- Kategori
- Gezi - Tatil
Venedik gezi notları
Venedik’e ilk defa İzmir’den arabalı bir vapurla gitmeyi düşündük. O yıllarda, Devlet Deniz Yolları’na ait iki feribot bu hatta çalışıyordu. Ankara’da Deniz Yolları’nın acentesine giderek, İzmir’den Venedik’e; bir araba ve iki kamara için bilet almak istedim. İlgililer gemide yer kalmadığını söylediler. Bu durumu anlattığım arkadaşlarım söz konusu gerekçeye inanmadı; Deniz Yolları devlet kuruluşu olduğundan, gemide yolculuk için bir hatırlı kişi yâni “torpil bulmamı ” salık verdiler. Ben de bu yoldan giderek gemide kendimize ve arabamıza yer ayırttım. Ancak, ağzına kadar dolu bir gemide son yolcular olarak gideceğimizi düşünürken, geminin yolcu kapasitesinin yarısının bile dolu olmadığını seyahat sırasında hayretler içinde gördüm. Devlet işletmeleri o dönemde böyle çalışıyordu. Aslında bu durum biz yolculara keyifli bir yolculuk yapmamızı sağladı.
Daha sonraki yıllarda, Deniz Yolları gemileriyle iki defa daha Venedik-İzmir-Venedik yolculuğu yaptım. Bu sefer bilet satışı özel bir acenteye devredilen gemiye haddinden fazla yolcu doldurulmuş ve yolculuğun tadı kaçmıştı.
İlk yolculuğumuzda personelin ilgisi, güzel yemekler, müzikli akşamlar ve gemideki diğer imkânlarla deniz yolculuğu hoşumuza gitti. Ayrıca gemide İstanbul ve İzmir’den iki aile ile tanıştık. İstanbullu aile Ermeni kökenli Türk vatandaşları idi. Onların gerek gemide ve daha sonra Venedik’te birlikte gezerken yaptığımız konuşmalarda Türk milletine bağlılıklarını hep “Biz” diye ifade etmeleri hoşumuza gitti. İzmirli ailenin çocukları da çocuklarımızla arkadaş oldular.
Yolculuğumuzda ilginç olan; Ege Denizi’nden Adriyatik Denizi’ne Korent Kanalı’ndan gitmemizdi. Uzunluğu 6,5 km, genişliği duvarlar arasında aşağıda 21 metre olan dar bir kanalda, gemimiz duvarlara çarpmadan geçmesi için kılavuz bir motor tarafından çekildi. Biz bütün yolcular bu anı güvertede dikkatle, heyecanla seyrederken, kanal duvarlarının iki tarafında yukarıda karada birikmiş Yunanlılar bu geçişi alkışlıyor, bize lâf atıyor ve bakıyorlardı. Bu kanal yolculuğu bizi Mora yarımadası etrafındaki 400 km’lik bir deniz yolunu kat etmekten kurtardı. Günümüzde daha süratli, daha donanımlı gemiler yüzünden Korent Kanalı’nın öneminin kalmadığı söyleniyor. O yıllarda saatte ancak 25 deniz mili hız yapan, navigasyon aletleri olmayan gemiler için bu kanal faydalı idi.
Kanaldan sonra Adriyatik Denizi’ndeki yolculuğumuz bütün gece sürdü. Sabaha doğru gemide siren sesleri duyduk. Merak edip, sebebini sorduğumuz da geminin motorlarından birinin arızalandığını öğrendik. Devre dışı kalan bir motora rağmen yedek motorla ertesi gün öğleye doğru Venedik’e ulaştık. Geminin güvertesinden güzel Venedik şehri siluetine hayran hayran baktık.
Gemiden arabalarımızla çıkıp, Venedik merkezindeki bir garajda park ederek, bölgede otellerdeki boş odaları ve fiyatlarını öğrendik. Garaj yakınında Büyük Kanal’a bakan bir otelde yer bulup, araba içinden bazı eşyalarımızı alıp, yürüyerek oraya gittik. İtalya’da sık sık duyulan hırsızlık olaylarına karşı arabalarımıza dikkat etmeleri için garaj görevlisine fazladan para verdik.
Venedik
Birbirinden kanallarla ayrılmış, köprülerle bağlanmış 118 adanın üzerine kurulu târihi bir şehir olan Venedik, Ortaçağ ve Rönasans’da ticaretle zenginleşip, denizlerde büyük bir kuvvet oldu. Türklerle Venedik arasında Akdeniz ticareti ve hâkimiyeti için 15. Yüzyıldan 18.yüzyıla kadar büyük savaşlar yapıldı. Osmanlılar daha 1422’de Selanik kuşatması sırasında Venedik’le karşı karşıya geldi. Fatih, 1453’de İstanbul’u Bizans’dan aldıktan sonra, Osmanlı Devleti’ne karşı Kutsal İttifak içinde yer alan Venedik dâhil, irili ufaklı 20 Devletle 16 yıl boyunca savaştı ve hepsini yendi. Fatih, 1482 yılında Venedik tarafından satın alınan, dönme bir Yahudi doktor eliyle zehirletilerek öldürüldü. O tarihte 49 yaşında olan, milletine daha büyük hizmetler yapması beklenen Fatih’e, Venedik’in yönelttiği bu 15. ve sonuncu suikast olup, diğer 14’ü hedefine ulaşamamıştı. Fatih’in vefatından hemen sonra Venedik’in İstanbul’daki elçisi Venedik’e haberi “ Büyük Kartal öldü!” şeklinde vermiş; bunun üzerine İtalya’da toplar atılıp günlerce şenlik yapılmıştı. Tarihçi Babinger’e göre: “Papa bütün Avrupa kiliselerinde 3 gün 3 gece çanlar çalınıp, şükür âyini yapılmasını emretmiştir.”
