- Kategori
- Güncel
Vicdani ret ne kadar vicdani?

Hükümetin gündeminde olmasa da bugünlerde halkın gündeminden hiç düşmeyen bir konu "Vicdani Ret". Toplum eşit oranda olmasa da ikiye bölünmüş durumda; Vicdani Retçiler, Reddi Reddedenler. Konu çok boyutlu, alınan karar ya da varılan sonuç her ne olursa olsun diğer birçok konuda olduğu gibi bunda da tatmin olmayan büyük bir kesimin olacağı muhakkak.
Vicdani Ret konusunu üç bakımdan incelemek gerekir.
1- Toplumsal Açıdan: Türkiye toplumuna bakılıdığında vicdani reddin kabul görmesi olduça düşük bir ihtimal. Buna sebep olan birçok toplumsal gerçeklik var. Bunlardan en önemlisi, toplumumuz tarafından askerliğin kutsal görülmesi ve askere gitmeyenlere farklı bir gözle bakılmasıdır. Biran için vicdani reddin kabul edildiğini varsayalım. Toplumun baskısından korkacak olan başta aileler çocuklarının askere gitmesi için baskı yapmaya çalışacaklar bu durum da ebeveynler ile çocuk arasında büyük bir çatışmaya sebep olacaktır. Askerlik çağına gelmiş kimi erkekler ise arkadaş çevresinin tepkisinden çekinerek vicdani reddi denemeyecektir. Vicdani reddi kabul edenler genllikle sistemden şikayetçi olan "devrimci"ler ve "TC"ye askerlik hizmetinde bulunmayız diyen pkk sempatizanları olacaktır. Bu iki grup, aile baskısı ya da yakın çevresinden baskı görmeyecekler hatta takdirle karşılanacaklardır. İki grubun dışında kalan tüm erkekler hem ailelerinden hem yakın akrabalarından hem de çevresinden gelen tepki ve aşağılamalara maruz kalacaklardır. Askeriyeyi "peygamber ocağı" olarak gören bir millet için bunu kabullenmek görüldüğü gibi pek de kolay olmayacaktır.
2- Dini Açıdan: Dini açıdan bakıldığında islamda cihat farz kılınmıştır. Her müslüman, ülkesine, namusuna ve vatanına yapılan bütün saldırılara karşı savaşmalı ve bu kutsalları korumalıdır. Ülkesi savaşa giren bir müslüman "benim vicdanım savaşmaya müsade etmiyor" diyemez. Enfal Suresi 16. ayette: "-Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme, ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse mutlaka o, Allah’ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!" buyurulmuştur. Yani savaş günü hiçbir müslüman sırt dönüp kaçamaz. Kardeşlerini yalnız bırakamaz. Ali BULAÇ'ın vicdani ret ile ilgili yazısından bir bölüm şu şekildedir;" Kültürel kodları Müslümanlık tarafından oluşmuş bir ülkede ana fikir "savaş karşıtlığı" değil, "anti militarizm" olmalıdır. Savaş arzu edilmez, adil ve haklı olmadığı sürece meşru görülmez. Fakat ülkesi düşman işgaline uğramışsa her Müslüman dini, yurdu ve namusu için savaşır, bu cihattır ve farzdır. Cihadı hayatından çıkarmış bir toplum, varlığını devam ettiremez. Haksız savaşa karşı çıkmak haktır, ama "meşru savunma hakkı" da haktır. "Benim vicdanım savaşa izin vermiyor" diyen, yaşadığı ülke işgale uğradığında eline silah alıp savaşa katılmayan, işgalciye dolaylı yoldan destek çıkıyor demektir."
3- Vicdani Açıdan: Vicdan TDK Sözlükte şu şekilde tanımlanmıştır;"Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç" tanımdan da anlaşılacağı üzere tamamen kişisel bir tutumu ifade etmektedir, o sebeple bu başlık daha çok öznel bir bakış açısı ihtiva eder. Birçok kişiyi vicdanen rahatsız eden "vicdani ret" konusu, bazı kimseler için tam tersi bir etki yaratabilir. Ancak olaya daha geniş bir perspektiften bakacak olursak vicdani reddin aslında vicdanları yaralayan bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Birileri elinde silah dağ bayır gezerken ve ülke insanlarının rahat uyumalarını "uykusuz kalma pahasına" sağlarken, kimilerinin "vicdanım silah tutmaya el vermiyor" diyerek evlerinde mışıl mışıl uyumaları kamu vicdanını da, kişi vicdanını da rahatsız edecektir.
Tüm bunlardan sonra akla gelen soru; Vicdani Ret ne kadar vicdani?