Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '09

 
Kategori
Futbol
 

Uyuttular!

Uyuttular!
 

Son yılların en rezalet maçlarından birisine tanık olduk.

Her iki takımda ürkek ve tedirgindi.
Oysa maçı kazanmanın koşulu risk almaktan geçiyordu.
Lakin her iki takımın futbolcuları heyecandan ne yapacaklarını dahi kestiremediler.
İlk dakikalarda Galatasaray’ın bir nebze olsun daha üstün olduğunu söylesek de maçın genelinde her iki takımda vasatın dahi yanına yaklaşacak bir oyun ortaya koyamadı.

Fenerbahçe’de şu futbolcu da iyi oynadı diyebileceğimiz tek bir isim yok.
Ha keza Galatasaray’da da sırıtan ve oyuna olumlu katkı sunan birisi çıkmadı ve maçın skoru da golsüz olarak neticelendi.

Fenerbahçe’nin forvet hattında görev yapan Semih ve Guiza çok kötüydü.
Guiza’dan zaten bir beklentim yoktu.
Oysa Semih yeri geldiğinde skora etki eden bir futbolcuydu.
Semih’in kötü bir oyun çıkarmasını anlamak zor oldu.
Önceki maçlarda top dağıtma özelliği ve fırsatçılığı ile takıma her defasında olumlu katkı sunan Semih bu denli önemli bir müsabakada saha da hemen hemen hiç görünmedi.
Guiza’nın futbolculukla uzak ve yakın bir ilişkisi dahi yok.
Bu futbolcunun futbolcu olmadığını kestirebilmek için ille de koca bir 27 haftanın geçmesi gerekmiyordu.
Bir futbolcu düşününki maç boyunca bir kez bile ayağına gelen topu olumlu kullanamıyor.
Ne topa basabiliyor, nede ayağındaki topu olumlu bir pas olarak kullanabiliyor.
O halde böyle bir futbolcuyu sahada tutmanın veya sahaya sürmenin bir izahı olabilir mi?

Fenerbahçe’de maçın başında sakatlanan Gökhan Gönül’ün oyundan çıkması Fenerbahçe’nin hücum gücünü zayıflattı.
Yerine giren Yasin ise patlamaya hazır bir bomba gibi.
Şu ana kadar oynadığı her maçta akıllara ziyan hatalara neden olan Yasin’i sahaya sürmenin de izah edilebilir bir tarafı yok.
Dolayısı ile Fenerbahçe’den bu maçı almasını beklemek lüks bir belenti olurdu.

Bir kez daha gördükki Fenerbahçe’de Alex takıma büyük katkılar sunuyor.
Alex’in oynadığı maçlarda Fenerbahçe daha fazla pozisyon buluyor ve daha atak bir oyun ortaya koyuyor.
Her şey bir yana, Alex’li bir Fenerbahçe göze hoş gelen bir futbol oynuyor.
Bu günkü maçta Alex’in yokluğu inanılmaz düzeyde sırıttı.

Her iki takımda da belirgin olarak göze çarpan nokta taktik olgusunun gözle görülebilir bir netlikte ortaya çıkmamasıydı.
Nasıl bir oyun oynamaları gerektiği ve nasıl bir organizasyon içerisinde olmaları gerektiğinin her iki takımda bilincinde değildi.
Şayet taktik ağırlığı oyunda ortaya koyabilseydi taraflardan birisi maçı rahat bir şekilde alırdı.
Bu durum teknik adamların düzeyini de göstermiştir.
Bu denli büyük iki klüp, bu denli vasat iki teknik adamın inisiyatifine bırakılmış.
Yazık.

Dikkat ederseniz maç boyunca organize atak eksenli tek bir gol pozisyonuna tanık olamadık.
Var olan pozisyonlar ise tesadüfe dayalıydı.
Birkaç gol pozisyonu yaşandı 90 dakika boyunca hiçbir gol pozisyonunun da ciddiye alınabilecek bir yanı yoktu.
İlk yarıda Guiza’nın ceza sahası içerisinde göğsüne gelen topu elle kontrol etmesi bu futbolcu hakkında ileri sürmüş olduğumuz tüm kanaatleri doğrular nitelikteydi.
Bir santraforun bu denli basit bir pozisyonda dahi topu futbol kuralları çerçevesinde kontrol edemiyor olması bu futbolcunun kalitesi hakkında bizlere çok net şey sunuyor.

Galatasaray defansına dikkat ettiniz mi?
Koca bir klübün kadrosunda yer alan bu futbolcular onca uluslar arası maç oynamış olsalar da bir nebze olsun kendilerini nasıl olurda geliştiremezler.
Hemen her atağı tedirginlik ve heyecanla karşıladılar.
Şayet Fenerbahçe’de Semih gününde olsa ve Guiza’nın yerine biraz daha derli toplu bir futbolcu saha da olsa Galatasaray için 90 dakika kâbusa dönerdi.

Sonuçta her iki takımda şampiyonluğa havlu attılar.
Bundan sonrası için her iki takım için de söylenebilecek bir şey yok.
Şampiyonluk bu maçın skoru ile Sivas’a göz kırpıyor.
Fikstür açısından da Sivas hayli şanslı bir durumda.
Şayet bu fırsatı değerlendirebilirse Sivas bir ilki gerçekleştirerek Anadolu’dan şampiyon olarak çıkar.

Son saniyelerde çıkan kavga ise maçın tuzu biberi oldu.
Hakem Fırat Aydınus doğru bir karar vererek her iki takımdan ikişer futbolcuyu kırmızıya boyadı.
Hak ettiler.

Hakem Fırat Aydınus ise maçı son derece iyi idare etti.
Kartlarını doğru bir şekilde kullandı.
Ama her iki takımın futbolcuları her an kavga etmeye hazırdı.
“İlle de biz kavga edeceğiz” der gibiyiler.
Nitekim kavgayı son saniyede başlattılar ve kırmızıları bir güzel yediler.
Hem de durduk yere.

Galatasaray seyircisi bir kez daha sahaya attıkları yabancı maddelerle kendilerine yakışmayan bir davranışı ortaya koydu.
Bu tip davranışların cezası açık seçik bellik iken yabancı madde atan taraftarların bu durumu halen idrak edememiş olması anlaşılır bir şey değil.

Kötü bir maçtı ve haftayı kârlı kapatanlar ilk üç sıradakiler oldu.
Bu maçın skoruda kârı bir hayli yükseltti.


Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..