Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '10

 
Kategori
Deneme
 

Ya da patlıcan musakka

Ya da patlıcan musakka
 

Bir patlıcan, bir domates, bir biberle neler yapabilirsiniz…?

Biraz daha malzemeleri zenginleştirerek bir Türk ev hanımı (bu ev hanımı lafına çalışan kadınlar çok bozuluyorlar... Vazgeçtim o sözden !) size dünyanın en lezzetli yemeklerini yapabilir... O lezzetli yemeklerin şahı bana göre “Patlıcan Musakka” dır. Güzel yapılırsa, malzemeler seçkin ve dengeli konulursa, değme gitsin... Ekmeğinizi bana bana yersiniz de ondan sonra kime şükredersiniz. Önce bu nimetleri veren Tanrıya, daha sonra da bu nimetleri bir araya getirip , yapıp çatan önüne koyan eşinize...

Dikkat ediyorum. İNTERNET’de bir sürü tarif dolaşıyor. Ayşe Hanım’ın tarifi, Hatice Hanım’ın tarifi... Hiç bir tarif de diğerine benzemiyor (Eğer kopya çekmedilerse..) Gerçek ahçılar mutlaka kendilerinden bir şeyler katıyorlar yemeğe, fakat bunu kolay kolay da açıklamıyorlar. Onun için her kadının yemeği diğerinden biraz farklıdır. Hatta diyebilirim ki, her kadın aynı yemeği tekrar yaptığında farklı tatlar katabilir. Yemeğin tadı biraz da içine konulan malzemelerin niteliğine bağlıdır. Kadınlar onun için , pazara gittikleri zaman neyi nereden alacaklarını çok iyi bilirler. Taze olmasına, ucuz olmasına ve kendisine özgü bir lezzeti olmasına dikkat ederler.

Genellikle fasulyeyi başka yerden, kabağı başka yerden, domatesi başka yerden alırlar. Erkekler onlara bakarlar, hayret ederler... Bu nasıl iş diye... Kadınlar hep haklıdırlar. Erkek bir kez burnunu bu işe soktu mu, gidip kendisi alışveriş yaptı mı, kendisi de sonuçtan memnun olmaz… Çünkü yemeğin tadı tuzu kaçar... Son zamanlarda her ne kadar bütün sebzelerin, malzemelerin tadı kaçsa da... Yine de kadınlara güvenmek lazım. Çünkü onlar ağızlarının tadını biliyorlar.

Çok güzel yemekten daha güzel bir şey var mıdır bu dünyada?( Vardır ama söylemem...) Yemeklerin tadı yaş 70’den sonra daha bir değişik oluyor. Genç yaşlarda insanların düşündüğü tek bir şey var, ağzına bir şeyler atıştırmak... Sonra genç arkadaşınn yanına koşmak. O yaşlarda yemek, içmek umurunda değildir. Bir Fast. Food tezgahının arkasında girl-friend’iyle birlikte hamburger yemek, üzerine de kola içmek en güzel yemek gibidir... O yaşlarda insan koşuşturmaktan başka bir şey düşünemez ki...

Ama şimdi güzel yemekler var. (Ah, şu obazite derdi de olmasa...) Gelsin Patlıcan musakkalar.

Patlıcan, pişmeden tatsız tuzsuz, biraz acı bir sebzedir ama iyi bir ahçının elinde neler yapılmaz ki onunla...

Bakın bir ahçı hanım hangi patlıcan yemeklerini sayıyor:

Patlıcan kebap, patlıcan salata, patlıcan oturtma, patlıcan musakka, patlıcan turşusu, patlıcan reçeli, Ali Nazik , patlıcan dolma, abu ganuş, patlıcan karnıyarık, patlıcanlı börek, patlıcanlı makarna, kaşarlı patlıcan köftesi, patlıcan paçası, patlıcanlı tarsin, nohutlu patlıcan dolması, yalancı dolma, tavuklu patlıcan sarma, yoğurtlu patlıcan salatası, patlıcan şaşlık, patlıcanlı güveç, patlıcan tava , patlıcanlı pilav, soğan yatağınad patlıcanlı köfte, imambayıldı, patlıcan bastı, köz patlıcanlı mercimek çorbası, patlıcanlı pide, cevizli patlıcan kızartması, yumurtalı-peynirli patlıcan kızartma, patlıcanlı yahni, patlıcanlı yuva kebabı, sütlü patlıcan ezmesi, salamlı patlıcan, patlıcan sarma, patlıcan kırık, kuru patlıcanlı kelebek… (Bu liste böyle uzar gider...)

Bir Türk kadının eline bir patlıcan verin, size işte elli çeşit yemek yapıp önünüze koysun. Ama atadan, ama anadan marifetliyse... Merakı varsa, biraz okumuş yazmışsa, bizim kadınlarımız neler yaratmazlar ki...! Şu yemekleri hangi ülkenin kadınları yapabilir ki...

Kıssadan hisse : bütün bu yemekleri uyduranlar, yaratanlar, bizim kadınlarımız.. Hangi kadınlar…?

“Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız. (Nazım Hikmet)

Kadınlarımızın kıymetini bilelim. Yalnız bu yemekleri yaptıkları için değil, bizim bu dünyadaki yalnızlığımızı paylaştıkları için; birlikte ağlaştığımız kadınlarımız için... Onların ellerini öpelim, bir de başımıza koyalım..

Onlar her zaman yanımızdaydılar. Savaşta ve barışta... Varlıkta ve yoklukta. Biz onların kadrini kıymetini bildik mi? Biliyor muyuz. Tarlalarda onlar çalışırlar; sarı ineği onlar sağarlar: yemeği, aşı onlar çatarlar. Pazara gider yetiştirdiği ürünlerini satarlar. Üç tane beş tane çocuğu okutup, üniversite mezunu ederler. Ondan sonra sessizce bu dünyadan çekip giderler. Mezarlarının taşına belki şunu yazmalı:
“İnsanlık size minnettardır...”

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..