Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

02 Aralık '12

 
Kategori
İnançlar
 

Vaktinden önce ölümler kader değil hatadır

Vaktinden önce ölümler kader değil hatadır
 

Gerçek ölüm nedensiz ölümdür; vücut tükenir ve ölüm gerçekleşir. 3 yaşında araba çarpan çocuğun ölümü ihmaldir, kurbandır, kazadır; yani gerçek ölüm değildir.

Tanrı takdir etmişse her an ölebileceğimizin düşünülmesi insan hayatını yok eder. Her an ölüm düşünülerek yaşanır mı? Böyle bir şey olmaz ki. Ama Allah’tan vukuat bunu doğrulamıyor da biraz rahatız. Allah denildiği gibi 3 yıl ömür verdiyse; böyle altı ay, bir gün, bir saat vade veriyorsa ölümler neden genellikle 70–90 yaşları arasında gerçekleşiyor?  Ama 3 yaşında da ölüyormuş. Araba çarpıyor, hastalanıyor, tabi ölecek. Aynı durumda olan bazılarının ölmemesi bu cahil güruhu vade savunmasına götürüyor. Şu asla unutulmamalıdır ki gerçekleşen hiçbir olayda hiç kimse aynı durumda değildir. Kişileri, olayları ve durumları gerçek halleriyle bilemeyebiliriz.

Tanrı’nın takdiri var elbette; vadesi de var; ama açıklaması bu şekilde mi acaba? Bence insanın mantığına uymayan yaratanın mantığına da uymaz. 3 yaşında araba çarpan çocuğun kaza nedeniyle değil de vadesi yettiği için öldüğünü (yani çocuk kaza yapmasaydı bile, vadesi yettiği için yolda yürürken bile ölecekti) söylediğiniz zaman tedbir almakta zafiyet oluşuyor. Tamam, sağa sola koşuyoruz ama kadere sırtımızı dayayarak muhtemel yeni benzer olaylarda gerektiği kadar tedbirli olamıyoruz.

Vaktinden önce ölenler yaşamayı bilmeyenlerdir. Gerçekten de bu tür ölümler incelendiğinde büyük çoğunluğunun ölümcül bir ( hatta bazen birden fazla) hata yaptığı görülür. Siz yapmadıysanız bile sizi doğuran anneniz yapmıştır. Bazen genleriniz sorumludur. Kadere aslında “Şöyle yaparsan şöyle olur” şeklinde yaklaşmak lazım. Hiç hata yapmayan da ölür. Niye ölsün canım!  Ama o yapmasa bile başkasının yaptığı hata nedeniyle ölür ( şehit olan askerin kendi ölümüyle ilgili ne suçu var)

Belli bir yaş söylenerek bunun altındaki ölümlerin kişilerin kendi hataları yüzünden olduğu açıklaması ulema fetvasıyla insanlara duyurulmalıdır. Bilinçsiz insanlarımız “kaderimde ne vakit yazılmışsa o zaman ölürüm” deyip basıyor rakının gözüne. Adam haklı; dinimizde kişinin vadesi yetmeden ölmeyeceği söyleniyor. İşte ulema da “Ama bu vadeli ölüm belli bir nedene dayanarak gerçekleşir” diyecek. O zaman kişi hayatını seviyorsa o nedeni ortadan kaldırmaya çalışır. Sevmiyorsa Allah Rahmet eylesin.

Vaktinden önce ölümler kader değil hatadır. Vaktinden önce ölümler mutlaka yaratanın bilgisi dâhilinde meydana geliyor ama biz sebep oluyoruz. Yani bu demektir ki vaktinden önce ölümleri azaltmak hatta tamamen ortadan kaldırmak mümkün. Eskiden vaktinden önce daha fazla kimse ölüyordu; bilim teknik gelişti, biz akıllandık, törelerin/doğmaların etkisi azaldı, vaktinden önce ölümler de azaldı. Yani şimdi Allah o zaman başka kader, şimdi başka kader yaratmış denebilir mi? Allah’ın insanlara biçtiği bir ömür, verdiği bir vade vardır belki; ama bu, gideceğimiz yolun elimizde olmadığı ve vücudumuzun kontrolünün elimizden çıktığı dönemle ilgili olmalı.

Vadenin tayininin Tanrı’ya ait olacağını, insanların vade konusunda konuşamayacaklarını açık açık söylemeliyiz. Biyolojik olarak vücut fonksiyonlarının sona ermesine kadar bir insanın yaşamasını sağlayabiliriz. Sağlayamıyorsak eksiğimiz var demektir. Ama işte ömrünü doldurmuş bir kişinin ne zaman, nasıl, nerede vefat edeceğini onun vadesini tayin eden yaratıcısı bilir.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara