- Kategori
- Mizah
We're zombies...

— Hıı? Ne?? Hah bak şimdi Müşteba… Öyle her gördüğünü almak yok bu defa, sadece ihtiyaçları alıcaz ona göre…
— Yaa evet… Aramıza döner dönmez direktiflere başladın bakıyorum… Market arabasına eli değdiğinde kendinden geçen bendim sanki… Gözlerin yuvalarında döndüğü için ne aldığını görmüyorsun ki sen… 'Her gördüğünü alman' pratik olarak mümkün değil zaten o yüzden… Kısaca 'gördüğün görmediğin ne varsa alıyorsun' durumu sendeki yani… Başka bir şey oluyorsun Hilkat buraya gelince, valla bak… Hatta daha evde, “hadi markete gidelim” dediğinde başlıyor sendeki değişim…
— Müşteba’cım, yine abartıyorsun kanısındayım… Hadi söylenmeyi bırak… Bak ben alışveriş listesi yaptım… İhtiyaçların olduğu reyonlara giricez sadece… Hatta marketin krokisini çıkarttım… Bu kırmızı ile çarpı koyduğum reyonlar girilmemesi gerekenler… Mor ile işaretlediklerim önünden bile geçilmeyecek olanlar… Bak bu yeşil çizgiler de cezalı reyonlara uğramadan alacaklarımıza ulaşmak için izleyeceğimiz yollar…
— Cezalı reyon ha? İyiymiş… Bak ben askerliğimi yaparken cezalı bir tuvalet vardı… Askerin birisi bir gün bu tuvalette ayağı kayıp düşünce tuvalete ceza vermişler… Aradan 5 yıl geçmişti gerçi o zaman... Yine de hiç kimsenin girmesine izin verilmiyordu tuvalete… Sahi sen 20 rulo tuvalet kâğıdı yazmışsın buraya daha geçen almadık mı nolucak bu kadar tuvalet kâğıdı yine?
— Eee bil bakalım nolucak? Hamdi dayınlar gelmiyolar mı hayatım bu hafta bize… Dayı bey sağolsun geçen gelişinde günde altı kez tuvalete girmek suretiyle tüm stoğumuzu tüketmişti hatırlarsın… Şimdi tuvalete ya da dayına ceza veremeyeceğimize göre tuvalet kâğıtlarını yığmaktan başka çaremiz var mı sence?
— Hamdi dayımın hassas barsak sendromu olduğunu biliyorsun ya Hilkat… Adam ne yerse yesin 5 dakika sonra tuvalete çıkması gerekiyor… Yine kibarlığından az yedi bizde de, günde altı seferle kurtardık yani… Hadi tuvalet kâğıdını anladık, peki bu ne? 'İki tüp pişik kremi'??
— O senin için Müşteba… Tıraş sonrası kremi yerine kullanacaksın!! Öyle şaşkın şakın bakma yüzüme… Şimdi bak, en son krem alıcam diye kozmetik reyonuna girdiğinde 3 paket tıraş bıçağı, 10 tane deodorant, 7 kutu sivilce sabunu, bir kutu kırışık kremi ve bir tane de fondöten!! almıştın ya… Bu kez senin o reyona girmene izin veremem… Pişik kremi nerde? Bebek bezlerinin yanında… Böylece hem kozmetik reyonundan uzak duracaksın hem de pişik kremi aynı işi görmüş olacak…
— Hilkat'ciğim, o tıraş bıçaklarının biri üç açılı, biri dört jiletli, biri de döner başlıklı idi… Deodorantları da bir alana bir bedava olduğu için o kadar çok aldım… Kardeşin, “ooo enişte deodorantlar da çok güzelmiş” diye birer ikişer götürürken iyiydi ama di mi? 7 sivilce sabunu biraz fazla olmuş olabilir evet ama reyondaki görevli 7 tane alana kırışık kremi bedava deyince aldım onları… Sivilcen olmasa da göz kenarı kırışıklıklarım da yok diyemezsin herhalde...
— Kırışıklık ha! Müşteba… Demek öyle… Kır kalbimi bakalım promosyon fetişizmin yüzünden… Fondöteni de benim için aldığını söyleyeceksin sanırım bu durumda…
— Hah işte bir onu hiç hatırlamıyorum… Belki de düşmüştür alışveriş arabasının içine raftan… Kasadaki kız çok indirimli deyince almış bulundum… Hem daha önceki hafta iki tane alana bir tane bedava diye altı tane düdüklü tencere alan sen değil miydin? Mutfakta koyacak yer bulamayınca ikisini salona koyup çiçek vazosu niyetine kullandığımızı hatırlatırım…
—Tamam Müşteba tamam… Bak bu kez çok planlı olucaz… Şimdi sen şu yazdıklarımı krokideki yeşil çizgileri takip ederek al… En son da pişik kremlerin için bebek reyonuna uğra, kasaların önünde buluşalım sonra…
***
— Hilkaat… Karıcığım yine dalmışsın sen ya… Heey… Bak korkutuyosun ama beni… Arabayı da tepeleme doldurmuşsun şuna bak… Bunların hepsi var mıydı ki listede?
— Hıı? Aa yok yok iyiyim ben Müşteba… Gerekenleri aldım işte… Yalnız bir ara yeşil çizginin olduğu hattan uzaklaşıp çikolata reyonuna girince neler aldığımı hatırlamıyorum… Kasada ayıracağım onları ama merak etme… Hem sen niye bu kadar geç kaldın…
— Ya sorma çoğu sorunsuz gitti de, bebek reyonuna gelince oradaki görevli kız 'iki paket bebek bezi alana üç kutu talk pudrası veriyoruz' diye ısrar edince bayağı bir oyalandım…
— Eee almışsın sen bebek bezlerini işte!! İnanmıyorum sana Müşteba yaa… Bir de bana laf ediyorsun… Bak, 'bezleri aldım nasıl olsa, çocuk yapalım' falan demeye kalkma sakın… Hemen onları reyona geri bırak… Ya da dur, direkt kasaya bırakalım hiç dönme sen oraya geri… Nolur nolmaz...
- Tamam tamam kızma… Aslında iyiydi pudra promosyonu… Hamdi Dayım’ın işine yaramaz mı bu bezler acaba ne dersin?
Bu yazı eş zamanlı olarak www.serdarozdemir.com da yayınlanmaktadır...