Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '06

 
Kategori
Uzay
 

Uzay otomobilleri ne zaman yapılacak (1)?

Uzay otomobilleri ne zaman yapılacak (1)?
 

Yaşı uygun olanlar hatırlar, insanoğlunun Ay’da ilk yürüdüğü günlerde uzay çalışmalarının gelişimi ile ilgili bugüne göre çok farklı beklentilerimiz vardı.

70’li yıllarda, o dönemin popüler TV dizisi “Uzay 1999”da galaksiler arası yolculuk ve uzay savaşlarını seyrederken 2000’li yıllara bambaşka gözlerle bakıyorduk.

1969’da insanoğlu kendi çabasıyla bir cismi atmosferin dışına fırlatmayı başaralı henüz 10-12 yıl olmuşken yani uzay serüveni başladıktan çok kısa süre sonra Dünya dışındaki bir gök cismine ulaşıp ve üzerinde yürümeyi başarması ilerisi için çok iyimser bir beklenti oluşturmuştu.

Bugün imkansız olduğunu bildiğimiz bir çok şeyi umabiliyor, henüz bulunamamış bazı yeni tekniklerle başka dünyalara bir şekilde gidebileceğimizi veya en azından oradaki akıllı canlılarla haberleşeceğimizi düşünüyorduk.

Beklentilerimiz hayal gücümüzle sınırlıydı; zaman makinesi, üç boyutlu görüntülü Hologram eğlence sistemleri (özel gözlükle üç boyutlu izlenim oluşturan değil gerçekten üç boyutlu olup etrafında dolaşabileceğiniz görüntü), uçan arabalar, farklı evler, şehirler ve yaşam tarzı, uzay veya sualtı kentleri, gelişmiş ve şıp diye bilgiyle dolmamızı sağlayan öğretme teknikleri, hatta görünmez adamlık, ışınlanmak vs. vs. .. bunların hiç biri gerçekleşmedi. Buna karşılık “Uzay Yolu” dizisinde Kaptan Kirk’in uzay gemisi Atılgan’ın mühendisi Skati’ye söylediği “beam me up Scotthy” (ışınla beni skati) klişesi Avrupa ve Amerika’da 30 yılı aşkın süredir birkaç neslin hafızalarında inadına yaşıyor.

Bütün bu beklentileri, ya da hayalleri bir kenara bırakalım, astronotlar başka gezegenlere gidip oradaki izlenimlerini bize anlatmak için, ya da uzay kolonileri kurmak için ne beklerler ki??? Hiçbir şey, ya da çok az şey. Sanırım sorunun büyük kısmı da zaten bu cevapta mevcut.

Güneş sisteminin tüm gezegenlerine insanlı uzay yolculukları başarılsa bile Güneş Sistemi’nde Dünya dışında en ilkel formda dahi olsa yaşam bulunması olasılığının pek de mümkün olmadığının farkına varıldı.

Ay'ın fethindensonraki en yakın hedefler, yani Venüs ve Mars’a insanlı uçuşlar, kat kat büyük teknik zorluklar ve bütçeler gerektirirken sonuçları itibarıyla Ay’da yürümenin çok ötesinde bir vitrin sağlamıyor maalesef.

Güneş Sistemi dışındaki herhangi bir hedefeyse, bırakın uzay gemisini, radyo sinyallerinin ulaşması dahi (gönderilen yıldızın etrafında bu dalgaları alıp dinlemeye elverişli cihazları bulunan yaratıklar olduğunu büyük bir iyimserlikle var saysak bile) yıllar gerektiriyor. Yani bize güneşten sonra en yakın yıdız olan Proxima Centauri'ye"Oradakiler nasılsınız" diye bir mesaj gönderdiğinizdemilyarda bir olasılıkla gelebilecek "iyiyiz, ya siz?" mesajı için bile 10 yıl beklemeniz gerek.

Yani birçok uzay projesinin sonuçlarının alınması bir ömüre sığmıyor. Bu dabilim insanlarının böylesi projeleri gerçekleştirmek için motivasyonlarını ve heyecanlarını köreltiyor.

Soğuk savaşın da sona erip bilimsel başarıların dönüştürüleceği siyasi hedeflerin ortadan kalkması ise bilim insanlarına destek ve finans sağlayan politikacıların motivasyonunu yok etti. Böyle olunca da sanırım hedefler daha mütevazı olmaya başladı.

Peki, uzay çalışmaları konusunda bizleri heyecanlandıracak bazı gelişmelerin olması için hiç ümit yok mu?

Var elbet!

Söz gelişi bizim yapamadığımızı onlar yaparsa bu gerçekten büyük bir heyecan yaratır. Onlar kim mi? Uzaylılar tabi ki. Bize anlayacağımız formatta mesaj gönderseler veya gelseler fena mı olurdu yani?

Buna benzer heyecan oluşturacak ve uzayla ilgili birikimi olan her devlet ve kuruluşun haldır haldır uzay çalışmalarına gömülmesini sağlayacak bir başka olasılık ise, uzay Dünya’daki yaşamın tehlikeye girmesi olasılığı olabilir.

Böyle bir durumda tehlikeyi (uzaydan geliyorsa) bertaraf etmek için, eğer bu mümkün olamazsa veya önlenememesi olasılığı varsa uzayda yaşamı devam ettirecek bir koloni oluşturmak için mevcut her türlü uzay teknolojisi seferber edilecektir.

Mevcut olasılık hesaplarına göre bizim yaşadığımız zaman diliminde böylesibir felaket olasılığı çok düşük. Demek kiyaşanacakuzay başarıları, yıllar önce gönderdiğimiz Cassini gibi Güneş Sistemi sondalarının nihayet ulaştığı gezegenlerin fotoğrafını çekipetrafında ölçümler yapmaktan, Güneş Sistemi dışında iseetrafında gezegen olabilecek yıldızların gezegenle aralarındaki çekim kuvvetinden dolayı oluşan salınımlarını gözlemekten (böylecebu gezegenlerin mevcudiyeti kanıtlanacak) ibaret olacak gibi görünüyor. Olsun, yine de heyecan verici!

Güneş Sistemi’ndeki yakın gezegenlerin yüzeyine indirilen robotları ve Dünya yörüngesine oturtulabilecek “turistik” uzay istasyonlarını da unutmamak gerekir.

Uçan arabalara gelince, korkarım başka bir yazıya kaldı!

Resim : Ay'ı Rhea, Satürn'ün önünden geçiyor. Cassini uzayaracı tarafından 21 Haziran 2006'da 221 bin km'den çekildi- Courtesy NASA/JPL-Caltech

 
Toplam blog
: 130
: 2132
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İnsanın kendini anlatması zor, gereksiz de! Yaptığı işlere bakmak yeter, ne gerek var fazla i..