- Kategori
- İstanbul
Uyan Türkiye, uyuma artık

İstanbul Tarabya gibi nezih bir semtin Kireçburnu sahili gibi de nezih bir yerinde oturuyorum. Sabah saat 08:00. Uyanıyorum ev buza kesmeye başlamış yavaş yavaş hissediyorum burnumdaki üşümeyi. Ben bu saatte uyanmam cumartesi ise günlerden ama çizmem gereken çok öenmli bir projem var ve gece yattığımda aklıma süper fikirler gelmiş, değerlendirmeliyim. Ama ters giden şey, elektrik kesintisi..
Bilgisayarımı açamıyorum tabi, ee başka ne yapabilirim, elimde bişeyler yapmaya çalışıyorum ama aynı anda jüri gününe yetişemezsem hocalarımın bakışlarını ve sözlerini düşünüyorum sadece. Ani karın ağrılar saplanıyor. Bişeyler yapmalıyım. Telefonla bir yerlere ulaşmalıyım çünkü saat 13:00. Şarjım bitmiş haberim bile yok. Telefon da gitti. Diyorum nasıl olsa gelir sonuçta BURASI İSTANBUL, onu da geçtim bu sene 2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ İSTANBUL hem de.. Uyanıyorum ev iyice soğumuş, saat 17:50. Hala yok. Benim işim var ya ters gidecek yine herşey diye düşünüyorum. Üst komşuma fırlayıp telefonla arayalım diyorum. Onlar yüzlerce kez aramışlar bile, evde iki bebek, soğuktan battaniye altından çıkamayıp sadece ağlıyorlar. İyice sinirleniyorum ve nasıl telefona cevap vermezler ki deyip ben de çeviriyorum numarayı, evet cevap yok Afet koordinasyon merkezimiz var :) onu arayalım diyorum hemen açılıyor telefon. Cevap: Efendim çalışmalar sürüyor, 2 saate gelmezse tekrar arayın. Her iki saatte de aynı cevap. Akşam oluyor dışarıda fırtına var. İyice soğuyor ev. Gücümü kaybetmemek için birşeyler yiyip oturuyorum mum ışığında. Ee yapacak birşey yok ama düşünmekten iyice sinirleniyorum yine jüri günü, kaybedilen zaman, yukarıdan bebeklerin ağlama sesleri, çözülmeyen problemler ve hala sessiz kalmak..
Telefonun başındaki cevap vermeye tenezzül etmeyen devlet memuru, arızayı çözmeye çalışan işçi.. Bir yanda da kpss sınavında yüksek alan, buna rağmen yönetim yandaşı olmaması nedeniyle iş bulamayan bir sürü insan, elektrik mühendisi kaliteli milyonlarca üniversite mezunu genç.. Buna hala göz yumuyoruz ve Avrupa başkenti olayının şaşaalı gösterileriyle boyanıyor gözümüz. Konserler, gösteriler.. Saçma sapan harcanan paralar.. Bu mu başkent? Bir de kültür başkenti. Bu mu? Ben istemiyorum böyle başkenti, hem de hiç. Bir gün parası ödenmese cezalı fatura bindirmeleri, anında kesinti işlemleri çok hızlı ama.
Saat bir gün sonra 02:30 olmuş, ışıklar yanıyor. Yaklaşık 18 saatlik bir karanlık sonrası..
Biraz yüzünüz olsun kendinizi, şehrinizi, ülkenizi ve yaptığınız işleri savunmaya biraz. Her kanalda gazetede boy gösterirken biraz realistik olun. Nasıl bir utanmazlıktır bu nasıl bir körlük bizdeki de..
İşçiler, memurlar.. Artık sokaklarda aç kalıp bağırıp devletten zam istemeyin. Lütfen. Hanginiz adam akıllı yapıyorsunuz işinizi? Devlet dairesinde, hastanede , postanede, bankada rezillik, kendi evimde gününü geçirmeyerek ödediğim hatta kat kat ödediğim paramla ben rezil, komşum rezil, akrabam arkadaşlarım rezil..
Şu kadar sayıda çocuğum var bakamıyorum diye ağlamayın lütfen, ben kendime zor bakıyorum. Dinlemeyin o adamı, yapmayın bakamayacağınız kadar çocuğu. Gelmeyin büyük şehirlere ki bizim de iş imkanımızı bitirmeyin. Kalın doğduğunuz yerde, kalın eski insan halinizle.
Boyamayın artık gözümüzü. Lütfen. Biz şaşaalı gösteriler değil, insan gibi yaşamak istiyoruz sadece. Hakettiğimizi almak..
Ey yüce halkım.. Başımıza gelenler normal şeyler değil. Aç gözünü, yapma bize bunu. O pusulaya vurma oyunu iki ton kömüre.. Tükürülecek yüzlerini güldürme..
Kendine, kişiliğine, atandan gördüğüne saygı duy ve sahip çık milletine..