Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '14

 
Kategori
Güncel
 

Unutamadığım 1 Mayıs kutlaması.

Unutamadığım 1 Mayıs kutlaması.
 

Bugün 1 Mayıs. Bir kaç gündür televizyonlarda, yazılı basında 1 Mayıs kutlamaları için konulan yasaklar anlatılıp, yazılıyor. Bu güzel bahar gününde özellikle büyük şehirlerde kimsenin sokağa çıkacak cesareti olduğunu sanmıyorum. Zaten yapılan duyurularla 'İşi olmayanların sokağa çıkmaması,'vurgulanıyor sürekli.

Ben bugünlerde bahçeli bir mekanda olduğumdan, sokağa çıkmak gibi bir gereksinimim yok. Bahçeye çıkıp çiçeklerime, ağaçlarıma bakmak bana yetiyor.

Ben, yıllar once yaşadığım ve hiç unutamadığım bir başka 1 Mayıs anımı paylaşmak istiyorum sizlerle.

Yıllardan 1998 di. Küçük kızımın eğitimi sebebiyle Paris'te yaşıyorduk. Paris Nation'daki mütevazi öğrenci evimizde kızımın keman sesleri arasında ailemden, ülkemden uzak gurbetin acısını her an duyarak günlerimiz geçiyordu.

O sabah güneşli bir güne uyanmıştık. Kahhvaltıdan sonra ben buzdolabına baktığımda epey eksik olduğunu gördüm. Markete gitmem gerekti. Zaten kızımın evde kalıp keman çalışması gerekiyordu. Evimiz 35 metre kare bir stüdyo olduğu için kızım evde çalışırken benim dışarı gitmem gerekiyordu. Böyle günlerde ben civardaki kafelerde kitabımı okuyup, Paris'in harika tarihi sokaklarında yürüyüş yaparak vaktimi değerlendiriyordum.

Ben de hem market alışverişi yaparım, hem de biraz yürüyüp bu güzel havanın keyfini çıkarırım diye hazırlandım. Tam sokağa çıkacaktım ki gözüm duvarda asılı olan takvime ilişti. Takvimde gördüğüm tarih birden tüylerimi ürpertti. Tarih 1 Mayıstı. Birden Ülkemdeki 1 Mayıs endişelerimiz aklıma geldi.

Türkiye'de bulunduğum senelerde 1 Mayısta sokağa çıkmamaya gayret eder, hatta hiç çıkmazdık. 1 Mayıs demek karışık ve tehlikeli sokaklar demekti.

Bu endişe ile pencerenin yanındaki koltuğa çöktüm birden. Ben ne yapacaktım. O zamanlar internet yok, tabii internet üzerinden alışveriş de yok. Evde yiyecek bir şey de kalmamış. Ayrıca bu küçücük evde kızım keman çalışırken oturmam imkansız.

Korka korka sokağa çıktım. En ufacık bir belirti de eve geri dönmekti amacım.

Apartmanımızın bulunduğu sokağa çıktığımda her şey çok sakin görünüyordu. Oysa ki bulunduğumuz semt Nation, Bastille'e  3 durak mesafede idi. Bastille ve Nation bütün yürüyüş ve menifestoların başlangıcı idi.

Sokak sakindi. Bir kaç kişi sakin ve mutlu yürüyordu. Tam sokağın köşesine yaklaşırken bir kalabalık gördüm. İşte dedim kargaşa başlıyor. O an duyduğum harika bir müzik geri dönmemi engelledi. Bir kargaşada olamıyacak kadar enfes bir müzikti duyduğum.

Kalabalığa biraz daha yaklaşınca sokağın başında  beyaz örtü serilmiş, üzerine mine çiçekleri dizilmiş uzun masayı ve masanın yanında çalan sanatçıları gördüm.

Masaya yaklaştıkça görüntüye nefis bir çiçek kokusu da eklendi. Ben masanın yanına gelince genç bir kız bana bir demet mine çiçeği uzattı, bahar bayramımı kutladı.

Birden o harika bahar havasında içim inanılmaz bir mutlulukla doldu. Harika bir müzik, bana gülümseyerek, kutlayarak çiçek uzatan güzel kız ve elimde nefis kokulu mine çiçekleri.

Bir anda içimdeki bütün korku gitti. Ufak bir şarkı dilime düştü. Ben şarkımı minik minik söyleyerek, danse eder gibi yürümeye başladım.

O gün yürüdüğüm bütün sokakların başında bütün mine çiçekli masaları gördüm. Tüm Paris mine çiçekleri ile bezenmişti. Her gördüğüm kişinin elinde bir küçük demet mine vardı. Herkes mutluydu.

Evet sokaktaki tüm insanların ekonomik sıkıntıları, ailevi sorunları, hastalıkları, dertleri vardı belki ama içlerinde güven duygusu vardı. Yaşadıkları güne, yarınlara güvenleri vardı.

Şu anda televizyonda stresin sağlık üzerindeki  olumusuz etkileri anlatılıyor.

Ben ise yıllar önce 1 Mayıs günü Paris'te bana verilen mine çiçeğinin kokusunu anımsadım ve bu anı ile mutluyum. 

Neden biz 1 Mayısta mutlu olup, şarkılar söyleyip, dans edemiyoruz.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..