Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '07

 
Kategori
Bilim
 

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece
 

Zannederim içinde bulunduğum zorlu doktora maratonunu en veciz şekilde bir cümlede böyle özetleyebilirim. Doktora yapmak en başta derinlemesine kendini keşfetmek, kendinle hesaplaşmak, kendinle mücadele etmek ve kendi yolunu bulmak demek.

DOKTORA DEMEK..

Hele Kanada'da, yurdundan 10 bin km uzakta doktora yapmak demek; kendini, ülkeni, kültürünü, değerlerini, ideallerini yeniden keşfetmen demek. Doktora, gurbet demek, yalnızlık demek, hasret demek, hüzün demek. Daha yaşanır ve daha güzel bir Türkiye'ye ve dünyaya özlem demek. Doktora, fikir sancısı çekmek demek. Doktora, delicesine yazmak ve kendinden geçercesine düşünmek demek. Doktora, her hafta 3-4 bin sayfa okumak demek. Doktora, idealistlik ve fikir girişimciliği demek. Doktora, insanlık için bilim üretmek demek. Doktora, hayatı ve dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek için dert çekmek demek.

İĞNE İLE KUYU KAZMAK

Doktora, yıllarca iğne ile kuyu kazmak demek. Çile doldurmak demek. Çilehane sayılabilecek araştırma ofisinde yıllarca sabretmek demek. Sabır olmadan olmaz. Sabır bu işin ilk kuralı. Yalnızsınız. Derdinizde, coşkunuzda, keşiflerinizde, problemlerinizde yalnızsınız. Soyutlanmış, odaklı, dertli, ızdıraplı, ümitli, sancılı, yıllar süren zorlu bir süreç doktora.

ÇİLEHANE DİSİPLİNİ

Araştırma çok disiplin ve sabır isteyen bir iş. Onlarca kuralın ve zorlayıcı rutinin olacak. Bunlar seni çalışmanın içine yavaş yavaş itecek. Motorun ısınması zaten saatler alacak. İlla kahveni yapacaksın. Çayını içeceksin. Makalelere dalacaksın, notlar alacaksın. Kaçacak, maillerine bakacak, kendini zorlayıp geri döneceksin. Kendine ödüller koyacaksın.

YAZMAYA KİLİTLENMEK

Hedeflerini yazacaksın. Fikirlerini duvara asacaksın. İlham arayacaksın. Çok ama çok çalışacaksın. Yolda, yürürken, yatarken, yazarken araştırmanı düşüneceksin. Araştırma çok nazlıdır, saatlerce, günlerce, aylarca uğraşırsın ve bazen hiç bir şey bulamadığına inanırsın. Kendini zorlaya zorlaya gıdım gıdım ilerlersin. Bazen mehter gibi geri dönersin. Bazen haftalar geçer de bir mesafe alamaz, tek sayfa yazamazsın. Hacca giden topal karınca gibi sabırla yoluna devam edersin. Umutla, ısrarla, cesaretle masana ve ofisine dönersin.

TAKINTI

Kafaya takarsın meseleni, kendine dert edersin. Sürekli beyaz bir sayfa açarsın. Yeni bir umutla, ısrarla ve inançla başlarsın her yeni güne. Gecenin al yalazında herkes uyurken sen harıl harıl okur, yazar, çırpınırsın. Yorulmaya hakkın yoktur. Çünkü yüz metre koşusunda değil maratondasındır. Gecelerce ofis köşelerinde bir sandalyede kıvrılıp uyuyakaldığın olur. Zorlandıkça, ilerledikçe, keşfettikçe, yazdıkça, okucukça mutlu olursun.

KÜÇÜK DÜNYAM, BÜYÜK HAYALLERİM

Küçücük ofisinde kendi küçük dünyanda büyük hayallerin, büyük umutların, büyük ideallerin vardır. Yepyeni bir dünya kurmak istersin. Yaptığın araştırmanla dünyayı değiştirmek istersin. Bilime, insanlığa, medeniyete katkıda bulunmak istersin. Tarihe ve literatüre kalıcı bir not düşmek istersin. Senin söyleyecek sözün ne olacak diye düşünürsün. Yeni kavramlar üretmek ve insanlığa sunmak istersin. Bilime etkide bulunmak ve düşünce tarihine yön vermek istersin. Disiplinler arası kaotik bir entellektüel yolculuğa çıkarsın. Yolunu kaybettiğin ve çıkmaz labirentlerde hissettiğin olur. Ama tünelin ucunda mutlaka bir ışık vardır ve sen o ışığı bulacaksındır.

ARAŞTIRMA DÜNYAM

Neyse dostlar, bu hamur çok su götürür. Doktora ve araştırma sürecini anlatmaya sayfalar asla yetmez. Size yaptığım araştırmalardan birini anlatayım. Son bir yıldır yoğun olarak “Theory Paper” adı verilen doktora aşamasında mini bir tez hazırlamak için uğraşıyorum. Bu araştırmanın alt dallarından birinde son on yılın Liderlik teorilerini inceledim. 1996 ve 2006 yılları arasında uluslararası indekslerde yer alan ve yayınlanan 100 adet liderlik makalesini taradım. Her bir makaleyi iki-üç kez okudum ve notlar çıkardım. Sonra bütün bu makaleleri dev bir tabloda özetledim. Tablonun boyu benim boyumu aşınca tamam artık dedim: Yeter. Bir senteze ulaşmaya çalışmalıyım. Son on yılın bu yüz makalesini beraberce nasıl yorumlayabilir ve sentezleyebilrim?

KAOTİK BİR SÜREÇ

İşte bu kalitatif sentez ve analiz süreci işin en zor ama aynı zamanda en zevkli kısmı. Tarifi ve yazıya dökülmesi çok zor, tamamen kaotik, dinamik, non-lineer bir süreç bu! Post-it’ler, notlar, karalamalar, etiketler, dev tablo, analizler, gruplamalar, anlamlandırma çalışmaları, okumalar, makalelere dönmeler, yazmalar, çizmeler, memo hazırlamalar, yeniden okumalar.. Bir şeyler çıkmayacak zannediyorsun ve tıkanıyorsun, kayboluyorsun. Sonra bir şeyler azar azar dökülmeye başlıyor. Süreç kendisi akıyor. Bir bakmışsın kategoriler ve temalar kendiliğinden oluşmaya başlamış. Su yatağını buluyor. Kaostan düzen çıkmaya başlıyor (emergence). Tablolar, şekiller, modeller birbirini kovalıyor. Galiba bu iş olacak!

YENİ BİR MODEL DOĞUYOR

Sizlere ilerleyen yazılarda ilk analiz ve sentez sonuçlarını açıklayacağım, ama çok kısa olarak. Şimdilik buradayım ama bir hafta sonra ne olacağı belli olmaz. Belki gidişat farklı bir yöne doğru kayabilir. Yeni bir model ve paradigma ortaya çıkabilir. Henüz bunları tahmin etmek için çok erken ve ne çıkacağını ben de bilmiyorum. Ama kaostan çıkan düzenin ve şekillerin estetiği, aynı zamanda teorik modelin zenginliğini ve derinliğini de belirleyecek.

Size teminat veririm yeni bir modelin ortaya çıkışı da bir bebeğin doğumu kadar sancılı, zorlu, maceralı, ama bir o kadar da inşirah verici, ferahlatıcı, "her şeye değermiş" dedirtici.

 
Toplam blog
: 279
: 2488
Kayıt tarihi
: 09.09.06
 
 

Dr. Fahri Karakaş, Londra’da University of East Anglia’da görev yapmaktadır (Norwich Business Sch..