Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '07

 
Kategori
Aile
 

Üzgünüm kuzucum!

Üzgünüm kuzucum!
 

Bir düşün, en anlamlı yeridir anne olmak.

Sevginin son deminin tadıldığı, mutluluğun damla damla olup gözlerden aktığı. Göbek bağında bir canlıyı hissetmekle başlar, dünyaya daha bir güzel bakmanın öyküsü. Sonrasında tiz bir sesin, çarpık çurpuk “anne” diyişiyle ayaklanır yaşama dair tüm duygular. Güzel olan ne varsa, işte o an güzel kelimesi yetmez onları anlatmaya. Ne öncesi ne de sonrası olmayan bir cümle başlar içinizde. Anonimdir artık tüm kelimeler. Annesinizdir, sizden daha önemlisi yoktur. Her şeyi isteme hakkınız vardır ama hiçbir şey istemezsiniz çünkü zaten her şey sizindir artık. Anne olanlar bu anlattıklarımı zaten bilir, olamayanlarda biraz zorlarlarsa hissedebilir.

Şimdi sizlere kızımdan bahsetmek istiyorum. Ela’mdan, profil başlığımdan da anlayacağınız üzere kızımın adı Ela Lâl.

O diğer çocuklardan biraz farklı ve pek tabi bende diğer annelerden. Bizim aramızda görünmez bir bağ var. Daha doğrusu görünmez çok şey. Anneliğin bahşedildiği tüm kadınlar bilir ki evlat kokusu dünyanın en güzel kokusudur. Çocuğunuzun, uyurken ki o ilk gülümsemesi cennet kapılarının ardına kadar açılmasından daha mutluluk vericidir ve size geceleri sabah ettiren başka birine karşı katil olma isteğiniz kocaman bir sabırla kaplıdır. İşte benim de kızımla farkım burada ayrılıyor. Ben geceleri sabah ettiren rüyalarımda görürüm kızımı. Henüz hiç koklamadım cennet kokan tenini, o kısacık saçlarına inadına rengârenk tokalar takamadım, bezini açıkta bırakacak elbiselere hep vitrinlerden baktım. Uyurken ki dudaklarının oluşturduğu “u” harfine bakıp içimi derin bir huzurla dolduramadım. Hastalanmasından korkup terlediğinde sırtına mendil koyamadım. Şöyle kocaman bir nefes çekerek tombul parmaklarına bir öpücük konduramadım. Koklayamadım, koynuma alıp uyuyamadım. “Anne” demesini bekledim ama ağlamasını bile duyamadım. Onu henüz doğuramadım.

Üzgünüm, üstelik her zamankinden daha da çok. Artık daha bir ağır dünya, ömürden eksilen her yaprak daha derin yaralar açıyor yüreğimde. Eskiden de “Anneler Günü”nde bir parça içim acırdı, kıskanırdım ama bu sefer biraz farklı oldu sanki. Kocaman bir keder kapladı yüreğimi. Kızım hiç gelmeyecekmiş gibi, sanki ben ölümünü bekleyen bir cüzamlı gibi… Sahi cüzama tedavi bulunmuş muydu?

Bir gün dünyaya geldiğinde onu ne büyük bir sabırla beklediğimi bilsin diye yazıyorum satırları, tabi gelebilirse… Üzgünüm kuzucum. Seni sahtede olsa, yanlışlarla da dolsa hayatla tanıştıramadığım için hakettiğin gibi bir anne olamadığım için hakettiğin gibi bir baba bulamadığım için üzgünüm!

 
Toplam blog
: 46
: 1674
Kayıt tarihi
: 25.04.07
 
 

Şu an özel bir şirkette, grafiker olarak çalışmaktayım, geçmişte hikaye denemeleri ile başladığım ya..