Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Vuvuzelayı üfleyemedi ama..?

2011 Ekim ayı başında Güney Afrika Devleti’ne resmî bir ziyarette bulunan Başbakanımız, Bakanlarımız ve Türk Ticaret Heyeti, bazı taraflı ve maksatlı kişiler tarafından; “Bu ülkenin milli çalgısı olan “Vuvuzela”yı bile üfleyemeden geriye döndüler” diye suçlandılar…

Basın mensuplarının ısrarı üzerine, önce en uyanık saydıkları AKP Grup Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş vuvuzelayı üflemeye çalıştı. Sayın Elitaş, bu garip çalgıyı balon şişirir gibi var gücüyle üflemeye çalıştı, olmadı. Derin bir nefes daha alıp, kesilen hayvan derisine üfler gibi, yanaklarını şişirerek bir daha yüklendi, yine öttüremedi. Vuvuzelanın içine baktı, altını yokladı ‘acaba tıkalı mı?’ diye… Hayır, değildi… Sonra, en münasebetsiz yerinden hava kaçırıp da, basına rezil olurum düşüncesiyle olsa gerek, bu işten vazgeçti…

Gazeteciler bu sefer Ekonomi Bakanı sayın Zafer Çağlayan’ın etrafına halka oldular. Onu tava getirmek için, kendisinin kabinedeki ‘nefesi en güçlü Bakan’ olduğunu, bunu ancak onun başarabileceğini söyleyip tavladılar.

Bakan Çağlayan vuvuzelayı aldı, şööyyle bir inceledi, bir bayan muhabirden nasıl çalınması gerektiği konusunda tüyo aldı. Büyük bir özgüvenle vuvuzelayı ağzına götürüp, ‘Yaa Bismillah!’ diyerek var gücüyle öttürmeye çalıştı, olmadı… Derin bir nefes daha alıp, yanaklarını da şişirerek, bizim “Milâs - Selimiye Zurnası” gibi üfledi…

Sayın Bakan kulaklarına kadar kızardı, ağzının kenarından ‘bırrtt’ diye biraz hava kaçırdı, ama eşekarısı vızıltısı gibi ses çıkartan vuvuzeladan hiç ses çıkartamadı.

Basın mensupları; “Bir de sayın Başbakan’a üfletelim, nasılsa vurduğu yerden ses getiriyor; Suriye ile İsrail’in bile sesini – soluğunu kesti ama, eminiz ki o, vuvuzelayı öttürür, bu meretten de ses getirir, bu işi başarır” dediler…

Bakan Çağlayan; “Yok yok, olmaz çocuklar, ayıp kaçar! Sayın Başbakanımızın bunun da hakkından gelip öttüreceğinden eminim, isterse ötmesin, sonra çekeceği var! Ama ayıp olur, teklif dahi yapmayın arkadaşlar” dedi de, öyle vazgeçtiler…

Güney Afrika’da oynanan Dünya Kupası Futbol Maçları sırasında herkesin kulaklarını tırmalayan bu meretin sesi, bizim ne Adıyaman zurnasına, ne Silifke kavalına, ne Milâs zurnasına ve ne de gırnatalarımıza benziyor… Tek düze bir ses çıkartıyor, binlerce eşekarısı vızıldıyormuş gibi geliyor ve bizleri rahatsız ediyor. Fiyatı ‘9 ABD doları’ olan bu meret öttürülse ne olacak, öttürülmese ne olacak? Amerikan bezi yırtar gibi ses çıkartan ilkel bir çalgı işte…

Zati Ekonomi Bakanımız da - hani öttüremediği için filân değil de - sırf bizim cari açığımızı arttırmasından çekindiği için, Türk Heyeti tarafından bunlardan satın alınmasını hiç doğru bulmamıştır…

E görüyorsunuz işte; Yunanistan, İtalya ve İspanya krizin eşiğinde! Biz de mi onların durumuna düşelim yahu!? Sayın Bakanımız yerinde bir karar verip, ekonomimize sahip çıkmış, vuvuzelayı öttüremeyip, basın önünde mahcup duruma düşmüştür ama, ‘cari açık’ makasının daha da açılmasına engel olmuştur, bu yüzden kendisini yürekten kutluyoruz…

Vuvuzela filan neyse de; - lâf aramızda - ben kendi düğünüme gelen meşhur zurnacımız  Fiyakalı Hasan’ın zurnasını öttürmeye kalkışmıştım. Üfür Allah üfür, derin derin nefes alıp, yanaklarımı da oğlak dağarcığı gibi şişirip, var gücümle üflerken, sonuçta arkamdan bir yerden çatlak bir ses çıkartmış, zurnacılarıma rezil olmuştum… Meğerse, zurnanın ağzına takılan ve o sesi çıkartan küçük “sipsi”nin ucunu ısırarak üflemişim… Böyle zurna mı çalınırdı? Zati benim gibi kabiliyetsizden zurnacı mı olurdu?

Siz siz olun, benim gibi her işe burnunuzu sokup, karizmanızı çizdirmeyin

7 Ekim 2011/ Sakin KOŞAR.  

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..