2. Bayezid döneminde 1499 yılında yapılan Spienza Deniz Savaşı’nda Osmanlı Donanması Venedik donanmasını yendi. 1537- 1540 Osmanlı- Venedik savaşları Osmanlıların Preveze Deniz zaferiyle sona erdi. 1570- 1573 Savaşlarında Venedikliler Osmanlı Donanmasını İnehbatı’da yaktı. Osmanlılar buna 1570’de Kıbrıs’ı, 1669’da Girit’i Venedik’ten alarak cevap verdi. Venedik, Osmanlı’ya karşı Viyana Kuşatması ve sonrası, 1683- 1699 savaşlarında bir daha Haçlı İttifakı içinde yer aldı. Osmanlı’nın ilk defa önemli topraklar kaybettiği bu savaş 1699 Karlofça Antlaşmasıyla sona erdi. Venedik’1e 1715- 1718 savaşları da 1718 Pasarofça barışı ile bitti. Ancak bu tarihten sonra Venedik Avrupa’nın büyük devletlerinden biri olmaktan çıktı. Bu kısa tarih özetinden anlaşılacağı gibi Venedik tarihimizde önemli yere sahiptir.
Otele yerleştikten sonra, yaya gezilip görülecek bir şehir olan Venedik gezimize San Marco meydanından başladık. Burada Venedik’in simgesi olan önemli yapılar bulunmaktadır.
San Marco Meydanı:
Şehrin kalbi, her zaman turistlerle dolu bu meydan dünyanın en güzel oturma odası olarak kabul ediliyor. Meydanın etrafında târihi, önemli yapılar, müzeler yanında güzel dükkân, lokanta ve kahveler var. Güvercinlerle dolu meydanda bol bol resim çektik. Venedik bu haliyle bir açık hava müzesi gibiydi.
San Marco Bazilikası
1000 yıllık bir kilise olan aynı zamanda Latinlerin 1204 yılındaki 4.Haçlı Seferi’nde Konstantinopel (İstanbul) yağmasından talan ettikleri hazineler ve 4 bronz at burada bulunmaktadır.
San Marco Çan kulesi
Asansörle çıkılan yüz metre yüksekliğindeki bu kule Venedik’in vazgeçilmez fotoğraflarında yer alıyor.
Dükler Sarayı
Venedik medeniyetinin politika ve güç merkezinin sembolü burasıdır. 1000 yıl boyunca 120 dük buradan Venedik’i yönetmiştir. 70 ve 100 metre uzunluğundaki traklardan meydana gelen yapı 14 ve 15. Yüzyıllarda bitirilmiştir. Mermer sütun ve kemerleri ile ön yüzleri yüksek bir değer kazanıyor.
Bu meydanda değerli müzeler de yer alıyor.
Arkeoloji müzesi
Antik döneme ait Yunan, Roma heykelleri, Venedikli ressamların eserleri var.
Venedik Sanat Müzesi
Bu müzede Venedik târihini ilgilendiren sayısız eser yer alıyor.
Ahlar köprüsü
Mahkûmlar mahkeme salonundan halk içine çıkarılmadan bu köprüden Venedik hapishanesine götürülüyormuş. Köprüye bu ad, mahkûmların son kez köprüden geçerken durup derin ah çekmelerinden dolayı verilmiş.
Büyük Kanal
Venedik’in ana caddesidir. Gondollar ve tekneler bu caddenin vasıtalarıdır. Gondolla yaptığımız gezintide Roma meydanından San Marco meydanına kadar gittik. Kanalın etrafındaki binalar ve köprüleri seyretmek zaman içinde bir yolculuk gibi idi.
San Marco meydanına yakın Dorsodorro bölgesinde:
Güzel Sanatlar Müzesi’nde(Accademia) önemli ressam ve heykeltraşlara ait değerli yağlı boya resimleri, heykel v.s var.
Riolto Köprüsü
Venedik’in simgelerinden olan bu köprünün üstünde dükkânlar var. Burada köprü ile birlikte çok güzel Venedik resimleri çektik.
Venedik’e daha sonra yaptığımız gezilerde de bu tarih kokan şehrin başka görülecek eserlerine ve müzelerine baktık.
Venedik çok sayıda turistin ziyaret ettiği şehir olmasına rağmen, İtalyanlar bu şehrin özelliklerini değiştirmeden muhafaza ediyorlar.