Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

10 Kasım '08

 
Kategori
Siyaset
 

Vay anam vay!seçim vakti...

Vay anam vay!seçim vakti...
 

Mersin’den portakal çiçeklerinin kokusunu gönderiyorum hepinize...

Biliyorsunuz yerel seçim de geri sayım başladı. Her parti adayını belirleme sürecinde.

Aday adayları bir yandan genel merkezleri, diğer yandansa kendileri dışındaki aday adaylarını kollamakta.

Kim isterse aday olur; sonuçta, seçme ve seçilme hakkı demokrasi gereği.

Diyeceksiniz ki ne güzel İşte demokrasi işliyor...

İşlemesine işliyor ama kâğıt üstü

Kâğıt üstü?

Aday adayları, öncelikle kendi aralarında kategorilere ayrılmakta

?

Birinci bölüm aday adayları, seçilmeyeceklerini bile bile aday adayı olurlar. Seçilmezler ama ciddi reklam yaparlar ve meclis üyeliği de, caziptir sonuçta. İkincilerse arkalarına aldıkları mütahit desteği finansörlerle genel merkez çıkarması yaparlar, aday ve birde başarılı bir seçimler ve geçirip kazanırlarsa belediyenin altından girip üstünden çıkar;, kendilerinin ve finansörlerinin banka hesaplarını şişirebildikleri kadar, şişirirler.

Üçüncü kategori aday adayları ise gerçekten belediyeciliği bilen, geçmişleri temiz, halkla bütünleşmiş olanlardır ama, her ne hikmetse , genel merkezle halkla bütünleştikleri kadar, bütünleşemezler.

Sadece aday adaylarımı kategorilere ayrılır sanıyorsunuz? Her aday adayın çevresinde oluşan ekiplerde kendi aralarında ayrışır.

Bir ekip adayının kazanamayacağını bilir ama yiğitler çıkmış meydane hepsi birbirinden... Misali kendini reklam eder.

Diğer seçenekte ise ; ekip, hangi aday adayı sanallıktan kurtulur hesabıyla, bir o yana bir bu yana mavi boncuk dağıtır. Çoğunlukla arada görünmez danışıklı dövüş anlaşması vardır.

En son ekip kategorisiyse adayına inanan ve sonuna kadar destek olan ekip arkadaşlarıdır

Bu tsunami sonrası dağınıklık aday belirleme sonrası toparlanmaya çalışılır..

Son kararı genel merkez verir...

Filmin sonu...

Gelelim başrolde olması gerekirken, üçüncü sınıf , .figüran yerine konan halka..

Hep der halk yerer seçimde partiye değil adaya oy verilir diye.

İşin doğrusu budur. Belediyecik ateşten gömlek çoğu başkana 3 beden büyük gelmekte ve bu yüzdende ülkemizin cennet şehirleri çarpık kentleşmeyle katledilmektedir. Halkın istediği. belediyeciliği bilen, başkanlığına talip olduğu kenti tanıyan, bu tanımaya göre projeler üreten, kent sakinleriyle sosyal belediyecilik anlayışı içinde ilişkiler sürdüren başkanlardır

Ne yazık ki halkın, evdeki pazarlığı, önce genel merkezlerde, sonrada sandıklarda tutmamakta ve seçilen belediyeciliğin kıyısından, köşesinden, nasibini almamış başkanların elinde, kentler çarpıklık sınırlarını olabildiğince zorlamakta

Birde mevcut başkanların tekrar seçilme hesapları vardır ki; bu, başlı başına evlere şenlik bir durumdur.

Halkı kendilerine güldürürler. Beş senenin dört senesi elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyen başkanlar birden delicesine hizmet aşkına gem vuramaz hale gelirler. Şehir şantiyeye döner, .Sinekten geçilmeyen dereler ıslah edilmeye, modern oyuncaklı parklar inşa edilmeye başlanır. Her sabah yollarınız belediyenin temizle araçlarıyla temizlenir.

Yalnız bu seçim yatırımı ya pardon! Hizmet aşkıyla yapılanlar kentin belirli bölgelerinde ağırlığını hissettirir. Halbu ki ;ülke için iktidarda, , kent yönetimi için , belediyede hizmet bir bölümü değil tamamı kapsar.

Kapalı kapılar arkası stratejisi işe yarayan...

Neyse...

‘’Halk bilinçlenmiş olarak bu seçime gidecek ve oyunu kullanacak. ‘’

Olur, mu dersiniz?

Yoksa temen ni olarak kalır ve eski tas eski hamam çark işlemeye devam mı eder

Neder siniz?

Şapkamızı önümüze koyup düşünme zamanı bayanlar baylar!

 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara