Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '09

 
Kategori
Haber
 

Vampir medya

Vampir medya
 

Son zamanlarda ülkemizde meydana gelen cinayet, gasp, terör, vahşet haberlerine öylesine alıştık ki artık gazeteyi açarken “acaba bugün insanın kanını donduracak ne olmuş?” diyerek açar olduk. Bu yazının genel amacı son zamanlarda dillerden düşmeyen “Bize neler oluyor?” sorusunun cevabını bulmak değil, tam aksine tüm bunlar olurken bu sorunun en çok sorulduğu platform olan medya ile ilgili “medya organlarına neler oluyor?” sorusuna bir cevap bulabilmek. Aslında cevap da aramıyorum. Sadece medyanın tavrına, tarzına, haberi okutmak için yaptığı çirkinliklere kızgınım. Bu haberlerin kan emercesine, acıdan, kandan çıkar sağlarcasına yayınlandığı haber sitelerinde yazdığım kullanıcı yorumları, haberlerin sunuluş tarzına yaptığım eleştiriler sansüre uğrayınca, belki sansüre uğramaz diyerek içimi bloga dökmeye karar verdim. Tek derdim dinerse kızgınlığımı dindirmek, içimi dökmek...

Aslında tüm bu duruma olan farkındalığım liseli Münevver cinayeti diye anılan, medyanın çok ekmeğini yediği yaklaşık 3 ay önce meydana gelen malum cinayetle başladı. Bu vahşetin tüm detayları, evin hangi merdiveninde ne kadar kan olduğuna kadar birçok çirkin detay gazete manşetlerine, haber bültenlerine, sabah programlarına kadar konu oldu. Ve ortaya dökülen konular adeta kızlarını kaybeden acılı aileye, akrabalarına ve arkadaşlarına misilleme yaparcası, ancak bir cinayet romanında rastlayabileceğiniz detaylarla işlendi. Ama kimin umurundaydı ki bu. Bu haberleri Munevverin okuldan, dersaneden sıra arkadaşı da okuyordu. Annesi, babası, amcası, öğretmenleri ve daha sayamayacağımız, Munevverin hayatında olan insanlar. Her gün gördükleri insanın , sevdikleri ve hayatlarında birşeyler paylaştıkları insanın bir gazetenin manşetinde veya bir haber sitesinin ana sayfasında Münevver’in resminin altında “parçalanarak öldürülen liseli Munevver...” yazısını gördüklerinde neler hissettiği kimin umurundaki. Kanla beslenen medya haber’ini okutmalı, gerisi insani detaylar. Ama sanırım insani detayların para etmediği medya patronları, yazı işleri müdürleri vs. gibi bu kandan payını alan herkes tarafından farkedilmiş.

Yaşasın tiraj, kahrolsun etik!!!

Ve aradan 3 ay geçtikten sonra daha dün okudugum bu olay ile ilgili bir haber. Haber aynen şöyle başlıyor:

“Parçalanarak öldürülen liseli Münevver’in katil zanlısı....”

Ve devam ediyor :

“Başı gövesinden ayrılarak parçalanan Munevver...”

Yuh artık yaa... Aradan aylar geçti hala daha mı haber okutmak için bu kadar küçülüyorsunuz?

En son ne zaman yaptığınız işin doğruluğunu sorguladınız?

En son ne zaman bir haber yaptıktan sonra “Ben ne yapıyorum?” diye sordunuz kendinize...

Ve daha ilginç olan şudur ki:

Bir haber gazete de yayınlanmadan önce o haberi kaleme alan muhabir, gazeteci veya pozisyonunu bilmediğim kişinin üzerindeki bir yetkilinin onayından geçmesi gerekir. En azından birileri onay vermeli bir haberin yayınlanmasına.

Bu haberleri okuduğumda aklıma gelen ilk görüntü şu :

Yazar kanla sulanmış bu haberi, cinayet romanı tadında, insanlığı hiçe sayarak yazar. Daha sonra bu haberi bir üstündeki makama götürür. Adam (lafın gelişi adam..bu haberleri onay verenin bırakın adamlığını insanlığını sorgularım!!!) haberi okur,

”süper olmuş, çok etkileyici bir dil kullanmışsın. Bu haber okunur. Hemen yayına verelim.” der.

Kanlı para...

Keşke biraz daha “İnsan” olsak, gazeteci olmadan önce, haber yazmadan önce...

Sevgiler....

 
Toplam blog
: 10
: 1321
Kayıt tarihi
: 17.11.08
 
 

0cak 1982; soğuk bir mevsime, sıkıntılı/ sıkı yönetim yıllarına denk gelmesinin dışında benim dünyay..