oluşturmak, güvenli ürünler yapmak ve bunların sürdürülebilir olabildiği ile ilgili seralar tesisler kurmak zorunda.

Bu sürecin tamamlanması zaman alabilir ama bittiği zaman ülkeye ne kadar iyi bir ekonomik girdi ve nitelikli insan kaynağı  sağlayacağı da ortada.

ÜNİVERSİTELER; BELKİ KURLUŞLARINDAN BUGÜNE EN KRİTİK ROLÜNÜ OYANAMA VE TÜM ALANLARDA SANAYİYE MODEL TESİSLER, MARKA, PATENT VE GÜVENLİ ÜRÜNLERLE AL SAT DEĞİL ÜRETİME DAYALI GERÇEK SANAYİ GELİŞİMİ İÇİN ÖN AYAK OLAMK ZORUNDA.

Saygılarıma efendim..

Naçizane düşüncemdir, kimsenin katılmak mecburiyeti yok.

 

Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir

KOZMETİK ÜRÜNLER UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

KURUCUSU VE MÜDÜRÜ

Muğla

 

 
Toplam blog
: 130
: 1375
Kayıt tarihi
: 08.04.14
 
 

Muğla Üniversitesinde Prof. Dr. olarak çalışmaktayım. Kozmetik Ürünler Uygulama ve Araştırma Merkez..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara