Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '11

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Vefasızsınız Türkiye

Başlık biraz iddialı oldu ama yapacak bir şey yok, gerçek bu.

Hani şu bizim, ‘karizma’ uğruna bir takım şeyleri küçük görme, beğenmeme huyumuz yok mu? Bitiriyor beni.

Bir büyüğümüz “hadi bugün filan müzeye gidelim” dediğinde, gerile gerile, “yapma yaa, küçük çocuklar gibi müzeye mi gelicem senle.” deriz ya.

Dumur olurum.

Sanki müzeye gitmenin, görmenin, öğrenmenin yaşı varmış veya tüm bunları yapmak çocuklukmuş gibi.

Bir şey söyleyeyim mi, biz bu yüzden büyüyemiyoruz işte.

Bizim olanı, tarihimizi, kültürümüzü küçük görüp beğenmediğimiz için büyüyemiyoruz.

Öğrenmekten kaçtığımız için büyüyemiyoruz.

Fakat burayı okuyorsanız bu sefer öğrenmekten kaçamayacaksınız.

Enine uzununa müzeleri anlatacağım size.

Buyrun bakalım…

‘Müzeler’ diye kocaman bir başlık atarak başlayalım.

MÜZELER

Müzeler ve sanat galerileri sanatsal, bilimsel, kültürel ya da tarihsel değeri olan nesnelerin toplandığı, korunduğu, incelendiği, sergilendiği yerlerdir.

Müze sözcüğü Yunanca’da güzel sanatların esin tanrıçaları “Musalar’ın tapınağı” anlamına gelenmuseion sözcüğünden türemiştir. Başlangıçta yüksek eğitim kurumları için kullanılan bu terim ilk kez 15. ve 16. yüzyıllarda Rönesans döneminde bugünkü anlamında kullanılmaya başlandı.

Müze Türleri

Doğa tarihi, bilim ve teknoloji, sanat ürünleri ve antika eşyalar gibi çeşitli koleksiyonları içeren genel müzeler olabildiği gibi, yalnızca tek bir konuda uzmanlaşmış müzelerde vardır.

Sanat müzeleri ve sanat galerileri genellikle resim ve heykel gibi sanat ürünlerini sergiler. Genel sanat müzeleriyse resim ve heykelin yanı sıra grafik ve dekoratif sanat yapıtlarını da barındırır. Bazı müzelerde doğu sanatları, modern sanatlar ya da halk sanatları gibi özel bir sanat dalının kapsamına giren yapıtlara yer verir.

Günümüzde artık üretilmeyen eski moda trenlerin, uçakların, otomobillerin ya da yöresel mimarlık örneklerinin açık alanlarda sergilendiği açık hava müzeleri de vardır. Bazı ülkelerde, özellikle kırsal kesimlerde yaşayan halka ulaşmak amacıyla, gezici müzelere rastlanır. Çocuklar için özel bölümleri olan ya da özellikle çocuklar düşünülerek kurulan müzelerde görsel ve işitsel gereçler aracılığıyla küçük izleyiciler katılıma özendirilir.

Parasal Destek

Müzelerin gerek koleksiyonlarını korumak ve genişletmek, gerek çalışanların ücretlerini ödeyebilmek için düzenli bir gelire gereksinimi vardır. Bazı müzeler parasal desteğini özel kişilerden ya da kuruluşlardan, bazıları da devletten sağlarlar. Belirli ölçüde de olsa gelir sağlamak amacıyla giriş ücreti alan müzeler olduğu gibi, ücretsiz olanları da vardır.

Türkiye’de Müzecilik

Türkiye’de müzecilik ilk kez 1846'da Damat Fethi Ahmed Paşa’nın girişimiyle başladı. Aya İrini’de silahlar ve çeşitli tarihsel yapıtlar bir araya getirildi. Ama bu ilk müze ziyaretçilere kapalı tutulmuştu.

Türkiye’de müzecilik gerçek anlamda ilk kez 1881'de, Osman Hamdi Bey’in müze müdürü olduğu dönemde gelişti. Sonradan Topkapı ve Dolmabahçe sarayları, Ayasofya, Kariye gibi bir çok tarihsel yapı müzeye dönüştürüldü. Bugün İstanbul, İzmir, Afyonkarahisar, Hatay gibi kentlerde ki çok önemli müzelerden başka hemen her kentte bir müze bulunmaktadır. Resmi müzelerin yanı sıra İstanbul’da ki Sadberk Hanım Müzesi ve Konya’da ki Koyunoğlu Müzesi gibi özel kuruluşlara ait müzeler de vardır.

Son söz

Öğrenmekten kaçamadınız değil mi?

Ne mutlu bana o zaman.

*

Murat HASGÜN - mhasgun@murathasgun.com.tr

www.murathasgun.com.tr/blog

 
Toplam blog
: 60
: 294
Kayıt tarihi
: 16.09.10
 
 

1990 yılında İstanbul'da doğdu. İlk Öğrenimini Faruk Timurtaş İlk Öğretim okulunda, lise öğrenimi..