- Kategori
- Dünya Şehirleri
Vietnam - Ho Chi Minh City / Saygon

Phnom Penh' ten HCMC' ye direkt bilet alabiliyorsunuz. Bindiğiniz otobüs sizi sınırda indiriyor. Sınırı yaya olarak geçtikten sonra bir rehber sizi karşılıyor ve başka bir otobüsle HCMC'ye götüyor. Bizi sınırdan alıp şehre getiren birçok başka iş de yapan bir tur şirketiydi. Ufak otellerin bulunduğu Pham Ngu Lao bölgesindeki ofislerine indiğimizde sıkı bir yağmur yağıyordu. O yüzden herkes eşyaları ofiste bırakıp olağan hostel arama işine girişti. Bu zaten bir klasik diğer bölümlerde de yazdığım gibi:)
Tur şirketleri HCMC içinde ve Mekong Deltası'na turlar düzenliyorlar. Daha uzun Vietnam turları da vardır herhalde tam hatırlamıyorum. Ayrıca otobüs biletlerini alabiliyorsunuz. Vietnam'ı boydan boya geçeceksiniz toplu bilet almak mümkün. Büyük şehirler arasında gitmek için ayrı ayrı hazır biletler yapmışlar, kullanacağınız zaman gidip onaylatıyorsunuz. Ben güneyden kuzeye kadar aradaki şehirlere uğrayarak gitmeyi planladığım için böyle bir bilet aldım. Sahil şeridinden değil de içeriden gitmek isteyenler için de bir alternatif vardı diye hatırlıyorum.
Bu arada HCMC adı yabancı geldiyse buranın eski adının Saygon olduğunu söylemekte fayda var. 1975 yılında bizim bildiğimiz adıyla Vietnam Savaşı, onların verdiği isimle Amerikan Savaşı bitip de Amerikalılar Saygon'u terketmek zorunda kaldıktan hemen sonra Saygon ismi Vietnam'ın efsanevi lideri Ho Chi Minh anısında Ho Chi Minh City olarak değiştirilmiş. Zor bir isim ama kısaltması var Allahtan:)
HCMC büyük ve güzel bir şehir, hareketli bir yaşam var. Ben hep İstanbul'a benzettim belli açılardan. Merkezinde iş yerleri, alış veriş merkezleri, 5 yıldızlı oteller, lüks lokantalar var. Etrafı da gayet temiz gördüm. Tabi ki birçok farklı yüzü vardır bütün büyük şehirlerin olduğu gibi...Oldukça fazla sayıda motorsiklet var şehirde. Herkes scooter tarzı motorlarla dolaşıyor. Kalabalık dörtyollar akşam saatlerinde görmeye değer. Yüzlerce motorsiklet birikiyor kırmızı ışık yanınca, aralarında da tek tük otomobiller. Bir şekilde birbirlerine çarpmadan ilerliyorlar:) Gençler için motorsikletlerle şehirde turlamak favori aktivitelerden birisi.
Vietnamlılar'ın kendilerine has bir kahve yapma şekilleri var. Filtre kahveye benzeyen bir yöntem denebilir. Üç katmandan oluşan bir aparat var. Bunu bardağın üstüne yerleştirip alta kahveyi dolduruyorlar, üzerine de su sökünce su damla damla süzülerek bardağa doluyor. Bu şekilde yaptıkları kahveyi sıcak ya da çoğunlukla buzlu olarak içiyorlar. Birçok kafe var şehirde. Bazıları zincir halinde. Bu yerel zincirler sayesinde Vietnam'a Starbucks'ı sokmamış olmaktan da gurur duyuyorlar.
Şehirde hemen göze çarpan bir başka şey de "çek çek"ler. Cyclo filmini izleyenler varsa hatırlarlar. Epey yorucu bir işmiş bu, kolay değil bir bisikletle arkada oturan insanları çekmek. Okuduğuma göre bu bisikletçilerin çoğu savaş sırasında Amerika'yla çalışanlarmış. Savaş bitip de Kuzey ve Güney Vietman birleşince bu insanlar için pek de iyi olmamış. Rehber kitapta kimlik verilmediği için normal işlerde çalışamadıkları ve bu gibi işleri yapmaya mecbur oldukları yazıyordu. Ayrıca Amerikalılarla çalışanlar İngilizceyi iyi konuştukları için turizm sektöründe çalışmaları daha rahat oluyordur herhalde...
