- Kategori
- Psikoloji
Uyku ve rüya

Uyku, canlının dış dünya ile bağlantısını keserek(tümüyle değil) vücudunun düzenlenmesi için beyindeki kanın değişimini de kapsayan büyük kan dolaşımını tamamlama ihtiyacını giderme davranışı. Uykunun gece ile bire bir ilişkisi yoktur. En uygun zaman(karanlığa bağlı sessizlik) olma nedeniyle bu davranışın uygulanma sıklığı görülür.
İnsanın uyku gereksinimin altında yatan en önemli olay beyindeki kanın değiştirilme(tümüyle) ihtiyacını kapsayan büyük kan dolaşımıdır. Neden beyindeki kanın değiştirilmesi dolayısıyla temizlenmesi gerekir. Bunun her zamanki bir ihtiyaç olması yanında en önemli işlevi hormanların ve dıştan alınan kimyasal maddelerin kandaki etkisinin ortadan kaldıracak temizlenme işlevidir.
Hormonların ve değişik kimyasal maddelerin beyindeki ve vücumuzdaki kanımızla bizi nasıl ruh hallerine yönlendirdiğine göz atalım. Böylelikle beynimizin kimyasal yapısı ile psikolojik davranışlarımız arasındaki bağlantı kurulmasında bir çok yeni bilginin ortaya çıkmasını sağlayabiliriz. Öfke duygusunu mercek altına alalım.
Öfkelenme : Yok etme veya zarar verme amacı taşıyan saldırma öncesi ruh hali. Nefes alımı azalır, vücut kasılması artar, beynin bir noktasından hızla bir hormon beyindeki kana karışarak tüm beyni etkisi altına alır. Düşünme çeşitliliği ortadan kalkmıştır. Sadece hedefe odaklanılmıştır. Beyinden sonra tüm vücuda yayılan hormon uyarı siyalini bir elektirik akım hızıyla iletir ve etkiler. Kalp kasılmaya ve eksilen oksijeni dağıtmak için güçlü çalışmaya zorlanır.
Duygularımızın oluşmasında hormonların etkilerinin önemi ortadadır.
Uyku sırasında beden yerçekiminin etkisine direnç göstermeyeceği en uygun konumu alır. Bedenin denge kurma çabası kalmamıştır. Kapanan gözlerdeki kan yoğunluğu azalır. Uykuya dalınınca beyindeki kan yoğunluğu azalmaya ve değişimine başlamıştır. Beyinin düşünme işlevi bitmemiştir. Zaman ve mekan algılamaları kalmamıştır bu düşünce yapısında, bilgilerin birbiriyle doğruluğunu saptayan mantık da işlememektedir. Hatırlanması gerektiği isteğide bulunmadığı için hafızaya bilgi aktarımı da yapılmamaktadır. Hoşgeldiniz bilinçaltı dünyanıza !
Rüyalarımız bilinçaltımızın yansımasıdır. Bilinçaltı ise vücut ile bilinç arası önemli bir bağlantıdır. Uykudayken duyularımız işlemektedir. Bir motor gürültüsünü duyar, yatarken nefes almamızı sorlaştıran duruşumuzu hisseder, sabah fırından çıkan taze ekmek kokusunu alır, dişimiz arasında kalmış susamı dilimizde tatar, ama gözlerimiz göz kapaklarımızın altında hareket etse bile dışarıyı görmeyiz. İçerde içgörümüz faliyettedir. Dışardan aldığımız tüm duyu bilgilerimiz uyanık bilinçaltımız tarafından farklı tanımlanacak ve yorumlanacaktır. Motor gürültüsü bir savaşan ordunun içinde olduğumuz, zor nefes almamıza neden olan durum, bize doğru gelmekte olan bir tehlikeyi görmemiz gibi algılanıp içgörü sahnesinde sergilenecektir.
Önem verdiğimiz her konu ve planlarımız rüylarımızda tekrar sahnelenmekte. Bilinçaltımızın aktardığı temel bilgileri, bilinç geliştirip çoğaltmış olup kaynakla bağlantısını zayıflatmış görünmektedir. Sağlıklı bir ruhsal durumun göstergesi bilinç ile bilinçaltı arasındaki ilişkinin oranı ile ilgili olabilir.
Rüyalarımızın bir anlamı vardır. Dili ise, herkesin kendi aksanının oluşturduğu bir dil olup Gılgamış'tan kalan vasiyet mektubunu açıp okuyabilmeyi sağlayan bilgiyi de verebilir.