- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ve sustu

Çok geçmedi üzerinden. Nereden geldiği bilinmeyen, aslına bakarsan çokta önemsenmeyen bir sessizliğe gömüldü kaldı. Kelimelerin ses olmaya hevesi kalmamışken, derdini anlatmaya çalışmanın anlamsızlığını düşündü. Ve sustu… Böylesi en güzeliydi…
***
Ağzından çıkan kelimelerin anlamını düşünemeyecek kadar sinirlenmişti. Karşısında tek bir kelime etse, karşılık olarak 10 cümle ile cevap alacaktı… Bu yüzden sessizliğin sağlanması gerektiğine inandı. En azından sessiz kalmanın kendi huzurunu sağlayacağını inandırdı kendini… Ve sustu… Hiç konuşmadı…
***
Karşısındakilere aklından geçenleri söylemektense; düşündüklerini, yapmak istediklerini, hayal ettiklerini kendine saklamayı tercih etti. Çünkü ses olan her şey mutluluk değildi… Mutlu olmak için kimseye aldırmadan, kendine söylenenleri duymadan yaşamayı tercih etti. Ve sustu… Belki de mutlu olmanın yollarından biriydi bu… Sustu… En güzeli buydu…
***
Akla hayale gelmeyen hataların ardından, yeniden bir yaşam kurmaya çalışıyordu. Önce yaptığı hataların konuşmaktan, daha doğrusu kendini yanlış ifade etmekten geçtiğini anladığında çok geç olmuştu. Ama hiç bir şey için geç olmadığını söylüyordu bir yanı da… Yeni bir yaşama, yeni bir sessizlik yakışırdı. Düşünmedi üzerine çok fazla… Sustu… Hayat, kendine ses olurdu…
***
Tek huzur kaynağının o olduğunu biliyordu. Gözlerinde kaybolup, onun sesiyle karışıyordu hayata. Mutluluk o an başlayıp, o anda kilitleniyordu. Tek bir tebessüme sığınıp kalıyordu. Dünyanın en mutlu, en huzurlu, en eşsiz sevgisine sahipti. Bu anda ses olmanın bir anlamı yoktu. O anın tadını çıkarırcasına sessizliğe teslim oldu. Sustu. O an en güzeli buydu…
***
Çığlık çığlığa bir çocuk gülüşüne dikkat kesildi… Her şeyden habersiz bir canlının, böylesi güzel, kaygısız gülüşüne yorum yapmanın ne kadar anlamsız olduğunu düşündü. Sustu ve dinlemeye devam etti. Sessizliğin içinde mutluluğu bulmak güzel şeydi…
***
Çevresindekilerin meraklı müdahalelerine aldırmıyordu. Dudakları arasından çıkan tek kelimeye onlarca anlam yükleniyordu. Hayatın adaletini düşündü. Ya da konuşmaya başlasaydı, karşısındakilerin yine farklı anlamları nasıl da ürettiklerine şaşacaktı. Bu yüzden susması gerektiğini düşündü. Nasıl olsa konuşmasının durumu asla değiştirmeyeceğini biliyordu. Sustu… Ve aklında nasıl akıyorsa hayat, ona kapıldı… En güzeli yine kendi seçimiyle hayata bakmaktan geçiyordu.
***
Elinde bir keman… Bozuk bozuk ezgileri bir şahesermiş gibi duyan kulaklarıyla bakıyor hayata… Kelimeleri kemanın tellerinden karışıyor gökyüzüne. Bundan sonra kelimeleri ses olmaktan vazgeçiyor. Sadece herkese dayanılmaz gelen bu melodiyi ( yani hayatını), dünyanın en güzel ezgisi gibi duymayı öğrenmenin mutluluğuyla gülümsüyor. Çoğu zaman susmanın huzuru getirmediğini biliyor ama ses olan yanlış kelimelerin pişmanlığını yaşamaktan kurtuluyor…
Fotoğraf : Recep Güleç