Şehirde dolaşmak için motorsikler kiralamak bir yol olsa da trafiğin düzenine alışmak vakit alabilir. Dediğim gibi vızır vızır gidiyorlar, bu kadar kalabalıkta kullanmaya alışmayanlar için oldukça zor olabilir. Onun dışında motorsikletlilerle anlaşarak istediğiniz yere gitmek mümkün. Fiyat üzerinde önceden anlaşmak lazım mutlaka. Hava çok sıcak değilse yürüyerek dolaşmak da keyifli. Bahsettiğim Pham Ngu Lao bölgesi ve merkez arası çok fazla sürmüyor. Merkezdeki müzeler, parklar arası da yine yürüyerek dolaşılabilecek şekilde. Bence en keyiflisi de bu oluyor.
Şehirdeki görülecek yerlerden birisi Reunification Palace. Önceden Güney Vietnam'ın yönetim merkezi olan bu saray ele geçirilmiş ve savaş bitmiş. Kapıyı kırıp içeri giren tanklar orada sergileniyor. Eski günlerden kalma başka eşyaların yanısıra fotoğraflar ve bir film görmek mümkün. Görmeye değer bence.
Diğer bir yer de War Remnants Museum. Burada da savaşla ilgili bilgiler almak mümkün. Özellikle Amerikalıların kullandıkları Agent Orange adı verilen kimyasal madde konusunda etkileyici şeyler var. Müzenin temel amacı Amerikalıların işlediği savaş suçlarını göstermek. Bir alay da savaş aleti var. Burada dikkatimi çeken bir nokta tüm dünyadan savaş aleyhtarı gösterilerin fotoğrafları olduğu halde Türkiye'den herhangi bir fotoğrafın olmamasıydı. Protesto olmamış mı acaba, olmuşsa gönderelim bari de koysunlar...
Bunların dışında tapınaklar da ziyaret edilebilir. Çin Mahallesi'nde bir çin tapınağını da ziyaret etmenizi öneririm. Süslemeleri ve tütsüleriyle diğerlerinden farklılıkları hemen anlaşılıyor.
Pho Tai yemeyi de unutmamak lazım. Pho24 zinciri son derece güzel bunun için...Kabuklu deniz canlılarına meraklıysanız etrafta bol bol bulabilirsiniz. Midyeler, deniz salyangozları, vb. Minicik olanlar bile bir iğne vasıtasıyla yeniliyor. Sırf böyle yerlerden oluşan bir sokağa götürmüşlerdi arkadaşlar beni ama neresidir hiçbir fikrim yok. Motorsiklete bindim ve gittim:)
Yine gönüllü yerel rehberlerim eşliğinde gittiğim, özellikle geceleri pek popüler olduğunu tahmin ettiğim kend çorbanı kendin yap tarzı yerler var. Ortaya altında bir ocakla kaynar su geliyor, balık etleri ve hafif acımsı acur benzeri bir şey bu suyun içinde pişiriliyor, sonra herkes noodle ile birlikte tabağına alıp yiyor. Lezzetli ve sağlıklı bir yemek ama nasıl yersiniz bilemem. Vietnamlılarla tanışırsanız sizi götürürler. Zaten menü filan da olmadığı için sipariş etmek için de dil bilen birine ihtiyaç var. Yumurta konusuna biraz dikkat etmekte fayda var. Kuluçka döneminin her safhasında yumurtaları haşlayıp satıyorlar. Bazıları artık iyiden iyiye tüylü filan oluyor. Sabah kahvaltısı için bulduğum omlet benzeri güzel bir şey vardı. Önce patatesli omlet sandım ama sonra patates sandığım şeylerin soyadan yapılma birşey olduğunu anladım. Sadece Pham Ngu Lao bölgesindeki ara sokaklarda rastladığım bu şeyi de tadabilirsiniz bence. Yaptıkları yerin yanında ufak taburelerle masalar oluyor, oturup yiyorsunuz...
http://www.geziyorumlari.com/index.php?option=com_content&task=view&id=1554&Itemid=144