Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '17

 
Kategori
Dünya
 

Uyduruk Cumhuriyetlerde kadın

Uyduruk Cumhuriyetlerde kadın
 

Pakistan, Afganistan kadını


Afganistan, Pakistan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Irak, Nepal, Sudan, Somali, Guatemala, Mali, Suudi Arabistan kadın olmanın en zor olduğu ülkeler, Kadınların mutlu ve daha kolay yaşadığı ülkeler ise İzlanda, Finlandiya, Norveç, İsveç, Hollanda, İrlanda, Avustralya, Danimarka, İsviçre, Yeni Zelanda.

Bu ülkelerden özelde Pakistan ve Afganistan’a ir bakış ile;

Sözde Pakistan, parlamenter demokratik sistemle yönetilmekte, dört eyaletten oluşan federal bir yapıya sahip.

Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre kadınların en az dörtte biri yaşamlarının bir dönemlerinde cinsel ya da fiziksel şiddete maruz kalıyor, her gün 4 kadına tecavüz ediliyor. Katı din kuralları, ailevi, aşiret ve kabileci kurallara bağlı yönetim, ülkedeki kadınların kötü koşullarda yaşamasına neden oluyor. Toplum genel olarak erkek egemenliğini norm kabul etmiş, kadınlar erkeklerin malı olarak kabul ediliyor, uzak erkek akrabalar dahi ailenin kadın bireylerin cinselliğini kontrol edebiliyor. Pakistan’da her yaştan yüzlerce kadın namus kavramı ile ilgili olarak dinen cevaz verilerek öldürülüyor, meta gibi el değiştiriyor. Ülkede yaygınlaşan kadına yönelik suç kategorilerinde cinayet, kaçırma tecavüz ve toplu tecavüz var, namus için işlenen cinayetler ve intihar girişimleri ise sıradan. Pakistan’da yaygınlaşan daha başka şiddet türleri, berdel, başlık parası, intikam alma karşılığında evlilik, zina yapıldığı gerekçesiyle namus adı altında işlenen cinayetler, yüze kezzap atma, asitle yakılma, çeyiz ile ilgili şiddet bulunuyor. Namus cinayetleri geleneği ve ‘baad’ (bir anlaşmazlığın halli için kadınların karşı tarafa bedel olarak verilmesi) adaleti aynı hızla devam ediyor.

Yasal çerçeve ne yazık ki kadınlar için yeterli ve destekleyici değil kadınlara nefes bile alacak bir alan olmadığından dolayı kadınlar için yaşam daha da zor hale geliyor. Pakistan Ulusal Meclis sosyal, siyası ve dini alanlarda kadınlara reva görülen olumsuzluklara son vermek amacıyla Ceza Kanunu Değişikliğini kabul etmesine rağmen hukukta kadınlara açıkça uygulanan ayrımcılığı ortadan kaldırmamıştır. Kadınlar, yaşamın hemen her alanında şiddet ve ayrımcılığın çeşitli formlarıyla karşı karşılayalar. Cinsiyete dayalı şiddet, kadınları hem duygusal, hem ruhsal bakımdan hem de fiziksel açıdan olumsuz etkiliyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan indekste; ekonomi, siyaset, eğitim ve sağlık alanlarında ulusal cinsiyet ayrımlarını değerlendirirken, Pakistan’da cinsiyet temelli ayrımın ve şiddetin çok ciddi bir sorun olduğu belirtiliyor.

Ülkede ayrımcılık ve şiddet yasal olmasından çok toplumsal bir sorun. Toplum ayrımcılık üretiyor, bu da genelde cinsiyet temelli şiddet olarak ortaya çıkıyor. Yasal çerçeve kadınlar için destekleyici değil, dolayısıyla kadınlara nefes alacak alan bırakmayarak durumu onlar için daha da zorlaştırıyor. Ayrıca, kurbanların çoğu şiddetin azılı tuzağından kurtulmanın zor olduğunu düşünüyor. Ülkede şiddetin temelinde köklü toplumsal inanç ve değerler yatıyor. Ne yazık ki, ayrımcılıkla ve şiddetle karşılaşan kadınlar toplumdan ve hükümetten yeterli desteği görmüyor. Kadına yönelik suçların en aza indirgenmesi için sivil toplumla işbirliği sağlayarak cinsiyet hassasiyetli yasalar formüle etmek hükümetin sorumluluğunda. Bu yasaların, uzun vadede insanların tavrını değiştirmeye yardımcı olabilmesi ümit ediliyor.

Yine sözde Cumhuriyetle yönetilen Afganistan’da ise 1992’de köktendinci Taliban’ın iktidara gelmesiyle darbe yiyen kadınlar, tarihinin sahip olduğu sosyal, ekonomik ve kültürel haklar bakımından en kötü günlerini yaşadı.

Ülkeyi şeriatla yönettikleri dönemde, Afganistan özellikle kadınlara uygulanan akıl almaz baskılara sahne oldu. Kız öğrencilerin okula gitmesi ve kadınların çalışması yasaklandı. Hiçbir kadın yanında erkek olmadan evden çıkamıyor, erkek doktora muayene olamıyor, hatta erkek bir doktorun olduğu bir ekip tarafından ameliyat edilemiyordu. Tüm kadınlar, başlarından ayak uçlarına kadar bedenlerini bütünüyle örten burka giymek ve gözlerini de kapamak zorundaydı.

Mesleği doktorluk ya da öğretmenlik olan kadınlar, artık mesleklerini yapamaz hale geldiklerinden, dilencilikle ya da bedenlerini satarak hayatlarını sürdürmek durumunda kaldı. Evlerin camlarından kadınların görünmemesi için camların karartılması ya da siyaha boyanması şart koşulmuştu.

Sokakta güya uygunsuz davranan kadınları cezalandırmak için din polisleri görevlendirildi. Sokakta herkesin önünde kadınlar, coplanıp dövüldü. Taliban yönetiminin 2001’in sonlarında Amerikan ve NATO güçleri tarafından iktidardan indirilmesinden sonra, Afgan kadınları için bir umut doğdu.

2004’te kabul edilen Afgan anayasası, “Afgan vatandaşlarının -kadın ya da erkek- yasalar önünde eşit hakları ve yükümlülükleri vardır” maddesine yer vermesine rağmen, devletin dininin İslam olduğunu ve hiçbir yasanın İslam inanç ve pratiklerine karşı olamayacağını da hükme bağladı. Doğrudan şeriat hukuku anılmasa da, yasaların yetersiz kaldığı durumlarda mahkemelerin Hanefi fıkhından faydalanmasına izin veriliyor.

Sonuç olarak, anayasada sözü edilen “eşitliğin” gerçek anlamda uygulanmayarak bütün yasaların şeriata uygunluğu aranıyor. Taliban’ın iktidardan indirilmesinden sonra, ülkenin bazı bölgelerinde kadınların bir nebze de olsa nefes aldığı söylense bile, büyük kesiminde hala eski koşullar geçerliliğini koruyor.

Afganistan’da kadınlar için ürkütücü veriler var; Afgan kadınlarının yaklaşık yüzde 90’ı okuma yazma bilmiyor, Kız çocuklarının yalnızca yüzde 30’u eğitim alabiliyor. Bir Afgan kadını başına 6.6 çocuk doğumu düşüyor, Kadınların sadece yüzde 2’si doğum kontrolü uygulayabiliyor, Her 3 Afgan kadınından birisi, fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kalıyor,  Afgan kadınlarının ortalama yaşam ömrü 44 yıl, Evliliklerin yüzde 70-80’i baskı altında gerçekleştiriliyor. Birçok erkeğin, ergenlik öncesi yaşta birden fazla eşi var, Kız çocuklarının yüzde 57’si 16 yaşından önce evlendiriliyor. Bir kız çocuğunun 16 yaşından önce evlendirilmesinin yasak olmasına karşın, bu tür evlilikler resmi kayıtlarda yer almadığından herhangi bir yaptırım uygulanmıyor, Dul kalan kadınlar, ölen kocalarının akrabalarıyla evlendiriliyor, Kadınların yüzde 80’i gündelik hayatlarında şiddet görüyor; sağlık, eğitim ve hukuk hizmetlerinden tümüyle yoksunlar, Tecavüz, yasalarda açık bir şekilde suç olarak tarif edilmiyor, Kadınların mülkiyet ve miras hakkı anayasal koruma altında değil, Kâbil dışında aşiretler tarafından kontrol edilen, dini liderlerin ve yerel kültürün geleneklerinin geçerli olduğu bölgelerde, recm (taşlanarak idam edilme) uygulanıyor.

İki Ülke ve ikisi de sözde Cumhuriyet ile yönetiliyor, ancak Anayasalarında belirgin bir şekilde laiklik ilkesi olmadığından, teokratik özellikler taşıdığından ve gerekli sosyal düzenlemeler yapılmadığından O ülkelerde kadın, acı ve zulüm altında yaşıyor, işkence görüyor, dövülüyor, tecavüz ediliyor, yüzlerine kezzap atılıyor, mal gibi satılıyor, recm ediliyor…

Pakistan, 145 ülke içinde cinsiyet ayrımı listesinde 144. Sırada. Afganistan’da bir yılda öldürülen kadın sayısı binlere ulaşmakta ama tam olarak sayısı bilinmemektedir.

Ülkemizde ise durum çok parlak değil; cinsiyet ayrımcılığı ekseninde 2015 yılında öldürülen kadın sayısı 303 iken 2016 yılında bu sayı 328’e yükselmiştir. Ayrıca, Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) yayımladığı cinsiyet ayrımcılığı raporuna göre, 2014 yılında 125. Sırada İken 2015 yılında 130. Sıraya gerilemiştir.

Görünen o ki kadınlar adına durumu ümitvar hale getirmenin tek çıkar yolu Cumhuriyetle yönetilen bizde de var olan kâfir Batının uyguladığı laik hukuk sistemi olarak görünmektedir.

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..